STK’lara bir teklif
Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Konya’da da Sivil Toplum Kuruluşları yıl boyunca bereketli, hayırlı çalışmalar yapıyor. Dini, milli, tarihi günlerde pek çok sosyal-kültürel çalışmalar yaparak o günlerin anlamını, önemini halka anlatmaya çalışıyorlar.
Mesela en son şu an içinde bulunduğumuz Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla organize edilmiş öyle çok program var ki insan hangisine gideceğini, hangisini takip edeceğini şaşıyor.
Tabii ki böyle hayırlı bir günde Peygamberimizi anmak üzere her yerde ayrı ayrı programlar yapılması güzel ve sevindirici bir olay.
Ancak bir de işin başka bir boyutu var.
Bazen bu veya başka haftalarda öyle yoğunluk yaşanıyor ki basın mensupları aynı gün aynı saatte çakışan programlardan hangisine gideceğini şaşıyor.
Vatandaş, programlar arasında tercih yapmakta zorlanıyor. Birine gidip, diğerlerini es geçebiliyor.
Hele protokol erbabı hassas dengeleri gözeterek kimseyi kırmamak için kılı kırk yararak karar veriyor. Sonuçta yine de ileri geri tenkide uğramaktan, gönül koyanlardan kurtulamıyor.
Vakıflar, dernekler ayrı ayrı programlara kaliteli konuşmacı ve doyurucu etkinlikler bulmakta da zayıf kalabiliyor.
Bazen şehirde boş salon bulmakta zorluk çekiliyor. Bazen de zaten zor bulunan salonun doldurulmasında zorluk çekiliyor. Boş koltuklara program yapılıyor.
Bütün bunları niçin mi yazıyorum? Şu teklifi yapmak için:
Koyamızda faaliyet yapan bu gönüllü kuruluşlar şöyle oturup bir yıllık takvimi masaya koysalar ve her vakfın derneğin ağırlık verdiği, ihtisaslaştığı konuya göre bir görev dağılımı yapsalar ve deseler ki:
Mesela “Mekke’nin Fethi” ile ilgili kutlamalarda Anadolu Gençlik Derneğimiz yıllardır ihtisas sahibidir, bu konuyu ona verelim ve hepimiz tüm gücümüzle onu destekleyelim. Şehrin en büyük salonunda bir program yapalım ama pir program yapalım. Salon tıka basa dolsun, dillere destan bir program olsun. Bütün basın oraya gelsin, gerekirse tüm televizyonlar canlı yayınlasın ve millet öbür senenin programını iple çeksin.
“Kutlu Doğum” kutlamaları faraza Diyanet Vakfımıza mı yakışır, o da aynı şekilde onu bir yapsın ama pir yapsın. Tüm Konya salavatlarla, aşkla şevkle o salona dolsun ve yer yerinden oynasın.
Bunun gibi Çanakkale, İstanbul’un Fethi, Ezan, İstiklal Marşı, M. Akif’i Anma vb. genel kabul gören programlarda da ses getiren dev organizeler yapılsın. Her cemaat, her vakıf, dernek aralarında görev ve gönül birliği yaparak dört elle işe sahip çıksın. Birisi falanca konuda bir faaliyet yapmayınca ya da yapamayınca o konuya duyarsız kalmış gibi anlaşılmasın.
Böyle bir beraberlikten rahmet, bereket hasıl olur ve programların kalitesi, seviyesi, izleyicisi de artar.
Ama “Falanca dernek yaptı bir de biz yapalım”
“Onlar şöyle yaptı, biz de şöyle yapalım”… gibi anlayışlar “Yapmış olmak için yapmak” gibi bir sonucu doğuruyor.
Zaman, enerji, davetiye, afiş, reklam, organize konusunda israfa gidiliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.