Siyasi Şuur Sahibi Olmak -2-
Gençlik inceleme yazı serisi (2)
Çok partili hayata geçtiğimiz 1940’dan bu yana ülkemiz insanın iki yakası bir araya gelmiyorsa ve her gelen gideni aratıyorsa, ahlak daha çok bozuluyor ülkemiz madden ve manen daha çok batıyorsa, bizi biz yapan değerlerimize bir türlü erişemiyorsak, önce kendinize bakmalıyız.
Öyle ya, Allah’tan ne istemişiz, sandık önümüze konunca oyumuzu kime vermiş, oy vererek yapmış olduğumuz, fiili duamızla nasıl dua etmişiz, ona iyi bakmamız lazımdır. Sonra hiçbir dert ve sıkıntıya itiraz etmeye hakkımız olamaz. Bize Nasreddin Hoca ağzıyla; “Sen kokladın ben doldurdum. Niçin yemiyorsun?” deyiverirler.
Ülkelerin ekonomik, ahlaki, ilmi ve hukuki düzenleri o ülkeyi idare edenlerin çıkardıkları yasalar, aldıkları kararlar ve yaptıkları icraatları ile oluşur. İdareciler, ülkelerinin yararına icraatlar yapabildikleri gibi onların oraya gelmelerini sağlayan bazı mahfillerin çıkarlarını önemseyebilirler ve onlara verdikleri sözleri yerine getirmeye gayret edebilirler.
Bu yanlış davranışı tespit edebilmenin yolu onların ne konuştuklarına bakmak değil, iktidarların icraatlarını yakından takip etmeye bağlıdır. Bu konuyu vurgulayan Ziya Paşa; “Ayinesi (aynası) iştir kişinin, laf’a bakılmaz…” demekle bu gerçeği vurgulamaktadır.
Zamanımız menfaat (çıkar) zamanıdır. İktidarlara destek olup da onlardan bir takım beklentileri olanların açık verecekleri inceleme ve araştırma en önce o hükümetin “ekonomik karnesi” olacaktır. Siz bakmayın milli gelir hesaplarına, fert başına milli gelirin dağılmasına, ihracatın patlamasına (çoğalmasına), enflasyon hesaplarına, işsizlik rakamlarına… Bunların hepsi bir takım kabullerle hazırlanmakta ve kamuoyu maalesef aldatılmaktadır.
YÖNETİMİN KARNESİ BAKMAK
Milli gelir hesaplamalarında ülke için alınan borçların da bu hesaplara dâhil edildiğini ve milli gelir rakamlarını yükselttiğini siz biliyor muydunuz? Gerçekte ülke içerisinde vatandaşlardan birine 1000 (bin) verilirken diğerine 1 (bir) verildiğini ama toplam milli gelirin nüfusa bölünmesiyle “fert başına milli gelir” rakamının çıktığını… İhracat (dış satım) patlarken ithalatın (dış alım) daha çok patladığını… İkisi arasında ki farkın her yıl bir evvelki yıla nazaran daha çok arttığını… Üç ay içerisinde bir gün çalışan bir insanın, işli sayıldığını ve bu kabulün son zaman “işsizlik hesaplamalarında” üç ayda bir saat çalışanın, işsiz olmadığını kabul edilerek işsizlik rakamlarının bulunduğunu…
En sağlam ölçü bir evvelki sene elinize geçen para ile satın aldığınız zaruri ihtiyaç maddelerinden (ekmek, tüp gaz, ayakkabı, elbise, traktöre ve biçere mazot fiyatları, gübre fiyatları gibi) kaç tane alıyordunuz? Bu sene aldığınız ücret veya maaşla aynı şeylerden kaç tane alıyorsunuz? Arada ki fark ne kadardır? Ülkenin iç ve dış borçlanması (gelecek nesillerimizin ekonomik yükü) bir evvelki sene ne kadardı? Bu sene ne kadar oldu? Karşılıksız çıkan çeklerin adet ve nominal (yazılı) bedelleri toplamı, protesto olan senetlerin miktarları…
İşte sizi doğru bulgulara götürecek ve hükümetin icraatlarının ne olup olmadığını yakinen tespit etmiş olacaksınız.
Bu tespitleri ahlaki sahada, çocuklarımızın edep ve terbiyesinden tutun da soygun ve hırsızlık rakamlarına kadar… İçki, sigara, uyuştururcu ve ırza tecavüz rakamlarının artıp artmadığına kadar… bir çok şeyin tespitlerini yapmak bu günkü elektronik çağda çok kolay olmaktadır.
