Dr. İbrahim Büyükeken

Dr. İbrahim Büyükeken

TEDES değil ölüm koridoru!

TEDES değil ölüm koridoru!

Trafik kazaları canımızı yakmaya devam ediyor. Yeni İstanbul Caddesi son yıllarda ölümlü kazaların merkezi haline geldi. Sözde TEDES koridoru kuruldu bu yol üzerine. İlk başlarda oldukça etkili oldu. 2013 yılında hiç bir can kaybı olmadı. 2014 yılında da 1 kişi hayatını kaybetti. TEDES'in faydalı olduğuna inanmaya başlamıştık...

**

Fakat 2015'ten sonra yeniden ölümlü kazalar artmaya başladı. İstanbul Yolu üzerinde meydana gelen kazalarda 2016 yılının Mart ayından bu yana 6 kişi can verdi. Bunlardan 5'i karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayalar. İstanbul Yolu'ndaki hızın son kurbanı Selime Kırıcı oldu...

**

Önceki gün sabahtan evinden işine giden Selime Kırıcı, karşıdan karşıya gitmek isterken aracın altında kaldı ve feci şekilde can verdi. Selime hanım geride "2 öksüz çocuk ve bir görme engelli anne" bıraktı. Biz haberlerin hikaye boyutunu çoğu zaman veremiyoruz. "Kaza oldu, 1 kişi öldü, 2 kişi öldü" ajanslardan geldiği şekliyle yayınlıyoruz.. Geride ne dramlar var bilmiyoruz maalesef...

**

İstanbul Yolu'nda yaşanan kazaların hız limitini yükseltilmesiyle yeniden arttığına şahit oluyoruz. Önceden 70 olan hız limiti şimde 82 oldu. 2016 yılının Ekim ayından bu yana TEDES koridoru dediğimiz bölge üzerinde meydana gelen kazalarda 5 yaya hayatını kaybetti. Hatırlarsanız 2 liseli genç de aynı yol üzerinde can verdi..

**

Mesele üstgeçitten geçmek ya da geçmemek değil; mesele neden bu kadar hız yapıldığıdır. Ben kendim bile şahit oluyorum. Tramvaydan iniyorum üstgeçite neredeyse 500 metre mesafe var. Mecburen karşıdan karşıya geçmek zorunda kalıyorum. Yanımdaki diğer yayaları da dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum..

**

Gün geliyor karşıdan karşıya geçmek 5-10 dakikanızı bile alıyor. Araçlar sanki yarıştaymış gibi son sürat geliyor. O hız 82 filan değil. Belki 100 belki 120 ile gidiyorlar. Sözde TEDES uygulaması var. Adamlar cezayı bile takmıyor. O kadar hız yapmanın ne anlamı var. Bir canın gitmesine değer mi hiç? Dünyanın en medeni insanı bile direksiyon başına geçince bir canavara dönüşüyor...

**

İstanbul Yolu'ndaki TEDES koridoru resmen ölüm koridoruna döndü. Amacımız ne bağcıyı dövmek ne de üzüm yemek. Tek dileğimiz, tek isteğimiz bir daha bu acıların yaşanmamasıdır. Medeni ülkelerde şehir merkezlerinde araçlar değil, yayalar düşünülür. Herşey yayalar içindir. Yaya ayağını yola bastığı an bütün araçlar durur ve yayanın geçmesini bekler...

**

Maalesef her alanda olduğu gibi trafikte de medenileşemedik. Hatta daha da kötüye gidiyoruz. Cezalar, eğitimler bile insanımızı trafikte ehlileştiremiyor. En saygın görünen insanlar bile trafikte bir magandaya dönüşebiliyor. Küfürler, kornalar, el-kol hareketleri, sellektör yakmalar, yanlamalar, makas atmalar. Bütün bunların sonu gelmiyor...

**

İşin üzücü tarafı ise Konya haber kanallarında hep trafik kazalarıyla yer alıyor. Daha geçen gün trafikte motorsikletli gençlere çarpan otomobil sürücüsünün haberini tüm kanallarda izlemek zorunda kaldık. Trafik kazaları dün olduğu gibi bugün de gırla gidiyor.. Allah sonumuzu hayretsin. Trafik meselesi sadece Konya'nın değil tüm Türkiye'nin milli meselesi haline gelmeli..

**

TEDES koridoruna gelince; lütfen hız limitini yeniden 70'e indirin.TEDES koridoru ölüm koridoru olmasın diyorsanız gerekeni yapın. Hiçbir şey bir candan daha önemli değil. İnsanlarımız da mümkün olduğu sürece üstgeçitleri kullansın. Büyükşehir Belediyesi çok modern üstgeçitler yaptı. İki dakika yorulsanız ne çıkar. Ne kendinizin ne de başkalarının hayatını tehlikeye atmayın....

**

EYVAH GENÇLİĞİMİZ ELDEN GİDİYOR

Konya'da önceki gün akşam sosyal medyada kız meselesi yüzünden tartışan gençler hızını alamamış ve bir araya gelmişler.

Gençlerin kavgasında bıçaklar konuştu ve bir genç hayatını kaybetti. O gençlere soruyorum.

Değer miydi bütün bunlara? Biriniz mezara, biriniz kodese gittiniz...

Ananıza, babanıza evlat acısı tattırmaya değer miydi?

**

AKADEMİSYENLER SUSPUS OLDU!

Bir haberci için en kıymetli şeylerden biri de haber kaynaklarıdır. Bu ara haber kaynaklarımız özellikle akademisyen olan haber kaynaklarımız konuşmaktan çekinir hale geldi.

Öyle siyasi konular hakkında filan görüş istemiyoruz.

Hava, su, çevre, toplumsal meseleler...

Hocalarımızı kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili konularda bile konuşmuyor.

Dediklerine göre; rektörlükten basına konuşmayın yasağı gelmiş. Eğer öyleyse eyvah ki eyvah...

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Dr. İbrahim Büyükeken Arşivi