Halim Selvi

Halim Selvi

Körler, Sağırlar!

Körler, Sağırlar!

Hamd etmek Müslümanın ahlaki özelliğidir. Bunu hem öğrenir hem de tekrar ederek yaşantımıza alırız. Beş vakit eda ettiğimiz namaz sayesinde dilimiz ve kalbimiz hamd etmeyi öğrenir. Allah’ı hatırlama ve onun yüceliğinin farkında olmak demektir hamd. Şükür kelimesi ile hamd kelimesi bazen aynı anlamda kullanılsa da aslında birbirinden farklıdır. Şükür, verilen nimetler için minnettar olmaktır. Mümin her türlü nimet için şükreder. Hamd kelimesi ise şükür kelimesinden daha geniş anlamdadır. Her şükür aynı zamanda bir hamddir. Hamdetmek müminin ayrıcalıklı vasfıdır.

**

Hamd sadece insana mahsus değildir. Sair mahlûkların da en azından hâl diliyle hamdleri vardır. Şükretmek, sabretmenin bir alametidir. Afet, Belâ, Felâket, Hastalık (musibet anlarında) sabır bir hamddir. Şükür Allah'tan gelen her şeye razı olmanın göstergesidir.

İnsan, başına gelen musibeten dolayı şükretmesi gerekir. Bu bakımdan gelen hastalıklara şükretmek de kulun Rabbine teslimiyetinin ve onun rızasından başka bir şeyi gözetmediğinin delilidir. Unutulmamalıdır ki; Şükür olumluyu artırır, olumsuzu aza indirir. Şükür artırıcı bir enerjidir. Şükür nimeti artırır. Şükretmekle hastalıkların ıstırap ve üzüntüsü azalır. Sahip olduğumuz şeyleri görmek, farkında olmak şükürdür. Bir Müslüman¸ kendisine "Nasılsın?" denildiği zaman¸ "Her halükarda Allah'a hamdolsun" demeye dilini alıştırmalıdır.

**

Peygamberimiz diğer bir hadîs-i şeriflerinde; “Mü’minin her işi, hayırdır. Nimete şükreder, hayra kavuşur. Belâya uğrayınca da, sabreder, yine hayra kavuşur.” (Müslim) buyuruyor.

Bir öğrenci velim (işaret dili eğitmeni) anlatıyor: Bir gün sağır ve dilsizler okulunda görevli iken kör öğrenci grubunu okulumuza ziyarete getirdiler. İki tarafta birbirinden haberdar durumda.Uğultuyla ders işleniyor. Biri diğerini görüyor duyamıyor, diğeri göremiyor sadece ses ve uğultularını duyuyor. Bir ara eğitmen velimiz soruyor her iki gruba işaret diliyle:

**

Körler gibi mi olmak istersiniz?

Sağır ve dilsizler cevap veriyor: Hayır, Hayır! Hiç olmazsa görüyoruz, bize denileni –işaret diliyle de olsa- anlıyoruz. İnsanların konuşmalarını nelerden bahsettiklerini görüyoruz. Hayatımız onlara göre çok renkli. Çok şükür. Ne o kapkaranlık! Halimiz çok iyi!...

Sağırlar gibi mi olmak isterdiniz?

Körler cevap veriyor: : Hayır, Hayır! Hiç olmazsa duyuyoruz, bize denileni işitiyoruz. Dünyamız karanlık ama içimiz aydınlık. Göremezsek de onlar gibi sessiz bir dünyamız yok, anlatılanları duyabiliyoruz. Nerede olduğumuzu, nereye gittiğimizi sorup öğrenebiliyoruz. Duymak çok güzel! Çok şükür. Halimiz çok iyi!..

Her iki grupta başka grubun yerinde olmak istemiyor. Halinden memnun ve şükrediyor. Biz ise beş duyumuz sağlam olduğu halde bir sorsanız, şikâyet şikâyet üstüne. ‘Şükür’süz hayıflanır dururuz. Mesele basit aslında. Halimize şükredebilirsek mesele çözülecek. Her hal üzere şükür ve elhamdülillah diyebilmeliyiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halim Selvi Arşivi