Hüseyin Çetin

Hüseyin Çetin

“Kuvvetli Bir Alkış” Dizisi ve Kariyer

“Kuvvetli Bir Alkış” Dizisi ve Kariyer

“Kuvvetli bir alkış” dizisi mevcut çağın insanı kuşattığı kavramlar, değerler, öğretiler üzerine sofistike bir yapım. Eğer iç dünyanızda bir etkileşim, farklılaşma istiyorsanız izlemenizi tavsiye ederim.

Meditasyon, terapi, aralıklı oruç, tavuk döner, kişisel yetenekler, ideolojiler, protein tozu, aile içi iletişim, çekirdek ve büyük aile ilişkileri, içe kapanıklık, içe atma, özgür hareket edememe, girişimcilik, 80’ler, partiler, eğitim vb. hayatımızı kuşatmış olan ne kadar terim ve tavsiye varsa hemen hemen hepsi dizide o kadar yoğun bir şekilde işlenmiş ki, tekil bir kavram üzerinden diziyi anlatabilmek mümkün değil. Dizi boyunca işlenen gerçek üstü olaylar da insanın iç dünyasında garip bir iz bırakıyor. Çarpıcı bir sanat eseri gibi dizi. İkili konuşmalar ise uzun olmasına rağmen çok akıcı izleniyor.

Sinema eleştirmeni değilim. Bu sebeple diziyi kariyer odaklı ele alacağım. Öncelikle oyunculuklar çok başarılı. Aktarılmak istenen duygu ancak bu kadar içselleştirilerek aktarılabilirdi. Demek ki işimizi içselleştirerek yani özveri ile yaptığımız zaman bu durum başka insanlarda hayranlık uyandırıyor. İş tekliflerinin genelde başka bir işte çalışırken gelmesinin sebebi bu olsa gerek. İş ararken değil de özveri ile çalışırken farkındalık oluşturulabiliyor. Bu sebeple ilk işe girecek insanların çok seçici davranmadan hareket etmesi fakat çalışırken başarısı ile dikkat çekmeye gayret etmesi önemli bir kariyer kuralı olarak tanımlanabilir.

Dizide dikkat çeken bir telefon konuşması sahnesi var. Herhalde dijital ikiz kavramının ne olduğu ve ne işe yaradığı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Zeynep hanım ile eşinin dijital ikizi arasında geçen telefon görüşmesi kişisel gelişimin nereden başlayacağı konusunda önemli bir farkındalık oluşturuyor. Mehmet beyin dijital ikizinin, eğer kendime söz dinletebilseydim spor yapar, İngilizce ile yetinmez, enstrüman öğrenir, anneannemi hayattayken daha sık ziyaret ederdim şeklinde devam eden bir hayıflanma sahnesi var. Mesele tam da burada işte. Eğer başarılı bir kariyer istiyorsak kendimize söz dinletmemiz gerekiyor. Zaten işimizle ilgili olarak neleri öğrenmemiz gerektiği ve nasıl-nerede öğreneceğimiz konusunda büyük oranda bilgi sahibiyiz. Tek yapmamız gereken ataletimizi yenmek ve kendimizi harekete geçirmek. Aksi takdirde hep ertelemeyle hayat geçiyor ve yaş ilerledikçe de fırsatlar kaçıyor.

Dizide kariyer açısından önemli gördüğüm bir diğer konu da iletişim becerileri. İletişim kurmayan, gerçek düşüncelerini söylemeyen, sorunlarını içine atan, çözümlerini terapide-meditasyonda arayan insanların karamsar-olumsuz bir dünya oluşturdukları işleniyor. Konuşarak aşılabilecek sorunlar iletişim kurulamadığı için birikerek insanın iç dünyasını yıpratıyor. Günümüz iş dünyasının çalışanlarında aradığı temel vasıflardan biri de bu aslında, iletişim becerileri. Bir olayı bütün boyutları ile kritik ettikten sonra doğru ifadelerle ve doğru zamanda düşüncelerimizi ifade edebilmemiz gerekiyor. Aksi takdirde zamanla içimizde biriken problemler hem bizim hem de çalıştığımız kurumun verimliliğini olumsuz etkiliyor.

Muhtemelen dizi senaristi bu metinde yaptığımız çıkarımları da dizi içerisinde eleştiriyor. Çünkü yazı, kariyer planında nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda bir çerçeve oluşturuyor, özgür iradeyi kısıtlıyor, modern dünyanın iş kurallarını kabul etmemiz gerektiğini dikte ediyor. Yazının, sanatla gerçek hayat arasında bir bağ kurabilmesi temennisiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Çetin Arşivi

Gazze

05 Aralık 2023 Salı 09:37