Erbakan’la 43 yıl…

İslam’da sağın, sağcı olmanın büyük önemi vardır.

Ancak bu sağcılık zamanımızda ki gibi ekonomik sağcılık yani Amerika’nın sağcı yani kapitalizmi ve sömürüsü değildir.

Tabii aynı zamanda solcu olmak ki, bu da Rusya ve Çin’in materyalist solu hiç değildir. Ama bu kelimeler yıllardır milletimize tarifi yapılmadan anlatılmış mesela Türkiye’de kapitalizmin yerleşmesini temin etmiş olan bir AP (Adalet Partisi) kendini sağ veya sağcılar olara tanıtmıştır. Buna mukabil kurulduğu günden beri din ve dini değerlere düşmanlığı ile tanınmış bir CHP, eski Genel Başkanları İsmet İnönü’nün diliyle önce “ortanın solu” sonra Ecevit’in diliyle gelmiş sola oturmuştur.

Ben siyasi çalışmalarımda (1995 Ankara milletvekili adaylığı gibi) bu iki görüşü; “Bunlar meyhaneye giren iki kafadardır. Kol kola meyhaneye giriyorlar. Kapıya göre biri masanın sağına oturuyor ve “ben sağcıyım” diyor. Öbürü de bunun karşısına oturarark “ben de solcuyum” diyor. İşte bunların sağcılık ve solculukları…” diye anlatmışımdır.

Kur’an-ı Kerim’de ki sağcılık ve solculuk tarifleri ekonomik değil manevidir. “Defteri âmâlleri sağından verilen” insanları ve solculuk da “defteri amelleri solundan verilen” leri tarif etmektedir.

Kur’ani tasnife göre zamanımızın solcular da solcu, sağcıyım diyenler de solcudurlar.

Vakıa suresinde Cenab-ı Hak; “O sağcılar ki ne güzel sağcılardır. O solcular ki ne bedbaht insanlardır…” buyrulmakta ve her iki sınıf insanın ahretteki yerleri anlatılmaktadır.

Kur’an-ı Kerim, sağdan sola doğru yazılan ayetlerle ve surelerle oluşur. Okunurken de sağdan sola doğru okunur. Hâlbuki Latin alfabesi dediğimiz ve bizim de şimdi kullandığımız alfabe, soldan sağa doğru yazılmakta ve okunmaktadır.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) sol eliyle yemek yiyen bir gence sağ eli ile yemesini tavsiye etmiştir. Temiz işleri yapmak için sağ elimizi, pis işler için ise sol elimizi kullanırız.

Camiye girerken sağ ayağımızı önce atarak girer, çıkarke de sol ayağımızı önce dışarı atarak çıkarız. Sol ayağımızı önce atarak girdiğimiz mahal ise ancak tuvaletlerdir.

ERBAKAN’IN İMZASI

Hocamızla 42 yıl birlikte çalışmış bir kardeşinizim. Onu birçok hallerini yakından tanıma imkânı buldum. Bunlardan birisi de eline aldığı her kâğıdı kullanmadan önce sağ üst köşesine küçük olarak yazdığı Arapça “bism” harfleri ile diliyle söylediği “besmele” dir. Yazının altına attığı imzasını ise hep sağdan sola doğru ardı.

Ankara’da Saadet Partisi Genel Merkezinin bulunduğu binanın önünde “Hamidiye Camii” adında bir cami vardır. Cuma günleri Cuma namazımı burada kılmaya dikkat ederim. Bazen de camide müezzinlik yaparım.

Gene Cuma günlerin birinde Hamidiye Camii’ne gittim. Henüz ezana vakit olduğu için Saadet Partisi gençlik kollarını ziyaret ettim.

SP Gençlik Kolları Genel sekreteri Yusuf Karaağaç kardeşimizin odasına girdiğim. Onun lap-top kapağı üzerine Hocamızın imzasını büyüterek koymuş olduğunu gördüm. Onunla yaptığım konuşma beni bu yazıyı yazmaya sevk etti.

Kalben kendisini tebrik etmekle birlikte, kendisine sordum.

“Hocamız bu imzasını nasıl atardı, biliyor musun?” dedim. O da;

“Hayır, başkanım bilmiyorum” dedi. Ona;

“Hocamız imzasına, önce sağdan sola doğru çizdiği bir çizgi ile başlar. Sonra o çizginin bitiminde büyük “N” harfini yazardı. Daha sonra da “Erbakan” soyadını da kaydettikten sonra bu kere alt çizgiyi, yine sağdan sola çizerek tamamlardı” dedim.

Hocamıza olan sevgiyle dopdolu olan bu kardeşimiz, benim anlattıklarımı soluk almadan dinlemekteydi.