Mağdureler Ne Yapsın
Güncel olaylar yazı serisi
Sizde bir tesir yapar mı bilmem? Ama bazı haberler bende büyük tesir yapmakta ve gece sabahlara kadar uykularımı kaçırmaktayım. Geçtiğimiz günlerde böyle bir haberin pençesi altında yatağımda bir sağa döndüm, bir sola. Bir türlü uyuyamadım. Haber şu…
Kadına şiddetin önlenmesi için toplumun her kesiminden fikirler, yorumlar ve eylemler yapılırken henüz kadın dahi olamamış bir yavrumuz, kızımız ki yaşı 13… 26 kadar erkeğin tecavüzüne uğramış.
Aslında bunlara erkek bile demek istemiyorum. Çünkü erkekliğinde kendine has kuralları vardır. Mesela erkek denen insanın, mert yapılı olması şarttır. Düşkünlere ve muhtaçlara yardım edebilmek için her türlü fedakarlığı yapar. Bir zayıf ve korunmaya muhtaç insan gördü mü, ne eder eder, onu tehlikelerden korur.
Bunlara hayvan bile diyemeyeceğim. Eğer her hangi bir hayvanın adını bunlar için kullanırsam, o zaman bu hayvana hakaret olurum diye korkarım. Ama bunlara bir ad vermek gerekirse Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın verdiği isimle isimlendireceğim.
“bel hum adâl yani havyandan aşağı” yaratıklar…
Bu 26 belhum adâl, henüz rüştüne bile erişmemiş kızımıza tecavüz etmişler.
Aman, Ya rabbi… Aklım duracak!
Hepimizin kızı, kız kardeşi var. Bu elim olayın bizin bu yakınlarınızın başına geldiğini bir an düşünürsek, halimiz ne olur?
Ama bu kızcağız da bizim bir kızımız. Bu milletin masum çocuklarından biri…
SOSYOLOJİK VE PSİKOLOJİK YIKIM
Olayın mağduru aile; “Bize yapılan bu zulme karşı hakkımızı arayacağız” demişler ve mahkemeye müracaat etmişler.
Ne yapsınlardı yani… Ellerine silahı alıp, bu canavarları birer birer vursunlar mıydı?
Mahkemenin verdiği karara geçmeden önce bu kızcağızın sosyolojik ve psikolojik yönüne biraz temas etmek istiyorum.
Bu kızımızın ve dolayısı ile ailesinin artık hayatları kararmıştır.
Artık bunlar toplum tarafından tamamen dışlanırlar. Kimse bir şey söylemese bile, bunlar kimsenin yüzüne bakamazlar, sanki bu suçu kendiler işlemişler gibi... Bu kızımız artık mutlu bir yuva da kuramayacaktır. Hiçbir zaman kendisini anlayan ve himayesine sığınabileceği bir eşi de olmayacaktır. Her genç kızın hayali olan bir evin hanımı, çocuklarının annesi olması artık mümkün değildir.
Bu olayla bir hayat karatılmış, bir aile toplumun dışına itilmiş, bir yavrumuz ölmeden önce öldürülmüştür. Güya 21. asra girdiğimiz medeni bir toplum önünde…
Henüz cinsiyet kavramından bile habersiz olan bu yavrumuza, 26 canavarın tecavüzü ile bu çocuğun bütün psikolojik dengesi bozulmuştur. Öyle ya… Nedir bu başına gelenler?
Psikolojik ruh bozukluğu belki de bütün bir ömür devam edecek ve ne zaman karşısına bir erkek çıksa, bütün hıncıyla yüz geri dönüp kaçacaktır.
MAHKEMENİN KARARI
Ülkemizde mahkemelerin ne kadar hızlı çalıştığını (!) biliyorsunuz. Olaydan yıllar sonra mahkeme bir karar veriyor. Kararında özetle;
“Mağdure, kendi rızası ile bu olayı kabul etmiştir (!) Olay tecavüz olarak değil zina olarak ele alınmalıdır. Yasalarımızda da ise zinayı cezalandıran bir madde yoktur (!)
Hani, AKP iktidarı AB (Avrupa Birliği) uyum yasaları çıkartmış ve burada zina suçunu ve idam cezasını yasalarımızdan kaldırmıştı ya… İşte ondan dolayı, artık hâkimler zina suçuna ceza verememektedirler.
Mağdurenin ailesi işin peşini bırakmamış ve mahkemenin bu kararını “Bozulması talebiyle” Yargıtay da temyiz etmiş.
