"Ne Polis Devletine Dönüş, Ne Demokratik Kazanımlarda Geriye Gidiş Olacak"

"Ne Polis Devletine Dönüş, Ne Demokratik Kazanımlarda Geriye Gidiş Olacak"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti tarafından dün gece Meclis'e sunulan ve özgürlükleri sınırladığı gerekçesiyle eleştirilen 35 maddelik yeni yargı paketini savundu. Türkiye'nin tekrar polis devleti olması istikametinde asla...

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti tarafından dün gece Meclis'e sunulan ve özgürlükleri sınırladığı gerekçesiyle eleştirilen 35 maddelik yeni yargı paketini savundu. Türkiye'nin tekrar polis devleti olması istikametinde asla bir adım atılmayacağını söyleyen Kurtulmuş, "Bundan bütün kamuoyu rahat olsun, hiçbir şekilde ne polis devletine dönüş olacaktır, ne demokratik kazanımlarda Türkiye geriye gidecektir." dedi.

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde Karadeniz bölgesi milletvekilleri ile bir araya geldi. Toplantıya katılmak üzere gelen Numan Kurtulmuş da girişte gazetecilerin sorularını cevapladı. TBMM'ye sunulan yeni yargı paketi sorulan Numan Kurtulmuş, "Bugünler içerisinde bu paket tabii ki eleştirilecek ama Türkiye'nin yaşadığı bu olaylar Türkiye'nin hem demokratik kazanımlardan geri adım atmadan hem de Türkiye'de ciddi bir şekilde güvenliği tesis edecek, kuvvetlendirecek güvenlik reformuna ihtiyaç var. Bu, tabii tartışılacak olgunlaşacak ve ona göre parlamento bir kararı verecek" diye konuştu. Kendisine yeni değişiklikle polis devletine gidildiği yönündeki eleştireler hatırlatılan Kurtulmuş, "Tam tersine biz bu kadar yıldır demokrasi ve bu anlamda atılan adımlar konusunda kararlı duran bir irade tabiki Türkiye'nin tekrar polis devleti olması istikametinde asla bir adım atmayacaktır. Bu arada bir denge kurulacak, yani bir tarafta güvenlik, bir tarafta Türkiye'de gerçekten devletin bu anlamda kendisini koruyacak olan mekanizmalarının kullanılması ama bunu yaparken de asla terörle sokaktaki olaylarla ilgisi olan, olmayan vatandaşların rahatsız edilmemesi esas mesele budur. Yani teröre bulaşanları bir türlü geniş kitleye tehdit teşkil etmeyecek hale gelmesi tasarlanmıştır, planlanmıştır. Bunlar tabiki konuşularak nihayetinde parlamento kararını verecektir." dedi.

Dinlemeler için artık üç hakim değil de bir hakimin izninin yeterli olması şeklindeki değişikliğin bir geri adım olup olmadığı sorulan Kurtulmuş, "O adli anlamdaki dinlemeydi, bu önleyici dinleme, arasında fark var. Bunlar tabi tartışmayla ortaya çıkacak olan şeylerdir. Buradaki yani delil olarak mahkemelerin kullanması kabul edilecek olan adli dinleme üç hakimin, ağırlaştırılmış ağır ceza mahkemesinde vereceği bir karardı. Bu ise herhangi bir şekilde tehlikenin ortaya çıkması ihtimali üzerine önleyici dinlemedir. Burada getirilen tedbirlerin tamamı önlemeye dönük tedbirlerdir. Yoksa insanları baskı altına almak, bu olaylarla ilgisi olmayan kişileri taciz etmek, hürriyetlerini kısıtlamak anlamında atılan adımlar değildir. Bundan bütün kamuoyu rahat olsun, hiçbir şekilde ne polis devletine dönüş olacaktır, ne demokratik kazanımlarda Türkiye geriye gidecektir. Türkiye, evet şartları çok daha zorlaşmış bir ortamdayız. Kobani olayları ve diğer bölgede muhtemelen uzun süre devam edecek olan bu gelişmeler Türkiye'yi de aslında etrafındaki ateş çemberini de daha da fazla daraltmış vaziyette. Bu anlamda bu denge mutlaka kurulacak. Bu kadar demokratik adımları atan hükümet hiç kimse herhalde böyle bir şeyi tahmin etmez bu attığı adımlardan geri adım atacak değildir. Ama bir taraftan da Türkiye'nin korunması bu anlamda terörle, sokaktaki tedhiş olaylarıyla ilgisi olmayan geniş yurttaş kitlenin korunması herhalde hükümetin sorumluluğudur." ifadelerini kullandı.

Son olarak eylem yapan vatandaşlarla eylem yapmayan vatandaşların nasıl ayırt edileceği sorulan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu: "Bunlar ayırt edilecek tabiki. Bir tarafta yüzünü kapatıp maskeyle sokağa çıkan, bir tarafta da yolda rahat bir şekilde yürüyen insanlar var. Bunları ayırt etmek tabiki mümkün olur. Aslolan şey bu ortamın ortadan kaldırılmasıdır. Türkiye'nin sokaklarının böyle karışıklıklık içerisinde, herkes tepkisini ortaya koyacak, herkes hangi konuşu protesto etmek istiyorsa sokağa çıkacak, bunda en ufak bir problem yok ama sokağa çıkanların da çevreyi yakıp yıkma, insanların mallarını talan etme, yüzleri maskeli bir şekilde sokaklarda tedhiş estirme hakkı da olmaması gerekir. Dünyanın hiçbir demokratik devletinde de bu hak olmaz. Üzerinde durulan konu budur, yani demokratik hakların kullanılmasına sonuna kadar 'evet', ama demokratik hakların kullanılması maskesi altında sokakların da böyle bir tedhiş ortamına döndürülmesine de herhalde 'hayır' demek gerekiyor." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.