Nasıl Bir Eş Aradınız?
Yuvamız Evlendirme yazı serisi
Evlendirme çalışmalarımızın toplumumuzda henüz yeterince yer etmemiş olduğunu görüyor, bunu toplumumuza nasıl mal ederiz diye çırpınıyoruz. Aslında uzaktan bakınca bizim işimiz pek iç açıcı görünmüyor ama sonunda kiminle konuşsak ve kime anlatsak, bizi ve çalışmalarımızı tebrik ediyor, destekliyorlar.
CANSUYU Derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü ile Milli Gençlik Vakfı’nda beraber çalışmış, o bizim Isparta Şube Başkanlığımızı başarıyla yürütmüştü. Ankara’da bir vesile ile görüştüğümüzde; “Başkanım, toplumumuz alışkanlıklarıyla baş başa kalmayı seviyor. Müspet (olumlu) ve yeni bir çalışma yapılınca onu hemen kabul etmiyor. Ama bu sefer de biz, işlerimiz oturuncaya kadar büyük sıkıntılar çekiyoruz” şeklinde bir söz sarf etmişti.
Gerçekten doğru söylüyordu. Evlendirme bürosunu kuralı neredeyse on yıla erişmiştik. Ama insanlarımız bilhassa damat adaylarımız hala çekimser davranıyor, böylece de kurulan yuvaların sayısı belli seviyede kalıyordu.
Toplum evlenmelerde “içine girilince belli olur” yani eşler birbirlerini evlendikten sonra daha iyi tanırlar deniyordu ama bu sefer de iş işten geçmiş oluyordu. Ama bizim çalışmalarımızda adaylarımızdan aldığımız bilgiler onun hemen her yönünü ortaya koymakta, evlenmeye karar verirken bu bilgilere sahip olunarak karar vermektedirler. Aday formlarındaki bilgiler yanlış da olmamaktadır. Zira her bir aday formunu büromuza vermekte, bu formun kime gönderileceğini bilmemektedir. Onu biz uygun adaya göndererek görüşünü almaktayız.
İkincisi de az da olsa ödenen küçük bir kayıt ücreti, müracaatların doğruluğunu sağlamakta böylece daha evlenmeye karar verilmeden karşı aday hakkında birçok bilgiler bilinmektedir. Bu da verilecek kararın isabet derecesini artırmaktadır.
BAZI GELİN ADAYLARIMIZ
Bize müracaat eden bazı gelin adaylarımızın durumlarından kesitler sunmak istiyorum. Bakalım sizler durumlarını nasıl karşılayacaksınız?
Bir gün büroma başı açık bir kızımız geldi. “Ağabey, ben yüksek seviyeli bir bürokratın kızıyım. Lüks ve asri bir semtte oturuyoruz. Uluslar arası ilişkilerde yüksek lisans yapıyorum. Ama ben beş vakit namazımı kılıyorum. Benim çevremde evlenebileceğim kimse yok. Sizi duydum ve kayıt olmaya geldim” dedi.
Kaydını yaparak “resimli bilgi formunu” dosyamıza aldım. Böyle bir müracaatı alınca bütün samimiyetimle içimden bu kızımızın uygun bir beyefendi ile en kısa zamanda evlenerek yuvasını kurmasını arzu ettim. Tabiidir ki tarafların mutluluğu “küfüv” dediğimiz denkliğin sağlanmasıyla mümkün olacağı açıktır.
Yılların çok çabuk geçtiği ve yaşların durmadan ilerlediği bir ortamda bu kızımız ne yapsın? Her genç kızın özlemi olan bir mutlu yuvayı kurmaktan vaz mı geçsin yoksa gözünü yumup rast gele bir damat adayına “evet” mi desin?