Yargıtay ise kararını kararını açıkladı. Ve mahkemenin kararını reddetmek yerine bu kararı onayladı. Üst kurula “tashihi karara” gitmenin gününü de geçiren aile artık ne yapacaktır? Bilen varsa açıklasın lütfen.
Bu kızımız, velev ki kendi rızası bile olsa, henüz rüşt yaşına bile basmamış olması, bu tecavüz de kendi rızasını bulunduğunu gösterir mi?
Sonra bir fahişe bile bir, bilemediniz iki erkekle bir araya gelmeye rıza gösterir. 26 erkekle birlikteliğe rıza gösterebilecek bir tane bu yolun yolcusu fahişe gösterebilir misiniz?
Madem kendi rızası bu işi kabul etti. O halde niçin bu mütecavizleri mahkemeye vermişlerdir? Mahkemenin kararını bozdurmak için niçin Yargıtay’a başvurdular?
Bu ve benzeri sorular cevapsız kaldığı sürece, kamu vicdanında mahkemenin bu kararını kabul etmediğinin açık işaretidir.
NEREDE KADIN DERNEKLERİ
Kadın hakları, kadın hakları… diye tempo tutan kadın dernekleri, nerededir? Kendi hem cinslerinden birine, hem de henüz çocuk yaşta yapılan bu tecavüze karşı neredesiniz? Niçin sesiniz çıkmaz?
TBMM’ne giren bunca kadın milletvekilleri niçin konuyu meclisin gündemine taşınmazlar?
Erkek milletvekilleri… Siz bu tecavüzü yapan 26 insan erkek olarak kabul ediyor musunuz ki sizin de sesiniz soluğunuz çıkmamaktadır?
Hayır, beyler hayır… Bu haksızlığa ses çıkarmadığınız müddetçe, benzeri zulümler devam edecek, bu gün o küçük kıza yapılan yarın bir başkamızın evladına da yapılacaktır.
Bu böyle gidemez… Bu millet er geç hukuk normlarımızı değiştirecek ve belki de böyle bir cürüme cesaret edenlere idam cezası verilmesini şart koşacaktır. Hem de onların “ibret-i âlem” için ipte sallandığını bütün cihana gösterecektir.
“Adalet, mülkün temeli…” ise ya adalet teessüs edilecek veya üzerinden nemalandığınız bu mülk elinizden gidecektir.
Bir daha başka mağdureler olmasın... Başka kızlarımızın hayatları kararmasın… Başka aileler perişan olması…
Sizde bir tesir yapar mı bilmem? Ama bazı haberler bende büyük tesir yapmakta ve gece sabahlara kadar uykularımı kaçırmaktayım. Geçtiğimiz günlerde böyle bir haberin pençesi altında yatağımda bir sağa döndüm, bir sola. Bir türlü uyuyamadım. Haber şu…
Kadına şiddetin önlenmesi için toplumun her kesiminden fikirler, yorumlar ve eylemler yapılırken henüz kadın dahi olamamış bir yavrumuz, kızımız ki yaşı 13… 26 kadar erkeğin tecavüzüne uğramış.
Aslında bunlara erkek bile demek istemiyorum. Çünkü erkekliğinde kendine has kuralları vardır. Mesela erkek denen insanın, mert yapılı olması şarttır. Düşkünlere ve muhtaçlara yardım edebilmek için her türlü fedakarlığı yapar. Bir zayıf ve korunmaya muhtaç insan gördü mü, ne eder eder, onu tehlikelerden korur.
Bunlara hayvan bile diyemeyeceğim. Eğer her hangi bir hayvanın adını bunlar için kullanırsam, o zaman bu hayvana hakaret olurum diye korkarım. Ama bunlara bir ad vermek gerekirse Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın verdiği isimle isimlendireceğim.
“bel hum adâl yani havyandan aşağı” yaratıklar…
Bu 26 belhum adâl, henüz rüştüne bile erişmemiş kızımıza tecavüz etmişler.
Aman, Ya rabbi… Aklım duracak!
Hepimizin kızı, kız kardeşi var. Bu elim olayın bizin bu yakınlarınızın başına geldiğini bir an düşünürsek, halimiz ne olur?
Ama bu kızcağız da bizim bir kızımız. Bu milletin masum çocuklarından biri…
SOSYOLOJİK VE PSİKOLOJİK YIKIM
Olayın mağduru aile; “Bize yapılan bu zulme karşı hakkımızı arayacağız” demişler ve mahkemeye müracaat etmişler.
Ne yapsınlardı yani… Ellerine silahı alıp, bu canavarları birer birer vursunlar mıydı?
Mahkemenin verdiği karara geçmeden önce bu kızcağızın sosyolojik ve psikolojik yönüne biraz temas etmek istiyorum.
