İsmail Okutan

İsmail Okutan

Kulluktan kurtuluş yoktur

Kulluktan kurtuluş yoktur

İnsan sadece etten ve kemikten ibaret değildir. Bir takım duygular ile birlikte yaratılmıştır. Bunlardan en önemli olanı yaratıcıya tapınacak bir şekilde yaratılmış olmasıdır. Bu onun içinde bir ihtiyaçtır. Bir şeye dayanmak, bir şeye bağlanmak, bir kimseye güvenmek insanın içinde var olan bir duygudur. Aynı zaman da bir ihtiyaçtır. İnsan kime güvenecek, kime bağlanacak, kimi ölesiye sevecek? İşte burası hayatın en temel noktasıdır. İnsan kime kul olacak? Şu anki durumu ile insan; şöhrete, kadına, menfaate kuldur. Şehvete, sevgiliye, işyerine, kuldur. Patrona, paraya kuldur. Köle olarak yaşamaktadır ama kalkıp ayaklarındaki, beynindeki ve kalbindeki prangalara, engellere bakmadan; etrafındaki örümcek ağlarına bakmadan özgürlükten bahsetmektedir. 

Mademki insan hayatında bir kimseye kul olacak, o halde gerçek sahibine kul olmalıdır, böylece kurtuluşa ermelidir. Gerçek sahibi olan Allah’a kul olarak özgürlüğü yakalamalıdır. Hz İbrahim ben geçici ve yalan olan şeylere kul olmam demişti.  Hz İbrahim çocuk olduğu halde temiz kalan tabiatı onu rabbini bulmaya yönlendirmişti. İçindeki bağlanma, itaat etme, kulluk ihtiyacı onu araştırmaya sevk etmişti. Sonunda Rabbini bulup putları reddetmişti. Ona Rabbini bulduran şey içindeki bu ihtiyaçtı, temiz kalmış, kirletilmemiş tabiatıydı, özgür ruhuydu.

Şimdi içinde yaşadığımız bu çağdaş karanlık çağın katmerlenmiş zülüm devrinde özgürlük diye ayaklarına prangalar vuruyor insanoğlu, heyhat ki farkında bile değil. İşte bam teli de burası, günümüz insanı köle olarak yaşadığının farkında değil. Bu açık dünya zindanında parasız, karın tokluğuna ya da sadece zevk ve ihtiyaçları için çalışmaktadır. Çalıştığının karşılığı çağdaş kölelik düzenini kuran emperyalizme gidiyor fakat farkında değil. Sırtında zalim efendilerini taşıyor fakat farkında değil.

Bir uçurtma gibidir insan. Uçurtmanın ipi insanın elindedir. İpten kopan uçurtma gökyüzünde uçamaz. Bir yere takılıp düşer ya da rüzgârla savrulup gider. İnsanın da ipi Allah’ın elindedir. Allah’ın ipinden koparsa özgürce yaşayamaz. Rüzgârla savrulup gider, bir çukura düşer. İnsan o büyüleyici özgülüğe doğru kanat çırpmak istiyorsa özüne dönüp Rabbine bağlanmalıdır. Kimin emirlerini, hükümlerini kabul ediyorsa, kime uyuyorsa ona kul oluyor demektir. Kul olan insan kendini dev aynasında görmekten kurtulur. Övgü ve üstünlük iddiasından kurtulup aciz bir insan olduğunu fark eder. Bir dağın eteğindeki küçücük bir çakıl taşına bile hükmü geçmezken küçük dağları ben yarattım sevdasından vazgeçer. Övgü sadece Allah’adır. İnsan aciz bir varlıktır. Allah’ın ona verdiği meziyetlerle yaşamaktadır. Kendisinin hiç bir hükmü yoktur. İnsan özünü yaşayarak özgür olur. Özünü kaybeden kişi nasıl özgür olabilir ki? Önce insan Allah’tan memnun olmalıdır. Allah’tan razı olmalıdır. Ondan gelen her şeye iyi ya da kötü razı olmalıdır. İşte ancak o zaman özgür olabilir. Allah’ın emirlerine, hükümlerine, razı olup onları yaşayan, her şeye şükür eden kişi Allah’tan razı olmuş demektir. Allah’tan gelen şeye rıza gösteren kişiden Allah da razı olur. 

Yalnızca Allaha bağlanan kişi özgür olabilir, mutlu olabilir. Allah’tan başkasına bağlanan kişi bağlandığı şeye kölelik yaptığını bilmemektedir. Özgürlük ve kurtuluş için kulluğu seçmekten başka bir seçenek yoktur. Dünyası geçici zevk ve keyiflerden ibaret olan insan ahiretini de kaybetmek istemiyorsa kulluk yapmak zorundadır. Allaha bağlanmak zorundadır. Çağdaş insanın, diline pelesenk ettiği mutluluğun, özgürlüğün, kalitenin, huzurun, sevginin, adaletin tüm güzelliklerin kaynağı kulluktur. Kulluktan başka kurtuluş yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi