Oruç ve İbadetler Ruhun Gıdasıdır
İslâm’a göre insan iki unsurdan yaratılmıştır. Madde ve ruh. Kur’an-ı Kerim’de ruhla ilgili ayetler vardır. “Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.” (1)
Ruh manevi bir güçtür ve çocuk anne karnında iken verilir. İnsan ancak ruhuyla insandır. Bir Arap şairi, insanın cismiyle değil ruhuyla insan olduğunu şöyle belirtir:
Akbil alennefsi vestekmil fedaileha
Feente birruh la bilcismi insanün
Ruhsuz bir beden ölüdür, işe yaramaz, kuş olmasa kafesin, içinde elmas olmasa kabının kıymeti olmadığı gibi, ruhsuz bedeninde değeri yoktur. Yüz sene yaşasa bir şey olmayan beden, Bu kuş uçup gittiği takdirde birkaç saat içinde kokuşur ve yanında durulmaz hale gelir.
Ruhun varlığını bazı nüans farkları ile bütün ilim erbabı hatta ateist olan ilmi otoriteler bile inkâr edememektedirler. Fizyolojik Tıp 1963 Nobel Ödülü sahibi Sir John Ekler, Fizik dalında yine Nobel Ödülü sahibi Ergene Vağner, çağın en güçlü bilim felsefecisi Sir Karl Papen ve benzeri bir çok otorite insandaki manevi bir gücün varlığını, ve ana karnında iken çocuğa verildiğini ispat ve ikrar etmişlerdir. (2) Koskoca fabrikaların, komplekslerin beyin denen küçücük bir parçayı veya saatlere mercimek kadar pili takmadan çalışmadığı vb. gibi, ruh olmayınca da insan denen ve Allah’ın yarattığı en mükemmel makine çalışmamakta ve bir işe yaramamaktadır.
Hal böyle olunca; Bedenin çeşitli gıdalarla doyurulup beslendiği gibi, ruhunda kendine mahsus gıdalarla beslenmesi, doyurulması gerekir. Aksi olursa insan dengeli hareket edemez ve insana mahsus misyonu hakkıyla yerine getiremez. Satanistler, sadistler, egoistler, alkolikler vb. isimler altında dışa vurumlar hep bu gerçeğin tezahürü yani ruhî tatminsizliktir. Bugün dünyada en zengin devletlerin halkları, dini, iman ve inancı arka plana attıkları için en huzursuz ve mutsuz insanlarıdır. Yarıya yakını psikolojik tedavi görmekte, yarıya yakını da bizdeki adı müsekkin olan psiko-terapik ilaçlar kullanmaktadırlar.
Hz. Mevlânâ; “Hayatı tatlı olanın, ölümü acı olur. Tenine tapanın ruhu için kurtuluş yoktur.” Buyurur. Sabri isimli şair de konuyu bir beyitle şöyle dile getirir:
Bedenin gıdası ekmek ve aş
Ruhunki de meârifdir arkadaş
En çok intihar olaylarının geri kalmış, midesine indirecek bir lokma bulamayan fakir Afrika ve Asya ülkelerinde değil de, gelişmiş, fakat manevî bilgilerden ve duygulardan yoksun ülkeler olan Danimarka, Hollanda, İsveç, Almanya, ABD... gibi yerlerde olması yine bu gerçeğe bariz misaldir.
65 ülkede yapılan Dünya Değerleri araştırması neticesinde en mutlu milletlerin; her istediğini alabilme, yiyebilme imkânına sahip ilerlemiş devletlerin halkları olmayıp, Bangladeş, Nijerya, Meksika, Venezüella…gibi üçüncü dünya ülkeleri dediğimiz, (3) belki de birçoğunun karnını bile doyuramadığı ama inançlı, yani iman, inanç ve ibadetlerle ruhlarını da tatmin eden milletlerin çıkması söylenenlerin doğruluğunu teyit eden gerçektir. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz; “Bilesiniz ki, kalpleri itminana kavuşturun (huzur ve saadete ulaştıran) Allah’ın zikridir.” (4)
O halde, iman ve inancın tezahürü olan başta oruç olmak üzere, namaz, zekât, hac, sadaka, dua gibi ibadet ve iyilikler ruhu doyuran, ona itminan kazandıran, kısaca insanı insan yapan manevi zevkler ve gıdalardır. İnançsızların kulakları çınlasın!
----
1) İsrâ Sûresi 85.
2) Zafer Dergisi sayı 92, s. 16.
3) Milliyet Gazetesi, 03. 10. 2003.
4) Ra’d Sûresi 28.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.