Hukuki sahada, toplumun beklediği adaletin sağlanıp sağlanamaması, mahkemelerde dava dosya sayısının bir evvelki yıla göre durumu… İcra müdürlüklerinde biriken dosyalar, hacız edilen menkul ve gayrimenkul malların karşılaştırılmaları…
İlmi sahada okullarımızın ve üniversitelerimiz durumları… İlim yuvası olması gereken bu yerlerin huzursuzluk kaynakları haline getirilip getirilmedikleri… Buralarda ilim adına bulunan yeni buluşlar ile yapılan icatların kamuoyuna açıklanması. Ne kadar telif eser (yeni yazılmış) ne kadar tercüme yapıldığı ile arada ki oranın telif eser lehine büyüyüp büyümediği…
DOĞRU TEŞHİS SAĞLIK TEDAVİ
Bu ve benzeri tespitler, toplumsal hastalığın ne ve nasıl olduğunun belirlenmesi demektir. Bilindiği gibi hastalığın belirlenmesi tedavide ilk adımdır. Yanlış teşhis (tanı) tedavide de yanlış yola sapılması demektir ki o toplumu oluşturan bütün insanlar bırakın bu hastalıklardan kurtulmayı hastalıkların şiddeti daha çok artacak, inleyen hasta belki de artık yatağa düşecek ve can çekişmeye başlayacaktır.
Eğer olayları kendi haline bırakırsanız toplumun karşılaştığı zorluklar artacak, gelecek nesillerimiz (çocuklarımız, torunlarımız…) daha zor şartlar altında hayatlarını sürmeye çalışacaklardır. Yok, eğer “Bu gidişe dur denilirse…” o zaman idareye getirilecek insanlarda aranan özellikler yeniden gözden geçirilmeli ve aranan, özlenen icraatların yapılması gerçekleştirilmelidir.
Bizim siyasi şuur eksikliği dediğimiz şu durum çok tehlikeli bir durumdur. “Her kesin kendi partisini, futbol takımı tutar gibi tutması…”
Bu gün ülkemizde maalesef bu yapı hâkimdir ve her kes kendi partisini futbol takımı tutar gibi tutmaktadır. Tabii bu siyasi yapıya sahip olununca da halkımızın dertleri azalacağına artmakta, milletin menfaatlerini öne alan insanlar yönetime gerek insanlarımızın sırtındaki yükleri kaldıramamaktadır.
Çok partili hayata geçtiğimiz 1940’dan bu yana ülkemiz insanın iki yakası bir araya gelmiyorsa ve her gelen gideni aratıyorsa, ahlak daha çok bozuluyor ülkemiz madden ve manen daha çok batıyorsa, bizi biz yapan değerlerimize bir türlü erişemiyorsak, önce kendinize bakmalıyız.
Öyle ya, Allah’tan ne istemişiz, sandık önümüze konunca oyumuzu kime vermiş, oy vererek yapmış olduğumuz, fiili duamızla nasıl dua etmişiz, ona iyi bakmamız lazımdır. Sonra hiçbir dert ve sıkıntıya itiraz etmeye hakkımız olamaz. Bize Nasreddin Hoca ağzıyla; “Sen kokladın ben doldurdum. Niçin yemiyorsun?” deyiverirler.
Ülkelerin ekonomik, ahlaki, ilmi ve hukuki düzenleri o ülkeyi idare edenlerin çıkardıkları yasalar, aldıkları kararlar ve yaptıkları icraatları ile oluşur. İdareciler, ülkelerinin yararına icraatlar yapabildikleri gibi onların oraya gelmelerini sağlayan bazı mahfillerin çıkarlarını önemseyebilirler ve onlara verdikleri sözleri yerine getirmeye gayret edebilirler.
Bu yanlış davranışı tespit edebilmenin yolu onların ne konuştuklarına bakmak değil, iktidarların icraatlarını yakından takip etmeye bağlıdır. Bu konuyu vurgulayan Ziya Paşa; “Ayinesi (aynası) iştir kişinin, laf’a bakılmaz…” demekle bu gerçeği vurgulamaktadır.
Zamanımız menfaat (çıkar) zamanıdır. İktidarlara destek olup da onlardan bir takım beklentileri olanların açık verecekleri inceleme ve araştırma en önce o hükümetin “ekonomik karnesi” olacaktır. Siz bakmayın milli gelir hesaplarına, fert başına milli gelirin dağılmasına, ihracatın patlamasına (çoğalmasına), enflasyon hesaplarına, işsizlik rakamlarına… Bunların hepsi bir takım kabullerle hazırlanmakta ve kamuoyu maalesef aldatılmaktadır.
