Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Makinistin vakuru, uğurlamalar, okuma sevgisi

Makinistin vakuru, uğurlamalar, okuma sevgisi

Rahatsızlığım dolayısıyla iki hafta yazamadım. İnşallah bundan sonra yaşamımdan incilere devam edeceğim.

***

Konya’da akranlarımla oynamaktayız. Rahatsızlık vermemek için mahallenin o bir ucundaki sadece kerpiç duvar ve kamış çelenkli duvarlarla çevrili kimsenin geçmediği toz içindeki Dolambaç da oynuyoruz. Üç kardeş akranımız şık elbiseleri ile toza girmiyorlar. Sebebini anlatacağım.

***

Akşama doğru mahalle başından babalar sökün etmeye yakın orada dururuz.

Babaların hepsi ayrılık yapmadan hepimizi kucaklar şeker dağıtırlar.

Üçkardeş ise aramızda yoktur. Onların babası Belediye makinisti Hüseyin Bey lacivert elbise beyaz gömlek içinde elinde evrak çantası olduğu halde vakur bir yürüyüşle kendi başına gelir evine gider.

Çocuklarının sokakta olmasını sevmez. Görürse kızarmış. Keza elbiselerinde de leke olmayacakmış.

Düşünelim bu gün bir operatör de böyle giyim ve vakur bulabilir çocuklarını güzel elbise ile oynatma imkânı bulunur mu?

***

Eylül 15’inde muallimler okullarını açmak için köylere giderler. Evvelce de söylediğim gibi. Hadim Oteli önünden eziyetli beklemeler sonucu Kaplanlı Kavşağı’na taka otobüsle sonra da hayvanlarla köylerine giderler.

Keza Mayıs haftası da hayvanla Kaplanlı Kavşağı’na gelip taka otobüsle Konya’ya gitmiş olurlar.

Bu oluşum her yıl aynen olur. Ta ki başka yere tayin oluncaya kadar.

***

Bu arada unutmayalım. Mayıs ayındaki gidişlerde her yıl Gaziler Köyü sakinleri kadın erkek olarak.

Muallimlerini çok seviyorlardı ki köyden aşağıdaki yarım saatlik Göksu Deresi’ne kadar teşyi yani uğurlarlardı.

***

1936’da ki altı yaşımda okumayı iyiden öğrenmiştim. Babam bile bu ara Arzu ile Kanber kitabını çerçiden almış bu kitapta âşıkların hayatını ilk defa öğrenmiştim.

İkinci sınıfın arasında otururdum.

Yedi yaşıma gelince babam okula resmen kaydetti ve birinci değil ikinci sınıf talebelerinin arasına oturttu.

***

Kitap okuma şevkim çoktu. Bu hususta şöyle bir oluşum oldu.

Köye gelen çerçide âşıklara ve Hazreti Ali maceralarına ait kitaplar vardı.

Sergiye bakışım dalgınlık yapmış ki çerçinin dikkatini çekmiş.

“Bak oğlum bu kitapları alamazsın herhalde. Akşam gel sana birkaç kitap vereyim sabahleyin temizce getir” deyince akşamı zor etmiş kitapları eve götürmüştüm.

Babam kitapları görünce bana kızıp “bunları alamam ben oğlum” deyip çerçiye götürdü beni.

Çerçiye “kardeşim babası alır diye vermişsin ama bütçem müsait değil. Geri al deyince…

“Hocam ben onları satış için vermedim. Çocukta kitap sevgisi var ona iyilik için bir akşamlığına verdim. Mani olama” deyiverdi

Resimde de göreceğiniz gibi elimden kitap düşürmüyordum.

***

 Allah’ın izni ile gelecek hafta buluşmak üzere…

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

elimden-kitap-düşmüyor.-babam-ile.jpg                          Kitap sevgisi elden kitap bıraktırmıyor.  Babam ile

 

hadim-ve-havalisi-öğretmenleri-sağ-baştaki-babam.jpg

Hadim ve havalisi muallimleri. Sağ ayakta olan babam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi