Osmanlı yıkılıyor
Thedor Herzel, Osmanlı Padişahı Cennetmekân Sultan Abdülhamit’ten, Filistin’e yerleşme hakkını elde edemeyince, İsrail kurma ve Arz-ı mev’ut fikirlerinden vaz geçmedi. O halde “Osmanlı’yı nasıl yıkarız” fikri üzerinde çalışmaya başladılar. Bir Haham olan Emanuel Karasu’yu devreye soktular, onu bu konuda işin yürütücüsü yapıtılar.
Emanuel Karasu, Osmanlı haritasını açtı ve bu harita üzerinde kendi çalışmalarına uygun, attığı fitne ateşinin maya tutacağı bir bölge, bir şehir araştırması yaptı. Sonunda bu işler için en uygun yerin Selanik olduğuna karar verdi.
Selanik, o dönemlerde dönmelerin (Sabataistlerin) çok olduğu bir şehirdi.
Dönme demek, kendisi Yahudi olduğu ve Yahudi inançlarını benimsediği halde zahiren Müslüman olduğunu söyleyen, Müslüman adını alan ve Müslüman kıyafetleri giyen, konuşmalarında bol bol Allah ve Peygamber sözlerini kullanan Yahudi, demektir.
Emanuel Karasu, burada ilk Mason locasını kurdu ve başladı locaya üst seviyede ki insanları kaydetmeye… Bu arada genç Osmanlı subaylarına da kancayı attı ve onların milli duygularına hitap ederek, Osmanlı’nın gelişmesi önünde en büyük engelin, tutucu Padişahlar olduğunu söyleyerek, genç subayların beynini yıkamaya başladı.
EMANUEL KARASU DEVREDE
Bir taraftan da kendisini, Meclis-i Mebusan’a (Millet Meclisi) Selanik milletvekili olarak seçtirdi ve İstanbul’a gelerek, yerleşti.
Sultan II. Abdülhamit’in kardeşkanı dökülmemesi için isyana bile müdahale edilmesine izin vermeyen yumuşak huylu bir padişah olduğu biliniyordu. Bunun üzerine Selanik'teki devrimciler, çoğunluk Bulgar çapulcuklarından oluşan bir ordu toplayarak başkente (İstanbul’a) yürümeye başladılar. Adına “Harekât ordusu” denilen ve Mahmut Şevket Paşa komutasında ki bu ordunun gayesi, yine kendilerinin kurdukları İttihat Terakki Fırkasına karşı güya Padişahı korumaktı. Sloganları; “Yaşasın Padişahımız, feda olsun canımız” şeklindeydi.
500. Yıl Vakfı Koordinatörü Harry Ojalvo bir ara, Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesine yol açan 31 Mart Hadisesi'ni noktalayan Hareket Ordusu'nun yüzde 60'ının Yahudi olduğunu söyledi, ama daha sonra bu sözünü değiştirdi. (https://www.aksiyon.com.tr/soylesi/hareket-ordusunun-yuzde-60i-selanikli-yahudilerdi_509330)
Azınlıkların çokça bulunduğu Meclis-i Mebusan’dan Sultan’ın azli kararını çıkarttılar.
Sultanın hal (tahtan indirilmesi) kararını, Sultana tebliğ etmek için Meclis-i Ayan üyelerinden eski Bahriye Nazırı (Bakanı) Arif Hikmet Paşa, Ermeni Aram Efendi, Draç Mebusu Arnavut Esad Toptani Paşa ve Türk-Müslüman düşmanlığıyla tanınmış Selanik Mebusu Yahudi Emanuel Karasu oluşan bir heyet oluşturdular. Sultan'a: "Millet seni azletti" diyerek, onu tahtından indirdiler, Selanik’e sürdüler.
(https://www.dunyabulteni.net/tarih-dosyasi/207790/sultan-abdulhamite-seni-millet-azletti-dediler)
OSMANLI PARÇALANIYOR
İttihat Terakki Fırkası, Osmanlı idaresini ele geçirince birer bahane ile Trablusgarp’ı (Libya’yı) Fas’ı, Tunus’u, Balkanları birer ikişer düşmanlara verdi. Bu arada Osmanlı’nın direndiği ve başının en büyük derdi olan Filistin, önce İngiltere’nin idaresine bırakıldı. Daha sonra da Yahudilere verildi.
O günden bu yana bugün bile bu mukaddes topraklarda kan akmakta, işgalci İsrail Filistinli Müslümanlara kan kusturmaktadır.
1. Dünya Savaşı, Hitler Almanya’sı ile onların karşısında yer alan İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkeler arasında çıktığı halde, iki Alman gemisi “Goben ve Brastlav”, İhtilaf devletleri donanması önünden güya kaçarak Çanakkale Boğazı’ndan ülkemize girdiler.
İttihat ve Terakki yönetiminde ki İstanbul’dan; bu iki geminin Almanlar’dan satın aldığını ilan etti ve bu gemileri kurtardılar. Ama gemiler, bir “Truva atı” gibi hareket geçti ve Karadeniz’e açılarak, Rusya sahillerinde Batum ve Sivastopol’u bombaladılar. Hiç gerek yokken Osmanlı’yı 1. Cihan Harbi’nin içine yuvarladılar.
Almanlar savaşı kaybetti. Tabii onunla birlikte hareket eden Osmanlı da savaşı kaybetti. İş, savaşı kaybedenlerin harp tazminatı ödemelerine geldi. Önce 10 Ağustos 1920'de Sevr Anlaşması ile Anadolu da dâhil bütün Osmanlı topraklarını paylaşılmak istendi. Ancak Sultan Vahdettin anlaşmayı kabul etmedi ve imzalamadı. Bunun üzerine 20 Kasım 1922'de Lozan’da ikinci bir anlaşma daha yaptılar.
Bütün bu yapılanlar, Yahudilerin Filistin’e yerleşmeleri, o topraklarını büyüterek kendi Hahamları tarafından uydurulan “Arz-ı mev’ut’u” ele geçirmeleri ve Büyük İsrail devletini kurmaları adına yapılıyordu. Bu uğurda milyonlarca insan öldürülüyor, evinden yurdundan ediliyor, başta Osmanlı toprakları olmak üzere hemen bütün Orta Doğu’nun haritası değiştiriliyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.