Bu kızımızın ve dolayısı ile ailesinin artık hayatları kararmıştır.
Artık bunlar toplum tarafından tamamen dışlanırlar. Kimse bir şey söylemese bile, bunlar kimsenin yüzüne bakamazlar, sanki bu suçu kendiler işlemişler gibi... Bu kızımız artık mutlu bir yuva da kuramayacaktır. Hiçbir zaman kendisini anlayan ve himayesine sığınabileceği bir eşi de olmayacaktır. Her genç kızın hayali olan bir evin hanımı, çocuklarının annesi olması artık mümkün değildir.
Bu olayla bir hayat karatılmış, bir aile toplumun dışına itilmiş, bir yavrumuz ölmeden önce öldürülmüştür. Güya 21. asra girdiğimiz medeni bir toplum önünde…
Henüz cinsiyet kavramından bile habersiz olan bu yavrumuza, 26 canavarın tecavüzü ile bu çocuğun bütün psikolojik dengesi bozulmuştur. Öyle ya… Nedir bu başına gelenler?
Psikolojik ruh bozukluğu belki de bütün bir ömür devam edecek ve ne zaman karşısına bir erkek çıksa, bütün hıncıyla yüz geri dönüp kaçacaktır.
MAHKEMENİN KARARI
Ülkemizde mahkemelerin ne kadar hızlı çalıştığını (!) biliyorsunuz. Olaydan yıllar sonra mahkeme bir karar veriyor. Kararında özetle;
“Mağdure, kendi rızası ile bu olayı kabul etmiştir (!) Olay tecavüz olarak değil zina olarak ele alınmalıdır. Yasalarımızda da ise zinayı cezalandıran bir madde yoktur (!)
Hani, AKP iktidarı AB (Avrupa Birliği) uyum yasaları çıkartmış ve burada zina suçunu ve idam cezasını yasalarımızdan kaldırmıştı ya… İşte ondan dolayı, artık hâkimler zina suçuna ceza verememektedirler.
Mağdurenin ailesi işin peşini bırakmamış ve mahkemenin bu kararını “Bozulması talebiyle” Yargıtay da temyiz etmiş.
Yargıtay ise kararını kararını açıkladı. Ve mahkemenin kararını reddetmek yerine bu kararı onayladı. Üst kurula “tashihi karara” gitmenin gününü de geçiren aile artık ne yapacaktır? Bilen varsa açıklasın lütfen.
Bu kızımız, velev ki kendi rızası bile olsa, henüz rüşt yaşına bile basmamış olması, bu tecavüz de kendi rızasını bulunduğunu gösterir mi?
Sonra bir fahişe bile bir, bilemediniz iki erkekle bir araya gelmeye rıza gösterir. 26 erkekle birlikteliğe rıza gösterebilecek bir tane bu yolun yolcusu fahişe gösterebilir misiniz?
Madem kendi rızası bu işi kabul etti. O halde niçin bu mütecavizleri mahkemeye vermişlerdir? Mahkemenin kararını bozdurmak için niçin Yargıtay’a başvurdular?
Bu ve benzeri sorular cevapsız kaldığı sürece, kamu vicdanında mahkemenin bu kararını kabul etmediğinin açık işaretidir.
NEREDE KADIN DERNEKLERİ
Kadın hakları, kadın hakları… diye tempo tutan kadın dernekleri, nerededir? Kendi hem cinslerinden birine, hem de henüz çocuk yaşta yapılan bu tecavüze karşı neredesiniz? Niçin sesiniz çıkmaz?
TBMM’ne giren bunca kadın milletvekilleri niçin konuyu meclisin gündemine taşınmazlar?
Erkek milletvekilleri… Siz bu tecavüzü yapan 26 insan erkek olarak kabul ediyor musunuz ki sizin de sesiniz soluğunuz çıkmamaktadır?
Hayır, beyler hayır… Bu haksızlığa ses çıkarmadığınız müddetçe, benzeri zulümler devam edecek, bu gün o küçük kıza yapılan yarın bir başkamızın evladına da yapılacaktır.
Bu böyle gidemez… Bu millet er geç hukuk normlarımızı değiştirecek ve belki de böyle bir cürüme cesaret edenlere idam cezası verilmesini şart koşacaktır. Hem de onların “ibret-i âlem” için ipte sallandığını bütün cihana gösterecektir.
“Adalet, mülkün temeli…” ise ya adalet teessüs edilecek veya üzerinden nemalandığınız bu mülk elinizden gidecektir.
Bir daha başka mağdureler olmasın... Başka kızlarımızın hayatları kararmasın… Başka aileler perişan olması…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.