Mhp'li Bal: Hukuken Gücü Denetlenemeyen Bir Hükümetin Adı Diktadır

Mhp'li Bal: Hukuken Gücü Denetlenemeyen Bir Hükümetin Adı Diktadır

MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, hukuk devletinde hükümetin iş ve işlemlerini Anayasa'ya ve hukuka göre denetleyecek olan yargı olduğunu belirtti. Bal, "Yargının kalbi de HSYK'dır ve HSYK eğer hükûmetin kontrolünde yani hükümetin kazandığı...

MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, hukuk devletinde hükümetin iş ve işlemlerini Anayasa'ya ve hukuka göre denetleyecek olan yargı olduğunu belirtti. Bal, "Yargının kalbi de HSYK'dır ve HSYK eğer hükûmetin kontrolünde yani hükümetin kazandığı bir liste hâline dönüşürse buradan çıkan sonuç şudur: Hükümet hukuka göre, yargı gücü hukuka göre denge ve denetim aracı olmadan iş ve işlem yapacaktır. Yani bunun teknik anlamı kontrolsüz bir hükümet. Hukuken gücü denetlenemeyen bir hükümetin adı diktadır." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nun 3. birleşimi saat 15.00'te yoklama ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Şükran Güldal Mumcu yönetiyor. Yargı bağımsızlığı hakkında konuşan MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'yla ilgili seçimleri değerlendirdi.

HSYK'nın yeni üyelerine başarılar dileyen Bal, HSYK'nın yargının kalbi olduğuna dikkat çekti. "HSYK yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve hâkim teminatını koruyacak olan anayasal bir organdır." diyen Bal, "Böyle olmakla birlikte, son yapılan HSYK seçimlerinde bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak kamuoyunun ve yüce Meclis'in dikkatini çekme ihtiyacını hissettiğimiz olumsuz gelişmeler ortaya çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi, HSYK'ya seçilecek olan veya olanlar, ehliyetleri, liyakatleri, kabiliyetleri, kıdemleri ve meslekteki başarıları ile ölçülmesi, değerlendirilmesi ve buna göre oy verilmesi gerekirken listeler savaşına dönüşmüştür. Bu listeler savaşında hükümet listesiyle cemaat listesinin çatıştığı algısı kamuoyuna ve yargıya yansımıştır. Bu, yargı için en kötü durumlardan bir tanesidir. Çünkü hukuk devletinde hükümetin iş ve işlemlerini Anayasa'ya ve hukuka göre denetleyecek olan yargıdır, yargının kalbi de HSYK'dır ve HSYK eğer hükümetin kontrolünde yani hükümetin kazandığı bir liste hâline dönüşürse buradan çıkan sonuç şudur: Hükümet hukuka göre, yargı gücü hukuka göre denge ve denetim aracı olmadan iş ve işlem yapacaktır. Yani, bunun teknik anlamı kontrolsüz bir hükümet. Hukuken gücü denetlenemeyen bir hükümetin adı diktadır." diye konuştu.

"İSTİKLAL MÜCADELESİ DEĞİL, YOLSUZLUK OPERASYONLARI NETİCESİ KAPIYA SIKIŞMIŞ KUYRUKTAN KURTULMA MÜCADELESİYDİ"

Adayların ehliyeti, liyakati, kabiliyeti, kıdemi dikkate alınması gerekirken, bu seçimlerde, adayların etnik kökenleri, mezhepleri, inançları, cemaat mensubu olup olmadıkları, siyasi eğilimleri ve ideolojik inançları açısından propagandaya konu edildiğini vurgulayan Bal, şöyle devam etti: "Bu, birincisi kadar vahim bir gelişmedir ve en kötü durumlardan bir tanesidir. Çünkü, peygamber postunda oturan hâkim, etnik kökenine, siyasi fikrine, inancına, mezhebine, cemaatine, siyasi eğilimine bakılmaksızın herkesin haklı olduğu oranda hakkını koruyan ve güce karşı ona güvenli bir liman olarak sığınabileceği yerdir. Dolayısıyla bu propaganda düzeninde ortaya çıkan durum vahim bir gelişmeye işaret etmektedir. O gelişmede, toplumu bu değerler üzerinden inançlarına göre, mezheplerine göre, etnik yapılarına göre ayrıştırma fitnesi HSYK'nın içerisine sokulmuş olması ihtimali bulunmaktadır. Üçüncü durum ise, en kötü olarak, iktidar kanadından yetkili kişilerin ifadesine göre, bu bir istiklal mücadelesiydi. Neye karşı istiklal mücadelesi? 2010 Anayasa değişikliğinde beraber yürüdükleri yolda yol arkadaşlarının 17, 25 Aralık yolsuzluk operasyonunda ortaya çıkarmış olduğu delilleri kapatmanın mücadelesi olarak bir istiklal mücadelesiydi. Buradaki yanlışlık şuydu: Bu bir istiklal mücadelesi değil, elde edilmiş yolsuzluk operasyonları neticesinde kapıya sıkışmış kuyruktan kurtulma mücadelesiydi. Bu seçimler böyle negatif görüntüler ortaya koymakta, ciddi bir tereddüt yaratmakta ise de buradan bir fırsatı bizim toplum olarak demokrasi adına çıkarma imkânımız vardır. Seçilen arkadaşlar, seçilen HSYK üyeleri gerçekten bağımsız, gerçekten tarafsız olan bir yargıya ulaşabilmek için, damdan düşen kişiler olarak bu özelliklere riayet ederlerse belki siyasi rejimimizin gelecekte fay hattı olarak kırılma noktalarının önüne geçmiş olabilirler."

"RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇER"

Cumhurbaşkanın HSYK'ya 4 tane üye seçeceğini hatırlatan Bal, "Seçeceği üyelerle ilgili kriterleri Milliyetçi Hareket Partisi dikkatle takip edecektir. Sayın Cumhurbaşkanı da 'istiklal mücadelesi' kavramı içerisinde oraya silahşor insanları gönderirse, oraya cengâver insanları göndermeye kalkar, yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve hâkim teminatını kendi kontrolü altına almak isterse bu hem kendisi için en kötü durumun ortaya çıkması demektir hem Türkiye için en kötü durumun ortaya çıkması demektir. Rüzgâr eken fırtına biçer. 2010'da rüzgâr ektiniz fırtına biçtiniz. Bundan sonraki fırtınanın ne olacağını sizler belki bizler kadar değerlendirebilecek durumdasınız." şeklinde konuştu. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.