ANNENİN KAYDETTİRDİĞİ ADAY
Bir anne yanında 21 yaşında kızı ile birlikte geldi. Nevzat Bey dedi. “Kızımı kaydet. Biz büyük şehirde oturuyoruz ama geniş bir çevreye sahip değiliz. Rasgele birinin kızıma talip olmasını değil belli seviyesi ve şuuru olan bir insanın damadımız olmasını istiyoruz. Sizin çevrenizin çok geniş olduğunu biliyoruz, onun için size geldik” dedi.
Ben kızın kaydını yaptım ama “Benim çevrem, evlendirme çalışmalarıma henüz yabancı gibi bakan bir çevre. Çalışmalarımı makul görenler bile orada kalıyorlar. Onun için de gelin adaylarımızı bekliyorlar” diye düşündüm.
Evlenmek bir müddet sonra ayrılmak her halde yirmi birinci asrın hastalıklarından birisi olsa gerek. Bu çalışma sahasına girdikten sonra yuvası yıkılan o kadar çok insan duydum ve gördüm ki bayağı hayret ettim.
Ne oluyor, bin bir zahmetle kurulan yuvalar niçin hemen yıkılıveriyor? Yoksa yuvalar kurulurken eşler arasını bağlayacak maddi ve manevi bağlar eksik mi bırakılıyor? Nerede, “Bir talak olursa arş titrer” şeklindeki peygamber buyruğu? “Kadının erkeğe, Allah’ın bir emaneti olduğu, erkeğin de kadını cennete girmesine vesile olacak bir insan olduğu” anlayışının uygulaması?
SOSYAL DEMOKRAT ADAYLAR
Şurası bir gerçektir ki toplumumuzda değişik fikir ve görüşlerde insanlar bulunmaktadır. Bu insanların varlığını baştan kabul etmek ve insana insan olduğu için değer vermek lazımdır. Zira bu toplumu birlikte oluşturuyoruz ve bu vatan gemisinde birlikte yaşıyoruz. Bazı insanları yok saymak ve bazı insanları başımızın üzerinde taşımak hiçbir toplumsal problemlerimizi çözemez. Atalarımız olan Osmanlı 700 yıl, yetmiş iki buçuk milleti bir arada bırakın anarşi ve terörü hiçbir kavga ve gürültüye fırsat vermeden yaşatmışdır. Burada en bariz (açık) uygulama, hiç şüphesiz müsamaha yani hoş görüdür.
Bir sosyal demokrat aday, sizin elinizle mutlu bir yuva kurabilmişse, o hem size hem taşıdığınız değerlere müteşekkir kalacak ve çevresinde sizin hakkınızda en büyük tanıtımı yapacaktır. Eğer bilirsek bu da bize yeter de artar bile.
Bir gün bu arkadaşımız baldızı ile birlikte büroma geldi ve kayıt olmak istediklerini söylediler. Kendilerine verdiğim formları doldurdular ve fotoğraflarını verdiler. Allah (c.c) “Biz insanı Ahsen-i takvim üzere (en güzel bir şekilde) yarattık” buyuruyor. Hani derler ya “Allah’ın özene bezene yarattığı insan” diye, işte onun gibi bir kız.
Kızımız bu arada; “Beyefendi. Benim fotoğrafımı ve adımı internet sitesine koymayın. Uygun damat aday gelir de sizden formuma bakmak isterse gösterirsiniz. Ancak ben o aday hakkında olumlu görüşümü bildirmeden adres ve telefonumu da vermeyin” dedi.
Ben de kendisine, “Bu tarif ettiğiniz, bizim çalışma şeklimizdir ve biz baştan beri bu şekilde çalışıyoruz” dedim.
Bizim bir an için sosyal demokrat bir aday olduğu için yanlış değerlendirebildiğimiz kızımız da aynen bizim uyguladığımız sistemi istemekteydi. Elbette akıl için yol birdi ve bizler değerlerimizi sadece sözlerimizle ifade etmiş, uygulamasını yapmamışız. Görüleceği gibi sosyal demokrat adayımız bile aynı uygulamayı istemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.