Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Öğretmenlerin yöntemleri

Öğretmenlerin yöntemleri

Sultan II. Abdülhamid Han’ın Sanayi geliştirmek, bunun içinde sanatkar yetiştirmek düşüncesi ile yaptırdığı…

Bazı şehirlerdeki “Mekteb-i Sanayi okulu” binalarının resimde gördüğünüz gibi biriside Konya’da idi. Bu binanın sınıflarını her yıl değişerek öğrenim yapmış oldum. 

Bendeniz de önce anlattığım gibi burada 1941- 1942 / 1946-1947 dönemi olarak öğrenim yaptım.

***

Birinci ve ikinci sınıflardaki oluşumları anlattım gelelim devamına…

O zamanlar üçüncü sınıfın son dönemi geçmiş olunacak.

Sonrada Bitirme imtihanı vererek orta kısmın diplomasını alabileceksin.

Sınıfı geçememişsen bitirmeye giremez sınıfta kalırsın.

Sınıfı geçmişte Bitirmeyi verememişsen okula devam edemez, dışarıda bir yıl bekler yeniden imtihan olursun. Böyle devam eder.

***

Malzeme dersinden zayıfım var. İkmale kalacağım düşüncesindeyim.

Arkadaşım “Müjde sınıfı geçmişsin” demesine inanamadım.

Meğer Atölye şefimiz Rahmetli Cemil Sümer Talebelerinden zayıf alanları öğretmenler kurulunda geçirtmiş.

Geçirtmiş ama bakın malzeme öğretmeninin hırsına!

Bitirme imtihanında verilen soruların hepsini yaptım.

Mümeyyiz Rahmetli Demirhane şefi Rahmetli Mustafa bey Fransızca “Dix” (10) dedi. Ben Fransızca bildiğimden anladım sevinmiştim ama sevincim kursağımda kaldı.

Malzeme dersi öğretmeni Fransızca “Trois” ( Üç) demesin mi? Mümeyyiz itiraz edince ne anlattı bilmem kulağına. Neticede Bitirme İmtihanından ikmale kaldım. Eylülde geçtim de lise kısmına devama hak kazandım.

İşte buda öğretmen!

***

Dördüncü sınıfta Fizik dersi hocamız Rahmetli Emine Özal Öğleden sonraki ders zamanımızda yazılı yapacak.

Daha soruları bile vermeden benim sıraya geldi kaldır kâğıdını dedi.

Kaldırınca sabahçı öğrencinin fizik formüllerini sıraya yazmasını düşünmeden…

“Bak kopya çekiyorsun. Çık dışarıya” deyip bomboş hiç yazı yazılmamış imtihan kâğıdını da aldı.

“Hocam bunları ben yazmadım sabahçılar yazmış ben daha bir şey yapmadım ki” itirazım fayda etmedi.

Buda Öğretmen!

***

Beşinci sınıftayız.

Öğrenimin son karne zamanı. Öğretmenlerin bir kısmı şöyle dedi.

“Zayıfı olup kurtularak sınıf geçmek isteyenler.

Her gün okul sonrası, Cumartesi ve Pazar günleri imtihan edeceğim. Sorduklarıma cevap verebilirseniz kurtulabilirsiniz çok çalışın ve gelin.”

O zamanlar kurs yerleri yoktu herkes kendi çalışacaktı.

Mekanik dersinden zayıfımı kurtarmak için Öğretmenimiz Rahmetli Ömer Beşe’nin Pazar günkü imtihanına gittim.

Verdiği Moment sorusunu tahtada yaptım.

Öğretmenin “Yaptın mı?” soruna evet dedim. Baktı “yanlış” dedi. Yeniden bak deyip gitti.

Tekrar baktığımda hata bulamadım.

Öğretmenin “Ne oldu” sorusuna “Hata bulamadım” deyince…

İki kulağımdan tuttu. Kafamı tahtaya vurup iyi bak dedi gitti.

Tekrar baktığımda eksi yerine artı yaptığımı bulup soruyu tamamladım.

***

Öğretmen pek âlâ üzerimde durmayıp, benim doğru bulmam için çalışması gerekmeyebilirdi.

Ama o öğretmendi. Öğrencisinin geçebilmesine yardımcı olmak istiyordu.

Sınıfta arkadaşlara şöyle diyordu. “Ahmet’in kafasında bir bilye var. Sallayınca biliyor” demişti.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

konya-mekreb-i-sanayi-okulu-binasi.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi