Türk ve Yahudi
04.03.2013 tarihli Milliyetçilik ve Din isimli yazımı okuyucularımdan Hakan KURTOĞLU şu şekilde eleştirmiştir: Yahudiler miliyetçi olmadıkları için mi?
Sayın KÜÇÜKHEMEK; yazınızın üçüncü paragrafında Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevi Devleti ve Osmanlılar milliyetçilik yaptığı için kaybetmiştir, Yahudiler yapmadıkları için kazanmışlardır. Demişsiniz, sizi kutluyorum teşhisi tam koymuşsunuz. Bunu da “Milliyetçilik ve Din” yazınız altında yapmışsınız. Asıl amacınızı ortaya koymuşsunuz. Size Türk Milliyetçileri düşman.... Yahudilert dost...
Okuyucumun imlâ hatalarını düzeltmeden olduğu gibi aldım. Yazımın üçüncü paragrafından böyle bir mana çıkmaz. Yazımın üçüncü paragrafı şöyledir: Milliyetçilik, ister etnisiteye ister bölgeye ister dine ve mezhebe dayansın hepsi birdir; adaleti ortadan kaldırır. Bu sebepten dolayı sağduyu sahibi her insan her türlü milliyetçiliğe karşı tavır almalıdır. Çünkü adaletin olmadığı yerde kargaşa ve savaş olur. Bunun sonucu cehalet ve fakirliktir. Tarihe bir bakalım. Cahiliye devrinde Araplar kabilecilik yüzünden cahil kalmışlar ve fakirlikten kurtulamamışlardır. Bu sebepten dolayı Yahudiler onlardan her alanda üstün olmuşlardır. Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevi Devleti ve Osmanlılar bu yüzden yıkılmışlardır.
Bu şekilde bir eleştiri öküz altında buzağı aramağa benzer. Bu bir iftiradır. Kişinin sabit fikirli ve ön yargılı olmasının bir delilidir. Bir yazı bilimsel verilere dayanarak eleştirilir. Biz sadece Türk milliyetçiliği üzerinde durmuyoruz; milliyetçiliğin ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Doğruları söylemeyelim mi? Milliyetçilik adı altında yıkımlara seyirci mi kalalım? Kırk bine yakın insanımız öldü. Sürekli şehit veriyoruz. Terör ayağımıza bağlanmış koca bir taştır, hareket edemiyoruz, maddi ve manevi alanda ilerlememize engel olmaktadır. Düşman biz bölmek istiyor, biz ise hamaset türküleri söylemekle meşgulüz. Asarız, keseriz demekle bu iş olmaz. Terörü bitirmek istiyorsak, hak ve adaleti hâkim kılmalıyız.
Diller, renkler Allah’ın ayetlerindendir. (Rûm:22) bu sebeple başka ırktan olanları ve onların dillerini görmezlikten gelemeyiz. Onların hak ve hukuku emniyet altına alınmalı. Alındığında biz daha güçlü oluruz. Hak ve adaleti ortadan kaldıran milliyetçiliğe sarılmakla kendi kavmimizi, ırkımızı yüceltmiş olmayız, alçaltmış oluruz. Selçuklular ve Osmanlılar, ırklarını yüceltmek için diğer ırkları ezmek ve onların dillerini yok etmek için yola çıkmamıştır; hak ve adaleti hâkim kılmak için yola çıkmışlardır. Böylece yücelmişlerdir.
Biz, Milliyetçilik ve Din isimli yazımızda, milliyetçiliğin adaleti ortadan kaldırdığını, kuvvetin üstünlük aracı kabul ettiğini izah etmeye çalıştık.
Yarın, gerçekleri öğrenen milliyetçi kardeşlerimiz, milliyetçiliğin ne olduğunu bize niçin anlatmadınız, bizi neden bu konuda uyarmadınız, diye bir sual soracak olsa o zaman biz ne diyeceğiz? Bir kısmı da yarın kıyamet gününde bizi neden bilgilendirmediniz, körü körüne dikilmiş bir bayrağın altında mücadele etmemize ve bu uğurda ölmemize niçin seyirci kaldınız derlerse biz ne diyeceğiz?
Biz kardeşlik hukukunu gözetiyoruz, kardeşlerimizin yanlış yolda gitmesine cehennem çukurunun etrafında dolaşmasına seyirci kalmak istemiyoruz. Ben de Türküm, ben de Türk kavmindenim. Kavmimi ben de severim. Çünkü zekât yakın akrabalardan başlar, akrabalarımızdan fakir varken başkalarına zekât vermemiz doğru olmaz. Akrabalarımızdan fakir yoksa zekât komşulardan fakirlere verilir, sonra uzak komşuya, yoksa beldemizde bulunan fakirlere verilir. Bu durum bu şekilde devam eder.
Kendini bilen Türk milliyetçileri bize asla düşman olamaz; çünkü bu konuyu biz ayet ve hadisler ışığında açıklamaya çalıştık. Seyirci kalsaydım, kardeşlik hukukunu ihlal etmiş olurdum.
Size Yahudiler dost demenizden dolayı çok üzüldüm. Özür dilemezseniz size hakkımı helal etmeyeceğim ve yarın ahirette yakanızdan tutacağım ve yakanızı yırtacağım. Çünkü Yahudi İslâm’ın en şedid düşmanıdır. Böyle bir düşmanı size dost nasıl dersiniz? Yazımdan böyle bir mana çıkmayacağını ilkokul öğrencisi bile bilir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da “Biz Hıristiyanlarız” diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler vardır ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Mâide: 82)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.