YÖNETİMİN KARNESİ BAKMAK
Milli gelir hesaplamalarında ülke için alınan borçların da bu hesaplara dâhil edildiğini ve milli gelir rakamlarını yükselttiğini siz biliyor muydunuz? Gerçekte ülke içerisinde vatandaşlardan birine 1000 (bin) verilirken diğerine 1 (bir) verildiğini ama toplam milli gelirin nüfusa bölünmesiyle “fert başına milli gelir” rakamının çıktığını… İhracat (dış satım) patlarken ithalatın (dış alım) daha çok patladığını… İkisi arasında ki farkın her yıl bir evvelki yıla nazaran daha çok arttığını… Üç ay içerisinde bir gün çalışan bir insanın, işli sayıldığını ve bu kabulün son zaman “işsizlik hesaplamalarında” üç ayda bir saat çalışanın, işsiz olmadığını kabul edilerek işsizlik rakamlarının bulunduğunu…
En sağlam ölçü bir evvelki sene elinize geçen para ile satın aldığınız zaruri ihtiyaç maddelerinden (ekmek, tüp gaz, ayakkabı, elbise, traktöre ve biçere mazot fiyatları, gübre fiyatları gibi) kaç tane alıyordunuz? Bu sene aldığınız ücret veya maaşla aynı şeylerden kaç tane alıyorsunuz? Arada ki fark ne kadardır? Ülkenin iç ve dış borçlanması (gelecek nesillerimizin ekonomik yükü) bir evvelki sene ne kadardı? Bu sene ne kadar oldu? Karşılıksız çıkan çeklerin adet ve nominal (yazılı) bedelleri toplamı, protesto olan senetlerin miktarları…
İşte sizi doğru bulgulara götürecek ve hükümetin icraatlarının ne olup olmadığını yakinen tespit etmiş olacaksınız.
Bu tespitleri ahlaki sahada, çocuklarımızın edep ve terbiyesinden tutun da soygun ve hırsızlık rakamlarına kadar… İçki, sigara, uyuştururcu ve ırza tecavüz rakamlarının artıp artmadığına kadar… bir çok şeyin tespitlerini yapmak bu günkü elektronik çağda çok kolay olmaktadır.
Hukuki sahada, toplumun beklediği adaletin sağlanıp sağlanamaması, mahkemelerde dava dosya sayısının bir evvelki yıla göre durumu… İcra müdürlüklerinde biriken dosyalar, hacız edilen menkul ve gayrimenkul malların karşılaştırılmaları…
İlmi sahada okullarımızın ve üniversitelerimiz durumları… İlim yuvası olması gereken bu yerlerin huzursuzluk kaynakları haline getirilip getirilmedikleri… Buralarda ilim adına bulunan yeni buluşlar ile yapılan icatların kamuoyuna açıklanması. Ne kadar telif eser (yeni yazılmış) ne kadar tercüme yapıldığı ile arada ki oranın telif eser lehine büyüyüp büyümediği…
DOĞRU TEŞHİS SAĞLIK TEDAVİ
Bu ve benzeri tespitler, toplumsal hastalığın ne ve nasıl olduğunun belirlenmesi demektir. Bilindiği gibi hastalığın belirlenmesi tedavide ilk adımdır. Yanlış teşhis (tanı) tedavide de yanlış yola sapılması demektir ki o toplumu oluşturan bütün insanlar bırakın bu hastalıklardan kurtulmayı hastalıkların şiddeti daha çok artacak, inleyen hasta belki de artık yatağa düşecek ve can çekişmeye başlayacaktır.
Eğer olayları kendi haline bırakırsanız toplumun karşılaştığı zorluklar artacak, gelecek nesillerimiz (çocuklarımız, torunlarımız…) daha zor şartlar altında hayatlarını sürmeye çalışacaklardır. Yok, eğer “Bu gidişe dur denilirse…” o zaman idareye getirilecek insanlarda aranan özellikler yeniden gözden geçirilmeli ve aranan, özlenen icraatların yapılması gerçekleştirilmelidir.
Bizim siyasi şuur eksikliği dediğimiz şu durum çok tehlikeli bir durumdur. “Her kesin kendi partisini, futbol takımı tutar gibi tutması…”
Bu gün ülkemizde maalesef bu yapı hâkimdir ve her kes kendi partisini futbol takımı tutar gibi tutmaktadır. Tabii bu siyasi yapıya sahip olununca da halkımızın dertleri azalacağına artmakta, milletin menfaatlerini öne alan insanlar yönetime gerek insanlarımızın sırtındaki yükleri kaldıramamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.