Halim Selvi

Halim Selvi

Motivasyonun Beş İlkesi (2)

Motivasyonun Beş İlkesi (2)

3- Amaç; Tutku ve azimle hayata sarılmak, yaşamın içinde ilerlemektir. Bazı amaçlar o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olmak bile zafer sayılır” der, Ahmet Haşim. Hayat zaman zaman dardır doğru ama umut ise; koskocaman, geniştir. Azim insana kaybettirmez. “Hiçbir zaman kaybetmem, ya kazandığım ya da öğrenirim ”demiştir Nelson Mandela. Süreç şöyle işlemeli; önce kendine ne yapacağını sormalısın; sonra ne yapman gerekiyorsa onu yap; seni amacına götürecektir. Hedeften haberdar olmak senin amacından uzaklaşmamanı sağlar. Maalesef azmin ipleri kaçarsa hırs olur. Konumuz ipleri elimizde azim! Hz. Mevlana “yapılması gereken” amaç yolundaki azmi örnekle açıklar: “Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerek. Duran değil düşünen ve giden insandan bahsediyoruz. Konfüçyüs’ün sözü bu konuya ışık olur. ‘Durmadan devam ettiğiniz sürece, ne kadar yavaş gittiğinizin bir önemi yoktur.’ Edebiyatçı Tevfik Fikret’e kulak verelim: “Uğraş. Didin. Düşün. Ara. Bul. Koş. Atla. Bağır. Durmak zamanı geçti çalışmak zamanıdır.” Unutma bundan sonraki her yıl yaptıkların için değil, yapamadıkların için üzüleceksin. Bir yere varabilmenin yolu ilk adımdan geçer. Bu ilk adım da olduğunuz /durduğunuz yerde kalmamaya karar vermektir. Başlangıçta tökezlemeden düşmeden yürüyebilen çocuk var mı? Hata yapmadan amaçlarına ulaşan kimse yoktur! Doğru yolda giden kaplumbağa, yanlış yoldan giden tavşanı geçer. Sen yeter ki niyetini doğru tut. Ne demişler sonunda güleceğin zorluk, sonunda ağlayacağın rahatlıktan daha iyidir. Yine unutma ki; Günü kurtarmayı hayal edenler, geleceği inşa edemezler. Hayatta bazen bir amaç belirleyip o amacın peşinden gideriz. Bu amacın peşinden giderken kaybolabiliriz, yoldan çıkabiliriz. Varacağımız yere sadece bir yoldan gidilmiyor. Başka yollardan da giderek amaca ulaşabiliriz. Alice harikalar diyarında masalında şöyle bir söz dikkatimi çekti: “Alice: Hangi yoldan gideyim? Tavşan: Nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok!” Nereye gittiğini bilmeyen insan başkalarına göre, rüzgârın esiş yönüne göre istikamet alan insandır. Bu da başkalarının seni nasıl gördüğüyle ilgilenme rahatsızlığına yol açar. Kendini olduğundan farklı görme ve gösterme çabası hayat enerjin olur; seni sömürür, bitirir. Amaçsız özentilerle giden birisi… olduğun gibi görün3 İnsanlar nasıl bir kişiliğe sahipse o şekilde gözükmelidir veya nasıl gözüküyorlarsa ona yakışır olmalıdırlar. Aksi takdirde iyi insanlar ise kıymetleri bilinmez, kötü kimseler ise haddinden fazla kıymet kazanırlar ve zarara uğratırlar.

Gemileri yakmak” deyimi azim konusuna örnek olabilir. Tarık Bin Ziyad’ın fethetme Azmi gemileri yaktırması ya ölüm ya fetih düşüncesi hepsi bir amaç uğrunadır. Bu konu ile ilgili tarihteki anlatılarda ne kadar abartı varsa da maksada yoğunlaşmak lazım. Tarık Bin Ziyad Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alındı ancak o, kabiliyetiyle kendisini gösterip içlerinden sıyrılmayı başardı. Müslüman olmasıyla azat edildi, şanlı bir komutan oldu. Yendi, yenildi; kimi zaman cesaretiyle bütün engelleri aştı kimi zaman tereddüt edip vazgeçmenin sınırından geçti. Ta ki rüyasında Allah Resulü'nü (sallallahu aleyhi vesellem) görüp askerleriyle birlikte bir an bile dönüşü düşünmemek adına tüm gemileri yakana kadar! İşte İslam'ı yaymak amacıyla çabalayan cesur komutan gemileri yaktırdı. Düşmanın gücü karşısında korkup askerlerinin korkup da vazgeçmemesi için karaya çıkar çıkmaz tüm gemileri yaktıran Tarık Bin Ziyad bu hamlesiyle savaşın seyrini değiştirdi. Tarık Bin Ziyad'ın az sayıdaki askeriyle savaşmaya başlayan İspanya kralının askerleri büyük bir hezimete uğradılar. Yaptığı tarihi konuşmayla4 askerlerine verdiği motivasyon, onun yüzlerce yıl Müslümanların hakimiyetinde kalacak Endülüs'ü fethetmesini sağladı. Bu fetih İslam’ın Avrupa’da yayılmasında önemli bir rol oynadı.

