Haftasonu Konya’da bir ilk yaşandı ve tribünlere sadece kadınlar ile çocuklar alındı. Maça geçmeden önce Konyalı kadın taraftarları tebrik etmek istiyorum. Erkek taraftarlardan görmediğimiz güzellikte maça ortak oldular ve karşı takım ataklarından müthiş bir uğurlu oluşturup, Konyaspor ataklarında destek verdiler ki, İngiliz taraftar profilini hatırlattı bize.

Ancak bu güzelliklerin yanında kapıların çok geç açılması nedeniyle birçok çocuğun ezilme tehlikesi yaşadığını, bazılarının hastaneye götürülecek boyutlara ulaştığını öğrendik ki; organizasyonun ne kadar kötü olduğunu ve güvenlik güçlerinin düzeni tam olarak sağlayamadığını gözler önüne serdi.

Maça gelince birçok kişi Beşiktaş’ın üstün oynadığına inansa da,  ben, galibiyeti kaçıran tarafın Torku Konyaspor olduğunu düşünüyorum.

Mesut Hoca’nın en çok sevdiğim yönü, Torku Konyaspor’u bir sistem takımı haline dönüştürmesidir. Rakip kim olursa olsun, sisteminde köklü değişiklikler yapmıyor ve baskılı oynamayı seviyor.

Bu açıdan bakarsak Torku Konyaspor maçın ilk 20 dakikasında Beşiktaş’a nefes aldırmadı. Sağda Djalma, solda Hasan Kabze’nin bindirmeleri ve Hleb gibi müthiş bir oyun zekâsının paslarıyla Beşiktaş’ı epey hırpaladılar. Ancak ilk yarının ortalarından itibaren Beşiktaş orta sahayı daha iyi kapattı. Bunda Mbamba’nın hem kesici görevini yerine getirememesi hem de aldığı toplarda pas tercihlerini yanlış yapmasının etkisi büyüktü. Mesut Hoca’nın Ali Çamdalı yerine Mbamba’yı tercih etmesini anlamış değilim ama hocanın düşüncesine de saygı duymak gerekiyor.

Torku Konyaspor’da,  ligin belki de en hareketli kanat oyuncalarının bulunması rakip takımın beklerinin çok fazla çıkmasına engel oluyor. Beşiktaş maçında da İsmail Köybaşı ve Motta birkaç pozisyon dışında kanatlarda tehlike oluşturmadı. Ancak ileri uçtaki bu hareketliliği topu üçüncü bölgede tutma konusunda tam olarak gösterdiğimiz söylenemez. Hleb’in varlığı ileride çoğalmamızı ve top tutmamızı sağlıyor. İnsan,  Hleb’i seyrederken “20’li yaşlarda bulmak lazım böyle futbolcuları” demekten kendini alamıyor. Tabi o dönemlerinde Arsenal ve Barcelona’da top koşturuyordu Hleb.

Torku Konyaspor’un savunma bloğunun çok iyi olduğunu ve uzaktan şutlar ve risk alınan son bölümler hariç Beşiktaş’a net pozisyon vermediğini söyleyebiliriz. Vukoviç ve Selim çok iyi anlaşıyor. Vukoviç fizik olarak çok güçlü, öyle ki Almeida bile yanında küçük kaldı.

Önemli bir bölümü de kaleci Itandje’a ayırmak gerekiyor. Yan toplarını sürekli eleştirdiğim ancak karşı karşıya pozisyonlarda ligin en iyi üç kalecisinden birisi olduğunu söylediğim Itandje, Motta ve İsmail’in müthiş füzelerini aynı güzellikle çıkardı ve maçı kurtaran adam oldu. Eğer yan topları da iyi olsa bence Türkiye’nin en iyi kalecisi olur ama altı pastan çıkmamayı tercih ediyor genelde.

Sonuç olarak Torku Konyaspor çok önemli bir puanı hanesine yazdırdı. Bu puanın ne kadar önemli olduğunu lig sonunda göreceğiz. Rize’nin bu hafta kazanması, gelecek hafta oynayacağımız maçı daha da önemli hale getirdi. Rize’den alınacak puan ya da puanlar takımı rahatlatacak. Tahminim düşme barajı 38-39 puan bandında olacaktır.