Terör
Türkiye’nin birinci meselesidir. Çünkü terör Türkiye’yi kurdun ağacı kemirdiği gibi için için kemirmektedir. Otuz küsur yıldan beri yaşadığımız terör olayları bunun delilidir. Terör sivil ve asker demeden önüne geleni katletmektedir. Daha dün sekiz aylık hamile bir kadını 5–6 yaşındaki bir çocuğu ile birlikte katletmiştir. Bu durumda terör nedir? Terörün kökünü kazımak için ne yapmalı? Bizim görüşümüz şu şekildedir:
Terör, meşru devlete başkaldırmak cebren ve hile ile devleti ortadan kaldırmaktır. Meşru devletten maksat, aklın ve dinin uygun gördüğü esaslar üzerine bina edilen devlettir. Devlet meşru değilse anarşi ve terörü tabiatı gereği kendisi üretir. Bu sebeple meşru olmayan devletin terörün kökünü kazıması mümkün değildir. Meşru olmayan devletin başta yapacağı ilk iş kendisini meşru hale getirmektir.
Bunun için Türkiye’nin, terörün kökünü kazıyabilmesi için ivedilikle sivil bir anayasaya kavuşması gerekir. Çünkü PKK 1980 ihtilalının ürünüdür. Söz konusu ihtilaldan sonra 17 bin faili meçhul cinayet işlenmiştir. Malum asker -sivil bürokratlar ve siyaset adamları katledilmiştir. Demek ki terörist sadece PKK değil, devlet içerisinde illegal bir şekilde örgütlenmiş ve adına derin devlet denilen bir güç de teröristtir. Bunun sebebi devlet mekanizmasının meşru temeller üzerine oturmadığının bir delilidir.
Bu sivil anayasa milletin anayasası olması gerekir. Yani bu milletin diniyle, tarihiyle milli ve manevi değerleriyle önceki anayasalar gibi kavgalı bir anayasa olmamalı. Yani bu anayasa cami ve okulu barıştıracak ve birbirini tamamlayan bir anayasa olmalı.
Devlet, savunma yerine içinde yuvalanmış illegal örgüte ve terör örgütlerine karşı taarruz halinde olmalı. Yani sivil ve askeri istihbarat teşkilatları koordineli bir şekilde çalışmalı ve terörü işleyeceği cinayetten önce etkisiz hale getirmeli. Bir kısmını caydırıcı eğitim faaliyetine girişmeli.
Milli Eğitim ve Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere bütün kurumlar, vatandaşları milli ve manevi değerlerle donatmalı. Bunun için Sosyal ve Fen dersleri seküler yapıdan arındırılıp aklın ve dinin öngördüğü kurallar çerçevesinde yeniden yazılmalı.
Bütün kurumlar ve iş verenler bünyesindeki personele haftada bir saat din ders vermeli. Ben askerde iken yönetmelik gereği haftada erlere bir saat din dersi verilmesi gerektiğini öğrendim. Nitekim bir cuma günü albayım bana şöyle dedi: “Asteğmenim bugün öğleden sonra Merkez Komutanı gelecek bölgemizi teftiş edecek, erlere ait şu din dersi kitabını onlara okumağa başla”. Ben gereğini yaptım, aldım elime kitabı erlere okurken merkez komutanı içeri girdi, okuduğum kitaba bir baktı ve gitti; albayıma teşekkür etmiş. Bu yönetmelik yürürlükte ise hayata geçirilmeli; değilse bu yönetmelik yeniden çıkartılıp hayata geçirilmeli.
Kapitalist ekonomik düzenin yerine hak ve adalete dayanan ekonomik düzene geçilmeli. Çünkü faize dayanan bir ekonomide alın teri ve el emeği olmadığından zengin daha zengin fakir daha fakir olmaktadır. Milli eğitim de sistem gereği bu ekonomik düzene göre şekillendiğinden dolayı yetişen insan seküler ve kavmiyetçi olmaktadır. Terörü besleyen bu amillerdir. Bilmem anlatabildim mi?
Terör, meşru devlete başkaldırmak cebren ve hile ile devleti ortadan kaldırmaktır. Meşru devletten maksat, aklın ve dinin uygun gördüğü esaslar üzerine bina edilen devlettir. Devlet meşru değilse anarşi ve terörü tabiatı gereği kendisi üretir. Bu sebeple meşru olmayan devletin terörün kökünü kazıması mümkün değildir. Meşru olmayan devletin başta yapacağı ilk iş kendisini meşru hale getirmektir.
Bunun için Türkiye’nin, terörün kökünü kazıyabilmesi için ivedilikle sivil bir anayasaya kavuşması gerekir. Çünkü PKK 1980 ihtilalının ürünüdür. Söz konusu ihtilaldan sonra 17 bin faili meçhul cinayet işlenmiştir. Malum asker -sivil bürokratlar ve siyaset adamları katledilmiştir. Demek ki terörist sadece PKK değil, devlet içerisinde illegal bir şekilde örgütlenmiş ve adına derin devlet denilen bir güç de teröristtir. Bunun sebebi devlet mekanizmasının meşru temeller üzerine oturmadığının bir delilidir.
Bu sivil anayasa milletin anayasası olması gerekir. Yani bu milletin diniyle, tarihiyle milli ve manevi değerleriyle önceki anayasalar gibi kavgalı bir anayasa olmamalı. Yani bu anayasa cami ve okulu barıştıracak ve birbirini tamamlayan bir anayasa olmalı.
Devlet, savunma yerine içinde yuvalanmış illegal örgüte ve terör örgütlerine karşı taarruz halinde olmalı. Yani sivil ve askeri istihbarat teşkilatları koordineli bir şekilde çalışmalı ve terörü işleyeceği cinayetten önce etkisiz hale getirmeli. Bir kısmını caydırıcı eğitim faaliyetine girişmeli.
Milli Eğitim ve Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere bütün kurumlar, vatandaşları milli ve manevi değerlerle donatmalı. Bunun için Sosyal ve Fen dersleri seküler yapıdan arındırılıp aklın ve dinin öngördüğü kurallar çerçevesinde yeniden yazılmalı.
Bütün kurumlar ve iş verenler bünyesindeki personele haftada bir saat din ders vermeli. Ben askerde iken yönetmelik gereği haftada erlere bir saat din dersi verilmesi gerektiğini öğrendim. Nitekim bir cuma günü albayım bana şöyle dedi: “Asteğmenim bugün öğleden sonra Merkez Komutanı gelecek bölgemizi teftiş edecek, erlere ait şu din dersi kitabını onlara okumağa başla”. Ben gereğini yaptım, aldım elime kitabı erlere okurken merkez komutanı içeri girdi, okuduğum kitaba bir baktı ve gitti; albayıma teşekkür etmiş. Bu yönetmelik yürürlükte ise hayata geçirilmeli; değilse bu yönetmelik yeniden çıkartılıp hayata geçirilmeli.
Kapitalist ekonomik düzenin yerine hak ve adalete dayanan ekonomik düzene geçilmeli. Çünkü faize dayanan bir ekonomide alın teri ve el emeği olmadığından zengin daha zengin fakir daha fakir olmaktadır. Milli eğitim de sistem gereği bu ekonomik düzene göre şekillendiğinden dolayı yetişen insan seküler ve kavmiyetçi olmaktadır. Terörü besleyen bu amillerdir. Bilmem anlatabildim mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.