Sarı’dan Kurtulmuş’a: Firavun, Karun Olmayacağız Demiştiniz; Firavun, Karun Kim?

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Başbakan yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Yalçın Akdoğan'a bağlı ve ilgili kurumların bütçelerinin görüşmelerine başlandı. Bakanların sunumlarının ardından milletvekillerinin bütçelerle ilgili görüşlerine geçildi.

Komisyonda, CHP Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Müslim Sarı, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un geçmişte dile getirdiği bazı sözlerini hatırlattı. Numan Kurtulmuş’un verdiği bir mülakatta ‘Firavun ve Karun olmayacağız.’ dediğini belirten Sarı, "Ben soruyorum kim Firavun kim Karun. Siz Firavun musunuz? Karun musunuz? Başka bir mülakatınızda 'kamu kaynaklarını bizimkilere aktarmayacağız. Şefliğe, lider ve adamlarına karşıyız. ABD hiçbir zaman biz Müslümanları düşünmez.' diyorsunuz. Söylediğiniz tarih 2012. Halâ aynı şeyleri mi düşünüyorsunuz? 22 Temmuz 2012 bir röportajınızda ‘Bizim en büyük sorunumuz, içimizdeki sinsi AKP'liler’ demiştiniz. Bu sözlerinizin hala arkasında mısınız? Bu görüşleriniz hakkında şimdi neler düşünüyorsunuz?" şeklinde konuştu.

AKDOĞAN’A SORDU: TÜRKİYE’DE GAZETECİ OLMAK NASIL BİR ŞEY?

CHP Milletvekili Vahap Seçer, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve AK Parti çevrelerinin kendi toplantılarına kendi görüşleri dışında gazetecileri almamak için ellerinden gelen zorluğu yaptığını söyledi. Başbakan Yalçın Akdoğan’a kendisinin de köşe yazarlığı yaptığını belirten Seçer, "Siz köşe de yazıyorsunuz Sayın Akdoğan, Türkiye’de birçok köşe yazarı var, hükümet aleyhine yazdı diye hükümet baskısı ile işlerinden atılıyorlar. Gazetecileri televizyon ekranlarında görüyoruz. Bir basın toplantısında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakan toplantı yapıyor. Bir basın mensubu, hükümet sözcüsünün kimyasını bozacak bir söz ederse çocuk azarlar gibi azarlıyor. Maliye bir sopa olarak kullanılıyor medya patronları üzerinde. Vergi cezası tehdidi ile kurumlar üzerinde tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Siz gazetecileri en az bizler kadar tanıyan birisiniz. Lütfen empati yapın, Türkiye’de gazeteci olmak nasıl bir şey." diye sordu.

'212 BASIN KANUNA REVİZE EDİLMELİ'

CHP Milletvekili Oktay Ekşi, Türkiye’de gazetecilerin ancak beşte 1’inin sosyal güvence altında olduğunu, diğer beşte 4’lük kısmının ise patronun iki dudağı arasında kalan bir tehditle görev yaptığını söyledi. Gazetecinin görevini güvenli bir şekilde yapabilmesi gerektiğini kaydeden Ekşi, "Bunun için 1961 yılında çıkan 212 Yasası'nın güncellenerek yeniden revize edilmesi gerekir. Akdoğan’ın süratle bunu çözmesi gerekiyor. Türkiye’de basın özgür değildir. Bu siyasi iktidar döneminde elindekinin tamamını kaybedecek kadar özgür değildir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın gazetecilerle ilgili olarak ayrımcı bir yapısının olmasından şikayet ediyorum. Bugün Cumhurbaşkanı gazeteci dünyasında kendisine yakın hissettiklerini seyahatlerine davet ediyor ama kendisine yakın olmayanları götürmüyor." şeklinde konuştu.

AK Parti Milletvekili Cahit Bağcı, TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri’nin önemli hizmetler yaptığını söyledi.

CHP Milletvekili Aydın Ayaydın, medyanın itibarının ve medya çalışanların haklarının da azaldığını dile getirdi. Basının siyasal, ekonomik ve toplumsal olarak ezildiğini ifade eden Ayaydın, "Bütün bunlar yaşanırken Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ne yapmakta. Bu yaşananlara izleyici olması için mi bu bütçe verilmekte. Özgür basın ortamının sağlanmasında görevini yapsınlar yeter. İzlediği yayın politikası ile hükümet ajansı olan Anadolu Ajansı parasını Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden almaktadır. Devletin haber ajansı olabilir ama burada bir kural var; objektif ve bağımsız olmasıdır, halkı tam doğru bilgilendirerek misyonunu gerçekleştirecektir. Bunu sağlayamazsa devletin ajansı olur hükümetin ajansı." eleştirisinde bulundu.

AK Parti Milletvekili Ahmet Arslan, ülke olarak yürütülen büyük projelerin Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü desteğiyle yurtdışı medyada da anlatılması konusunda çalışmalar yürütülmesi önerisinde bulundu.

CHP Milletvekili Müslim Sarı, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un geçmişte dile getirdiği bazı sözlerini hatırlattı. Sarı şunları söyledi: "15 nisan 2011 tarihinde şunu söylediniz: 'İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı. Birleşmiş Milletlerin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda İsrail'in nükleer kapasitesi var mı, yok mu oylamasında Türk delegasyonu çekimser kaldı. Geçtiğimiz sene 2010 Mayıs'ında da Türkiye İsrail'in OECD üyeliğini onayladı, veto ettiğimiz takdirde üye olması mümkün değildi. Daha önce birçok ülke veto etmişti. Otel lobisinde değil, Birleşmiş Milletler'de, OECD salonlarında one minute demek marifettir. Sayın Başbakan'ın kalbi Ali diyor, dili Muaviye söylüyor.' Bunu söylemişsiniz. Halâ aynı şeyi mi düşünüyorsunuz? Bunlarda bir değişiklik var mı? 'AKP, Amerika’nın mandasıdır.' Demediyseniz demedim deyin. 'Firavun ve Karun olmayacağız.' Ben soruyorum kim Firavun kim Karun. Siz Firavun musunuz? Karun musunuz? 'Kamu kaynaklarını bizimkilere aktarmayacağız. Şefliğe, lider ve adamlarına karşıyız. ABD hiçbir zaman biz Müslümanları düşünmez.' Söylediğiniz tarih 2012. Hala aynı şeyleri mi düşünüyorsunuz? 22 Temmuz 2012 bir röportajınızda ‘Bizim en büyük sorunumuz, içimizdeki sinsi AKP'liler’ Bu sözlerinizin hala arkasında mısınız? Bu görüşleriniz hakkında şimdi neler düşünüyorsunuz?"

RTÜK frekans ihalesinin Nisan 2013 tarihinde mahkeme tarafından iptal edildiğini kaydeden Sarı, "İhalede önce yeterlilik belgesi istenmiş sonra şartname hazırlanmış, mahkeme bu gerekçeyle iptal etmiş. Ben ilk defa görüyorum önce yeterlilik istenmesini ve sonra şartname hazırlanmasını, bizim bildiğimiz önce şartname hazırlanır. Siz neden böyle bir yolu seçtiniz? Tahsis yöntemi ile böyle bir ihale yapmayı mı düşünüyorsunuz. İhaleyi ne zaman yapacaksınız? Bir değerlendirme içinde misiniz? Hangi yönde karar vereceksiniz?" sorularını yöneltti. CİHAN