MGV’nin çalışma prensipleri
Hatıralar canlanıyor yazı serisi (10)
Milli Gençlik Vakfı’nda çalışmalar, ihtiyari (isterse çalışır, istemezse çalışmaz) değil mecburi (zorunlu) bir mahiyet arz etmektedir.
Bir MGV müntesibi (üyesi) bunu bilmek durumundadır. Eğer bilmiyor da sadece faaliyetlerimize imrenerek yanımıza gelmişse bu özeliğimize ona öğretmek eğitim başkanlığımızın görevleri arasında bulunmaktadır.
Milli Gençlik mensubu, genel başkandan en küçük bir birimdeki bir üyesine kadar herkes bir birine güven duygusu içerisinde çalışırlar.
Her ne kadar “Meyhanenin münafığı olmaz. Münafık camidedir” esasını biliyor ve işlerimizde gerekli tedbirleri almaya çalışıyorsak da zaman zaman bizim iyi niyetimizi istismar eden insanlarla da karşılaşmıyor değiliz.
Ama bir çınar ağacı, gövdesinde yürüyen karıncalara, yapraklarında gezinen kurtlara rağmen çınar ağacıdır ve bu mevzi olaylar, çınar ağacına azametinden bir şey kaybettirmez.
Milli Gençlik Vakfı, milletimizin kendisine gösterdiği teveccüh ve açtığı kucak sayesinde ülkemizin 2 ili hariç 78 ilinde şubelerini kurmuş, binalarını tutmuştur. Her şubemiz bulunduğu ilin bütün il sınırları içerisinde çalışmakla yetkilidir. Şubelerimiz bu yetkilerine istinaden bulundukları illerin ilçelerinde temsilcilik adında ki birimlerimizi açmışlardır. Bunların sayısını 900 temsilcilik olarak ifade etmekteyiz.
Teşkilatlanma çalışmalarımız burada da kalmamış ilçelerin mahalle ve büyük köylerinde tuttuğumuz (genellikle kirasız kullanma hakkı) binalarımızda bürolarımızı açmışlardır. Bunların sayısı da yine 900 büro şeklindedir.
Bu çalışmalar, benim vakıftan 17 yıl sonra ayrıldığım günkü sayı olup 1878 şubeye eriştiğimizin ifadesidir. Benden sonra devam eden çalışmamalarla bu sayı daha da artmıştır.
Aslında teşkilatlanmamız bununla da kalamamış “evlatlarının milli ve manevi değerlere göre yetiştirilmesini isteyen milletimiz”, kendi bulunduğu yerleşim merkezinde de vakfın bir şubesini açabilmek için bizlere tahmin edemeyeceğiniz baskılarda bulunmuştur.
Bir kelimeyle özetlememiz gerekirse, “Milli Gençlik Vakfı, maddesi ve manasıyla dünyanın en büyük gençlik kuruşudur”
GENÇLİK İÇİNDE ÇALIŞMALARIMIZ
Vakfımız, adından da anlaşılacağı gibi bütün gençliğe kucak açması ve onunla bütünleşmesi, vakfın gayelerini tahakkuk ettirmesinden başka bir şey değildir.
Biz bütün geçlerimizi solcusuyla, sağcısıyla bu milletin bir evladı olarak kabul etmekte ve onların yanlış kulvarlarda at koşturduklarını kendilerine anlatarak onları ikna etmekte ve onlarında milli gençlik amaçlarında çalışmalarımızda bütünleşmelerini sağlamaktaydık.
Ben sağcıyım. Devletimi korumaya mecburum. Ekonomik liberal sistem de bu kabullerim arasındadır, diyen gençlere; “Bir sistem sadece ekonomisiyle ifade edilemez. Onun ahlaki boyutları, hukuki boyutları, ilmi boyutları ve ekonomik boyutlarını birlikte müzakere etmek lazımdır” diyerek önüne geniş bir ufak açıyorduk.
Ben solcuyum. Ülkemde ki insanların sömürülmesine karşıyım diyen gencimize de yine “Elbette sömürüye de ahlaksızlığa da karşı olunması gerektiğini…” onlara anlatıyor ve “Önce ahlak ve maneviyat” olmazsa sömürünün önlenemeyeceğini ifade ederek onların da milli gençlik arasına katılmalarını sağlıyorduk.
Ve kesinlikle bizim gibi düşünmeyenleri düşman ilan etmiyor, onlara karşı kavgadır, sopadır, silahtır gibi araçlara ve iptidai yollara başvurmuyor, ikna metodumuzdan asla vazgeçmiyorduk. İşte Milli Gençlik Vakfımızın gençlik kesiminde büyük taraftar bulmasının sebebi de bu olmuştur.
Genel merkez, il ve ilçe yönetim kurulları kendi ilinde bulunan okullara göre başkanlıklar bulundurmaları gerekmekteydi. Üniversite ve yüksek okul bulunan il ve ilçelerde yönetimde “Üniversite Gençlik Başkanlığımız” bulunur ve gençlere dönük çalışmalarımızı planlar ve takip ederdi. Ortaokul veya lisesi bulunan il ve ilçelerde “Orta Öğrenim Gençlik Başkanlıklarımız” bulunurdu. Bu gençlerle ilgili çalışmalarımızı yürütürdü. Böylece bu çalışmalarımız bütün ülkemizde aynı paralelde devam ederdi.
Sözün burasında bir not aktarmaya kendimi mecbur hissediyorum.
Bizim gençliğe yönelmemizde ve çalışmalarımızda, okullar arasında her hangi ayırımı kesinlikle yapmaz, “İmam hatip okulları, bizim arka bahçemizdir” diye bir sözü kullanmak aklımızdan bile geçmez. Çünkü bütün gençleri biz, bir kardeşimiz olarak kabul ederdik. Bizim söylemediğimiz bir sözü, değerli büyüğüz ve devlet adamımız, Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın söylemiş olması mümkün müdür?
Bu söz, ilk defa Mesut Yılmaz tarafından bir meclis konuşmasında kullanılmış, “Çamur at. Tutmazsa izi kalır” kaidesince “Erbakan, İmam Hatip okulları bizim arka bahçemizdir, dedi” diyerek Hocamıza iftira etmiştir. Milletimiz ve onun değerleri aleyhine yayın yapmayı kendilerine görev kabul etmiş olan medya (gazeteler ve televizyonlar) bu sözü sanki Erbakan söylemiş gibi aktararak ve Mesut Yılmaz’ı da yalanlarına şahit göstererek halkımızı aldatma yoluna gitmişlerdir.
Bizzat şahit oldum ki bu yanlışlık kaç sefer düzeltildiği halde, tekzip (yalanlama) tüm medyanın yayınlamaması nedeniyle dar bir çerçevede kalmış ve bazı kesimler işin doğrusunu bildikleri halde, ithamlarını sürdürmeye devam etmişlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.