Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Nereye gidiyoruz yazı serisi - Önce Kendimize Saygı

Nereye gidiyoruz yazı serisi - Önce Kendimize Saygı

Bir atasözü veya “kelam-ı kibar” hatırlıyorum. Eskilerin şahsiyet şimdikilerin de kişilik denilen bir tavrımız var. Bu tavır aslında insanı insan yapan tavrın ta kendisidir. Bu sözde deniyor ki; “Kendine saygı duyamayan, başkasından saygı bekleyemez” İnsanın kendine saygı duyması, başkalarının da saygı duymasını sağlar.
Saygı duyulmak veya başkalarının saygı duymasını sağlamak, öncelikle kendinizin kabul ettiği değerlere saygı duyulması şeklinde karşımıza çıkar. Değerlerinizin hafife alınması, onlarla alay edilmesi veya onlara hakaretler yapılması saygısızlığın derecelerini göstermektedir. Değerlerinize saygısızlığın şiddetinin artması size yapılan saygısızlığın da şiddetinin artması demektir.
“Değerlerimiz neler olabilir” diye bir soru sorsak kendimize neler yazabiliriz?
Başta gelen değerlerimiz inançlarımızdır. Bir insanın hayatını tanzim ettiği ve hayatının bütün safhalarında uyguladığı değerleri o insan için en önemli değerleridir. Bizler için bunlar elbette İslam’ın öngördüğü değerlerdir. İslam da belirtilmiş olan ölçülerimizle kesinlikle müzakere ve münakaşa etmeyiz, edilmesine müsaade etmeyiz. Başkalarının bizim değerlerimizi beğenip beğenmemesini, kabul edip etmemesini biz, hiç de önemli bulmayız.
İkincisi tarihimizdir. Sayfaları kahraman atalarımızın destanları ile doldurulmuş bulunan tarihimiz bizim hem iftihar vesilemiz ve hem de örneklerimizdir. Tarihimize yan bakan kim olursa olsun önce bize yan bakıyor, bize hakaret ediyor demektir. Şu kadar ki bizim tarihimizle bağımızı koparmak ve türedi bir millet olduğumuzun intibasını uyandırmak için çok uzun zamandır bir kampanya yürütülmekte, maalesef tarihimizde devler cüce, cüceler ise dev gösterilmekte, gençlerimize bu terslik doğruymuş gibi gösterilmektedir.
Üçüncüsü örf ve adetlerimizdir. Binlerce yıl yaşana yaşana artık hayatımıza girmiş bu değerlerimizden de kesinlikle taviz veremeyiz. Ancak örf ve adetlerimizden inançlarımıza uygun olanlarını benimsemek, uygun olmayanlarını terk etmenin de esas olduğunu iyi biliriz.
Mesela “törelerimiz böyle istiyor” diyerek insanları öldürmek, bir cinayettir ve katilliktir. Böyle yanlış töreler çok acele terk edilmelidir. İnançlarımıza ters bir örf (töre) kesinlikle olamaz, olursa bu kendimize saygı duymadığımızın bir açık göstergesidir.
Bir başka değerimiz dilimizdir. Büyüklerimizle - küçüklerimizle, çağdaşlarımızla – çağın ötelerinde kalan atalarımızla ve onların bizlere bıraktığı eserlerle hep dilimiz sayesinde bağ kurar, kendimizin her sahada daha ileri seviyelere gitmemizi sağlamakta kullanırız.
Buna bağlı olarak özel isim olarak koyduğumuz ve iftiharla kullandığımız şahıs, yer, mekân, ülke, devlet, bayrak ve milletimize ait kelimeler de bizim için saygı duyulması gereken değerlerimiz olduğunu başta kendimiz olmak üzere bütün cihana haykırırız.
İSİMLER YERYÜZÜNDE ÖZELDİR
Hepimizi adı birer özel isimdir. Bir isim Türkçede de, İngilizcede de bilmem hangi dilde de aynı şekilde yazılır ve aynı şekilde okunur. Bunu tersi de doğrudur. Mesela İngilizce de “George” diye yazılan ve “corç” diye okunan isim Türkçede de aynı şekilde muhafaza edilir. Amerika Amerika olarak, Fransa Fransa olarak diğer ülkeler de yine kendi ülkelerinde yazıldığı gibi başka ülkelerde de yazılır ve okunurlar.
