Hâlid Şen

Hâlid Şen

Sıcak (!) bir iftar sohbeti

Sıcak (!) bir iftar sohbeti

Sıcak ve yağmurlu günlerin yanında Konya Ramazan akşamlarında sıcak bir gündem de oluyor. Akşama kadar oruç tutturduğumuz dilimiz çözülüveriyor, laf yarışına giriyoruz. Genelde tarafların birbirlerini anlayamadan biten bu yarış, kalplere ince bir çizik atıyor…

**

Hamdolsun ne kadar rahat oruç tutuyoruz… Geçen sene de aynısını söylemiştik. Ramazan öncesi nasıl tutacağız diye kara kara düşünülürken, mübarek ayda güneşle uyanıyor, ferahlatıcı bir yağmur ile sofralarımıza oturuyor, orucun lezzetine varıyoruz. Sahura kalkmasak ta ne açlık ne de susuzluk çekmiyoruz, Ramazan dışında da açlık çekenlerin aksine… Onları biraz daha fazla hatırlıyoruz ama gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşma noktasında gerçekten çaba sarfediyor muyuz acaba?   

**

Davetlerimiz eksik olmuyor, takvimden boş gün seçiyoruz, yeni bir davet için… Kimi zaman eleştirsek te, bazen ‘kırılmasın’ diye gitsek te ‘çok iyi oldu’ ile bitiyor iftar davetleri. Dünya telaşı ile ihmal ettiğimiz, göremediklerimiz ile bir buluşma vesilesi işte. Her seferinde Konya sofrasını ve o lezzeti oluşturan elleri takdirle anıyoruz.

**

İftar sonrası yayıla yayıla sohbet kısmına geçiliyor. Birisi ipin ucundan tutumu çorap söküğü gibi geliyor tartışma. Ağzı olan konuşuyor. Biz ne ara böyle olduk derken 40 yıllık dostlar, birbirlerine ağır ithamlarda bulunuyor. Haklar helal edilmiyor, hesap ahirete bırakılıyor…

**

Konu, siyaset… TV’lerde akıllara kazınan, bizden olmayan kelimeler odaya dökülüyor. Birbirimizi kırdıktan sonra akıllara ‘Müminler kardeştir’ ayeti geliyor. Sahi Afganistan, Irak, Libya, Mısır, Suriye de paramparça oldu… Kim parça parça bölüyor bizleri? Kim kardeşimize kin beslememize neden oldu?  Yunus’un dediği gibi, “Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”

 

CİNNET HALİNE DOĞRU…

Kardeşlik hukukunu unuttuğumuz bir dönemde saygı ve hoşgörüden bahsetmek biraz abes olabilir ama trafikte saygı ve hoşgörü her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Gazete binamızın önü son derece hareketli caddelerimizden biri. Her 10 dakikaya bir fren sesi veya korna sesi duymak bizim için olağan.

**

Birbirlerini sıkıştırıp az ileride ışıklarda yan yana durup birbirlerinin yüzlerine bakamayanlar mı ararsınız, yoksa bebek arabası ile karşıya geçmek isteyen bir anneye kornaya basana mı!?

**

Artık trafikteki temel hoşgörü davranışları bile yapılmıyor. Bisikletli, yaya, engelli, direksiyon başındaki için bir değer ifade etmiyor. Ambulansa yol vermek yerine boş şeride geçip kornaya yüklenenleri bile görüyoruz. Bunları Ramazan ayı ile felan açıklayamayız. trafikten verdiğim bu örneklerle geçtiğimiz günlerde yaşanan cinnet cinayetlerini de birleştirin, bakalım ne çıkıyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hâlid Şen Arşivi