 

4-Özgüven: Motivasyonda kendine güvenli olmak kendiyle barışık olmak, kısaca “kendisi olmak” önemli bir diğer unsurdur. Eflatun/Platon ‘İnsanın kendi kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür’ der. Kendini gerçekleştirmesi demek; güveni tam, ne/neyi yaptığını bilen ve nasıl yapacağından emin demektir. Özgüven, kişinin kendine olan güveni, kendine ve inancına duyduğu saygısıdır. İnsan kendisine inanır ve inancına güvenirse hayatında güzel şeyler olmaya başlar. Şöyle bir söz var ki; ‘Ya ümitsizsiniz; ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz; ya da çare sizsiniz. Büyük işlere girişmek isteyen insanoğlu için ilk şart kendine güven olmalıdır. Mevlana derki; “Kendini okyanusta bir damla sanma. Bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun.” Kendi hikâyeni kendin yaz, başkasının senin hikâyeni yazmasına izin verme! Dostoyevski derki; ‘Kendi yolunda yanlış gitmek başkasının yolunda doğru gitmekten iyidir.’ Ancak sen niye yanlış gideceksin ki: Doğru belli, yol belli. Unutma! Sen eşsiz birisi doğdun, asla bir kopya olarak ölme anlayışıdır özgüven.

Bu konuya da bir yabancı isimden örnek verelim. Picasso, küçük bir çocukken Annesi , ‘eğer oğlum bir asker olacaksan; general ol, şayet bir rahip olacaksan; papalığa Yüksel demiş. O ise ‘ama ben ressam oldum, Picasso kaldım’ demiştir.

5- Kendini gerçekleştirme. Buna “iz bırakma” da diyebiliriz insanın sağlıklı hayalleri sonucu ‘kendisiyle yarışması’, başkalarına özense de yine kendisi olma isteğidir. İnsanoğlunun taklitle var olma arasındaki bir savaştır, Kendini gerçekleştirme. İşte bu var olma savaşı özgürlüktür. Bu özgürlük taklidi yok eden bir “özgünlük”tür. İnanmaya Sevmeye güvenmeye kendinden başla. ‘En geveze kuş ümittir; kalbimizde hiç susmaz’ der, Cenap Şahabettin. Dale Carnegie derki; “Dünyadaki en önemli şeylerin çoğu, hiç umut gözükmediği halde denemeye devam eden insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu konuya rol model, Mimar Sinan'ın tüm başarıları kendisi olmaktan kendisi ile yarışmaktan ve daha da önemlisi “kendisini gerçekleştirmesinden” geçmektedir.

Profesyonel mimarlık yaşamına 50 yaşından sonra başlayan Mimar Sinan, öncesinde at üstünde kılıç sallayan bir asker ve devşirme bir yeniçeri olduğunu, çoğu kimse bilmez.

Mimarlık da çıraklık eserim dediği Şehzade Camii, ne kadar mütevazı bir insan olduğunu ortaya çıkarıyor. Yapıtları ile günümüzde ve geçmişte, dünya tarihine adını yazdırmıştır.
Başyapıtı, ustalık eserim! Dediği, Selimiye Camisidir.

Sinan, tanınmadan daha önce bir yeniçeriydi. 1526 Mohaç Meydan Muharebesinde, gösterdiği üstün başarılar ile dikkat çekti. Acemi oğlan başı oldu. Kanuni Sultan Süleyman’ın, İran seferi sırasında, Van gölünde, karşı sahile gitmek için, Mimar Sinan, 2 hafta da 3 adet kadırga yapıp donatarak, büyük itibar kazandı.