Bu kurala uymayan tek özel isim ülkemiz Türkiye’nin adıdır. Biz bu kelimeyi aynen yazıp kullandığımız halde diğer ülkeler ve özellikle de dostlarımız (!) dediğimiz Batı ülkeleri, “Turkey” diye yazmakta ve “Turkey” diye okumaktadırlar.
 “Niçin ülkemizin ismi bir özel isim olduğu halde diğer ülkelerde ve dillerde Türkiye kelimesi olarak yazılıp okunmuyor da, Turkey yani hindi olarak geçmektedir”
“Batılılar, tüm diplomatik alanda ısrarla Türkiye kelimesi yerine hindi anlamında gelen Turkey kelimesini niçin kullanmakta ısrar ediyorlar. Ancak bizim Türk yetkileri de aynı kelimeyi onlar gibi kullanarak kendimizi Turkey/hindi kelimesi ile tarif ediyorlar.
Birçok ülke adını değiştirdi. Uluslararası alanda yeni isimle aldılar. Habeşistan artık Ethopya olarak tanınıyor. Çin binlerce yıldır Pekin olarak bilinen başkentinin Bejing olarak kullanılmasını bütün siyasi platformlara kabul ettirdi.
Şimdi bir adım daha atalım ve bizi ve İslam ülkelerini en azından hafife alan bir kelime üzerinde duralım. ABD; bazı ülkeleri asıl isimleriyle değil kendi tanımladığı kavramlarla anıyor. Öylesine ki düşman gördüğü ülkeler tehdit sıralamasına göre yer alıyor. Önce İran, Irak ve Kuzey Kore gibi ülkelere “Haydut Devlet” tanımı veriyor ve bunu gözümüzün içine baka baka kullanıyor.
HAFİFE ALINMAMIZA NE DEMELİ
Türkçede tökezlemiş/başarısız devlet anlamına gelen bu kavram, kapitalizm ve onun yavrusu emperyalizmin, gözüne kestirdiği her avına taktığı bir isimle ona hitap ediyor. Amerikalılara göre Türkiye'nin adı FAILED STATE. Rogue State/failed state, batık, güçsüz ve dağılma noktasına gelen ülkeler için Amerikan stratejistleri tarafından kullanılıyor. Yırtıcı hayvanın peşine düşüp kolayca avladığı sürünün zayıf bireylerini de çağrıştıran bir kavram.
Afganistan, Yugoslavya, Somali ve ilk körfez savaşı sonrasındaki Irak bunlara örnek gösterilebilir. Son olarak Pakistan ve Yemen de bu gruba katılmak istenen ülkeler. Bu
sayılan ülkelerin hepsi aslında terörü desteklediği için değil, küresel sisteme dâhil olmadığı için hedefte bulunmaktadırlar.
Ya, İran, Kuzey Kore ya da Rusya gibi bilinçli olarak dâhil olmuyorlar, ya
da gelişmişlik düzeyleri çok geride ve parçalanmaya yüz tuttukları için bu guruba dahil oluyorlar. Türkiye'nin bugünkü tablosuna bakıldığında iki yönden bu kervana katılmak istendiği söylenebilir.
Bir zamanlar hasta adam demişlerdi, şimdi ise Failed State diyorlar. ABD'nin
veya Avrupa'nın Türkiye'yi failed state görmesi o kadar da önemli değil. Ama bu kadar ajan ve satılmışın olduğu ülkede bilgi kirliliği kaos (karışıklık) meydana getirmesinden korkulur.
Milletimiz dün olduğu gibi bugünde yarında asil, soylu, adaletli, insani değerlerle, bölgesinde ve dünyada saygın konumu devam ettirecek yapıdadır.
Kendi insanının birbirine düşmanca baktığı bir ülkede, elbette yabacı haydutlar, Türkiye'yi haydut devletler kategorisine de koyarlar, gelir işgal de ederler. Onlara kızmak yerine kendimize çeki düzen vermemiz daha doğru olur kanaatindeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi