Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Şehitlerimiz Ve Orta Doğu Meselesi

Şehitlerimiz Ve Orta Doğu Meselesi

Efendim öncelikle, 24 Aralık’ta Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde, 12 askerimizin şehit olduğu haberiyle, üzüntü ile sarsıldık. Yüce ve Aziz olan Rabb’im şehitlerimizi cennetin en güzel yerinde ağırlasın, makamlarını âlî eylesin inşallah. Şehitlerimizin kederli ailelerine ve Türk Milletine baş sağlığı diliyoruz. Hâli hazırda görevinin başında fedâkarca nöbet tutan, vatanının bekâsı için gözünü kırpmadan canlarını fedâ eden tüm yiğit, cefâkar Mehmetçiklerimizi Allah Teâlâ korusun, ayaklarına taş değdirmesin, diye dualar ediyoruz. Vatan sağ olsun. Bu arada yeni gelen yıl, tüm insanlığa hayır ve iyilikler getirsin, duâlarını ediyoruz. İnsanların birbirini zâlimce öldürmediği, hakların ihlal edilmediği seneler olsun inşallah, diyelim.
Son yazımızda bıraktığımız konularda yazmaya devam ediyoruz, müsâdenizle;
Orta Doğu, öteden beri farklı kültür ve medeniyetlerin yaşadığı, antikçağdan izler taşıması yönüyle keşfe açık bir bölge. Bu bölge, en eski yerleşim birimidir. Stratejik konumu, zengin yeraltı kaynakları olması hasebiyle, farklı ülkelerin iştahını kabartmaktadır. Aynı zamanda bölge, semâvî dinlerin merkezi durumundadır. Neredeyse tüm medeniyetler, bu coğrafi bölgede başlamıştır. Bilhassa Müslümanlık, Hıristiyanlık, Mûsevîlik, Ortadoğu topraklarında doğmuş, gelişmiş ve yayılmıştır. İnsanlara yol gösterici kılavuz şahsiyetler olan peygamberler, bu bölgede doğup, faaliyetlerini aynı coğrafya etrafında sürdürmüşlerdir.
Bölgenin yeraltı kaynaklarını, yerel değil ne yazık ki, yabancı kaynaklar çıkarmaktadır. Zira Ortadoğu ülkelerinde hâkim güçler, teknolojinin gelişmesine müsaade etmemiştir. Aslında bölgede; Cebeli Târık Boğazı, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı, Kızıl Deniz, Basra Körfezi gibi suyollarının ve boğazların bulunması, bu zemini farklı açılardan da, önemli hâle getirmektedir.
Böylesi her yönlü zengin kaynak birikimine sâhip bir coğrafyanın, Müslüman ülkelerin elinde bulunması (isrâil hâriç) gücü elinde bulunduran ülkelerin hazmedemeyeceği bir durumdur. O sebeple, gelişmiş ülkeler Ortadoğu’daki İslam ülkelerini, istikrarsızlaştırmak için epey mesai harcamışlardır. Zihin tasarımı, zinde güçler tarafından planlanan Arap baharı da, bunlardan yalnızca biridir. Önce DEAŞ’ı kurup sonra bölgeye âdeta yılan gibi çöreklenen, adı süper güç olarak tanımlanan, bu hadsiz devlet, bölgede pek çok tahribatlar yaptırarak yöre halkına kan kusturmuştur Yine, her türlü en gelişmiş silahlar, mühimmat, para ile kurdurduğu kendine bağlı vesâyet güçleriyle, (SDG adı altında PKK) Türkiye’yi bölmeyi amaçlamış ama hedefine erişememiştir. Bu haydut devlet, Irak’a nükleer var diye girip, bölgeyi yerle bir etti, İslâmî târihsel birikimlerimizi yok etti, ekonomiyi çökertti, ülkeyi böldü, Sûriye, Lübnan, ha keza…
Gücü elinde bulunduran yapı, Ortadoğu’daki mezhep çatışmalarını her zaman desteklemiş. Sünni-Şii ayrışmasını dâima gündemde tutmuş. Vehhâbî zihniyetini temsilcisi Suudî Arabistan’la İran’ı savaşa tutuşturmak için çok çaba sarf etmiştir. İslâm’ın Avrupa’da yayılmasının önüne geçmek ve farklı amaçlarla kendilerinin oluşturdukları İslam’a fobinin yayılması sağlanmıştır. Bölgede DEAŞ kurularak İslam’ın kafa-kol kesen bir terörist hareket olduğu imâjı yayılmıştır. Dolayısıyla, bölgeyi istikrarsızlaştırmak için elden ne gelirse sağlanmıştır.
Bugün ABD, Rusya ve Çin ve birçok ülke Ortadoğu’nun gelişmesini istemiyor. Bunun için sürekli bölgede bir kargaşa çıkarıyorlar. Ülkeler kalkınmasın, gelişmesin, kendi iç problemleriyle uğraşsın, kendileri de bu ülkelerin gelirlerini yönetsin, petrollerini kullansın istiyorlar. Ama bütün bu engellemelere rağmen BAE ve Katar’da durum, o kadar kötü değildir.
Ortadoğu ülkeleri, en geniş anlamda; Batıda: Fas, Tunus, Cezâyir, Libya, Somali, Etiyopya, Sudan, Mısır ile başlar. Doğuda: Umman körfezine kadar uzanan Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar, BAE, Umman. Kuzeyde: Türkiye, Kafkasya, Orta Asya Türki Cumhuriyetleri, İran, Afganistan, Pakistan. Güneyde: Suudi Arabistan, Yemen. Ortada: Sûriye, Lübnan, Ürdün, Filistin, isrâil. Ortadoğu için ‘merkez dünya’ denilir. Ortadoğu’nun etrâfı tam beş denizle; Doğu Akdeniz, Kızıldeniz, Umman Denizi, Basra Körfezi, Hazar Denizi ve Karadeniz ile çevrilidir. Bu sebeple Ortadoğu jeo-stratejik (siyâsi ve askeri planlama) , eko-stratejik ve jeopolitik bölgedir.
Aslında böylesi bir bölgede bulunmak, milli ve mânevi değerler açısından, orada yaşayan insanlar için bir kazançtır. Fakat hâkim güçler bırakmıyorlar ki, ülkeler kendi milli zenginliklerini kendi refahları için kullansınlar. Herkes kendi ülkesiyle uğraşsa başka ülkelerin işlerine karışmasa ne güzel olur! Ama heyhat!!!
Devam edeceğiz şimdilik sizlere hayırlı Cumâlar diliyoruz, efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi