ASLINA BAK

Adam, dostunu evine davet edip önüne bir tas süt koydu;

“Buyurun, yoğurt, peynir, tereyağı sütten yapılır zaten…”

Zavallı konuk sesini çıkarmadı…

Sütü içip gitti…

Bu kez o davet etti arkadaşını, önüne bir asma dalı koydu;

“Buyurun kemirin, pekmez, helva, şıra asmadan yapılır zaten!..”

***

EN HAYIRLISI NEDİR?

İranlı Devlet adamı Nuşirevan, Veziri Büzürcmihr'i bir gün huzuruna çağırarak, kendine çok önemli bir şey danışacağını söyler;

“-İnsan için en hayırlı şey nedir?” diye sormuş…

***

Vezir;

“-İnsanı yaşatacak akıldır...” cevabını vermiş…

Nuşiveran; “ -Ya olmazsa?”

Vezir; “-Kusurunu örtecek kardeş…”

Nuşiveran; “-O da yoksa?”

Vezir; “-Kendini sevdirecek mal.”

Nuşiveran; “-O da olmazsa?”

Vezir; “-Sevilmemeye razı olmak…”

Nuşiveran; “-Peki o da yoksa, deyince…”

Vezir; “-Artık onun için tertemiz bir ölüm..”. diye yanıt vermiş…

***

Bu iki fıkrayı öyle bir yere bağlamayı düşümdüm ki…

Sonra vaz geçtim…

Birileri diyormuş ki;

“Ne var bir fıkra yazıyor sonra altına iki satır bir şeyler çiziktiriyor, onu yapmaya ne var…” diye…

Hz. Mevlana bu topraklarda derdini “şiirle” anlatmış…

Hoca Nasreddin fıkralarla…

Kur’an geçmiş medeniyetlerin “hikâyeleriyle” mesajını ulaştırmış…

On bin yıllık mesele bu…

Düzden, ortadan, direk anlattın mı, telefon direğine bakar gibi bakarlar, fıtrat böyle çünkü…

***

Bu sefer OKUR bağlasın fıkraları canının istediği yere diye düşündüm…

Alın size iki fıkra, ikisini bir birine bağlayın sonra bir cümlede ANA FİKRİ ortaya koyun…

“Anlamadım bir şey…”  diyorsan al sana üçüncü fıkrayı da yazayım;

HAY BÖYLE HAFIZAYA

Kâğıda bakarak ezan okuyan bir müezzine cemaat çıkıştı;

“- Yahu, yazacağın yerde ezanı ezberleyip okusan olmaz mı?”

Müezzin dikkate bile almadı, caminin kapısını göstererek;

“- Şikayetiniz varsa varın gidin, kadıya şikayet edin…” dedi…

Kadıya gittiler ve;

"Selamün aleyküm" dediler…

Kadı bir kâğıt çıkarıp uzun uzun baktıktan sonra;

"Ve aleyküm selam" dedi…

Cami cemaati sessizce bir kelam daha etmeden oradan uzaklaştılar…

***

Hadi bağla üç fıkrayı…

Zor mu?

‘Salıvır’ gitsin o zaman…