Şehitlik ve Çanakkale Zaferi
Cennet vatanımızın şehit kanlarıyla yoğrulmuş bir köşesi de Çanakkale’dir. Adı anılınca gözleri yaşlarla dolduran, yürekleri heyecanla çarptıran, gönüllerde manevî çiçekler açtıran bir cennettir orası. Şiirde tasvîr edildiği üzere:
“Bir rüzgâr misâli eser, destanlaşır gönlümde,
Ulaşıp karar kılar o şühedâ cennetinde,
Hatırlatır göz yaşartıcı nice manzaralar,
Açmıştı o gün yüz binlerce onulmaz yaralar,
Çanakkale, sen olmuştun onca şehîde mezar!”
(Çanakkale Cenneti; Dereli, Muzaffer)
Bilindiği gibi Hak ile batıl, iman ile küfür, nûr ile zulmet, inananlar ile inanmayanların mücadelesi, alemin ve Adem (a.s.)’ın yaratılışından bu yana vardır. Kıyamete kadar da devam edecektir.
Kâfir ve zalimler vatanımıza kastettikleri zaman, mü’mine düşen şey onlarla savaşmaktır. İnanmış kimsenin maksadı ya şehîd ya da gazî olmaktır. Rabbimiz bunu şöyle haber verir:
"-Allah Tealâ, Cennet mukabilinde mü'minlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah c.c) yolunda savaştılar. Harp meydanında şehid ve gazi oldular. Bu, Allah’ın öyle bir va'didir ki; Tevrat’ta, İncil'de ve Kur'an’da sabittir." (9 Tevbe 111)
Kardeşlerim!
Hangi mü'min canını ve malını, sonsuz lûtuf ve ihsan sahibi Rabbine satmak istemez ki! Büyük bir makam olan şehitliğe ulaşan mü'mine ne mutlu! O şehitler ki, ölümsüzlüğe ulaştıkları ve ölüm acısını tatmadıkları için Rablerinden; bir daha öldürülüp tekrar diriltilmeyi, tekrar öldürülüp, sonra diriltilerek yine öldürülmeyi isterler. Çünkü onlar ölüler değildirler:
“-Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin! Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz bunu hissedemez, anlayamazsınız.” (2 Bakara 154.)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler zannetmeyin! Bilakis onlar diridirler; Rab’leri katında rızıklanırlar. Allah’ın fazlından verdiği nimetlerle mutludurlar. Ayrıca, henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiç bir korku ve keder bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen bir nimet ve keremin müjdesi ile sevinirler. Muhakkak ki Allah Teâlâ müminlerin ecrini zayi etmez.” (3 Al-i İmran 169-171)
Efendimiz (s.a.v.) de; "Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi çok arzu ederim," (Müslim, İmâre 103; Buhâri, Cihad 7) buyururlar.
Bu iman ve gayeyle cephelere koşan yüzbinler insandan, tam 253 bini şehadete kavuştu Çanakkale’de. Binlercesi gazi oldu. “Ya şehîd, ya gazî” dâvâsıyla yetiştirilen Kınalı Aliler, Seyit Çavuşlardı onlar. Bize onlardı bu toprakları armağan eden… Onlardı canları pahasına iman, İslâm, vatan, bayrak ve nice değerleri miras ve emanet bırakan!
Sevgili Gönül Dostları! Şimdi sormak zamanı kendimize:
Ne yaptık mukaddes emaneti? Onlar;
“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber!” müjdesine ulaşarak gittiler Yüce Allah’a… Ya biz?
Bu bir dâvâ idi… Hem de dâvâların en yücesi… Şöyle diyordu müşriklere insanlığın gözdesi:
"-Allah'a yemin ederim ki bu işi terk etmem için güneşi sağ elime, ayı da sol elime koyacak olsalar ben, yine vazgeçmem. Allah Teâlâ, ya onu bütün cihana yayar, ya da bu yolda ölür giderim." (İbn-i Hişam, es-Sire 1/266.)
Bedir’de, Uhud’da, Malazgirt'te, Çaldıran'da, Çanakkale'de Cenab-ı Hakk’ın büyük va'dine ulaşmak için canını harp meydanlarında cömertçe ortaya atan Allah'ın sadık kulları, o büyük mükâfata ulaşmışlardır. Ölüm acısı tatmadan Rablerine kavuşan o güzel kullar, zaten doğru yola ulaştırılmışlardır. Zira o kullar Allah’ın ismini yüceltir ve nesilden nesile aktarırlar:
"-Bizim yolumuzda mücahede ederler. (İsmimizi nesilden nesile iletirler.) Biz onlara elbette (doğru) yollarımızı gösteririz." (29 Ankebut 69.)
Şimdi ey genç insan, aziz kardeşim! Kulak verelim bu defa da Bayrak Şair’ine:
“Yürü halâ ne diye oyunda oynaştasın,
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!”
Evet. Tarihimizin şeref sayfalarından birisisidir Çanakkale. Çanakkale’de teknik üstünlük Mehmed’ciğin iman coşkusu karşısında altüst olmuş ve “Çanakkale Geçilemez” destanı yazılmıştır. Birleşen küfür adeta erimiş, Peygamber Sevdalıları onları darmadağın etmiştir.
Çanakkale, bağrında yatan yüz binlerce şehidimizle bir hürriyet abidesidir. Bu güzel vatan bizlere, şehit ve gazilerimizin mirasıdır. Onları rahmet, şükran ve minnetle yâd edip, İslâm topraklarının kurtuluşunu niyaz ederken, yazımızı bir hadis-i şerifle bitirelim:
“Kim gazâ etmeden ve gönlünde gazâ etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür nifak üzere ölür. “ (Müslim, İmâre 158.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.