Savaştan döndükten sonra Haseki rütbesi verildi. Bundan sonra 2 farklı sefere daha katıldı.
Kara bordan seferinde ordunun karşıya geçmesi için bir köprü gerekmiş, baş mimara göre çok zaman alacak olan köprüyü, kısa bir sürede Mimar Sinan inşa ettirmiştir.

Bundan sonrasında Kanuni’nin vazgeçilmezlerine girmiştir. Baş mimarlık teklif edilmiştir günümüzde bile göz dolduran, eserleri yapmıştır.5

 

Şu şiire bir kulak verelim;

Eğer zirvede çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol, ama ol.
Derenin yanındaki en güzel çalı sen ol,
Ağaç olamazsan küçücük bir çalı ol.
6

 

 

------------------------------

1 -

Arsızlığa cesaret, zinaya aşk dediler.
Bir neslin ahlakını, işte böyle yediler... Necip Fazıl Kısakürek

2 - 1972'de Almanya'ya giden şair Kısakürek, 1973'te oğlu Mehmed ile Büyük Doğu Yayınevi'ni kurdu. Yayınevi bünyesinde "Esselam" isimli manzum eserinden başlayarak daha evvel çeşitli yayınevlerince basılmış eserlerinin düzenli yayınına başlandı.

Mehmed Kısakürek o günleri bir söyleşisinde şöyle anlattı:

"Büyük Doğu Yayınları 1973 senesinde kuruldu. Daha doğrusu kurduruldu. Bana kurduruldu. Vefatından 10 yıl önce bendenizin adına... Bu nokta benim için önemli... Yani bana veraseten intikal etmiş değil...

73 baharıydı; "düş önüme!" dedi. Gittik, Sultanahmet taraflarında küçük bir oda tuttuk. Dikdörtgen şeklinde ince uzun formika bir masayla iki âdi sandalye satın aldık. Bir de çay ihtiyacımız için küçük bir ispirto ocağı...
Masanın bir ucuna oturdu. Karşısına da ben...
"- Haydi bakalım, başla yazmaya!"

3

Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol. Mevlana Celaleddin Rumi

 

4 - Tarihi konuşma Tarık Bin Ziyad'ın efsaneleşen tarihi konuşmasının bir bölümü şu şekildedir: "Ey kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp bu toprakları almadan başka çaremiz yoktur. Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamaz isek, kendimizi telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için muhakkak düşmanı yere sermemiz lazımdır. Biliyorum ölümden korkmazsınız! Fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil İslâm'ı yaymaktır. Ey askerlerim! Benim durumum da sizinkinden farklı değildir. Bildirdiğim tehlikeler, aynen benim için de geçerlidir. Kendimi tehlikeden bertaraf edip, sizleri ölüm ile karşı karşıya getirmiş değilim. Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım.

"İşte gemilerle birlikte geri dönüş umutlarınızı da yaktım! Rüyamda… Rüyamda Allah Resulünü gördüm! Korkmadan devam etmemizi emrediyordu! Ona itimattan daha büyük onur olur mu? Bu ülke bize verildi, anlayın bunu ve belki de çok daha öteleri. Bu yolun sonu Cennet-i Âlâ'dır. Saflarınızı sıkı tutun ve benden ayrılmayın!" Halifemiz, sizin yiğitliğinizi, kahramanlığınızı bildiği için, bu işle vazifelendirdi. Yapacağınız kahramanlık asırlarca anılacak bütün müslümanlardan hayır dua alacaksınız. Savaşta sizin önünüzde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim, eğer hedefe varamadan şehid düşer isem, hemen içinizden birini komutan tayin edin, sakın savaştan dönmeyin." (alıntı-www.gzt.com/jurnalist)

 

5

Mimar Sinan’ın kariyerin de ki padişahlar; Kanuni Sultan Süleyman, II.Selim, III. Murat.

6

Eğer zirvede çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol, ama ol.
Derenin yanındaki en güzel çalı sen ol,
Ağaç olamazsan küçücük bir çalı ol.

Çalı olamazsan bir parça çimen ol,
Süsle, şenlendir bir yol kenarını.
Balina olamazsan küçücük bir balık ol,
Ama göldeki balıkların en kıvrak olanı.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfalar da olacak,
Hepimiz için yapacak bir şeyler var dünyada.
Büyük işler de var küçük işler de,
Yapmamız gereken şey yanı başımızda.

Anayol olamazsan ol bir patika,
Güneş olamazsan ol bir yıldız,
İster büyük ol ister küçük,
Her zaman en iyi ol yalnız. Douglas Malloch

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halim Selvi Arşivi