Konya'da tramvay tarihi yapılara zarar veriyor! Alaeddin'den uzaklaştırılsın

Konya'da tramvay tarihi yapılara zarar veriyor! Alaeddin'den uzaklaştırılsın

Konya Kılıçarslan Köşkü koruması sökülüp yeniden restore edilecek. Projeyi kazanan mimar, köşk kalıntısına zarar vermemek için tramvay hattının Alaeddin Tepesi çevresinden tamamen uzaklaştırılmasını öneriyor

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Alaeddin Tepesi 2. Kılıçarslan Köşkü ve Kazı Alanı Mimari Fikir Proje Yarışması” sonuçlandı. Yarışmayı Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekçioğlu kazandı. Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu’na “Alâeddin Höyüğü Arkeoparkı” adlı projeyle birincilik ödülü verildi. Kepekcioğlu'nun projesinde dikkat çeken bir ayrıntı da yer aldı. Kepekçioğlu, Tramvay Hattı Alaeddin Tepesi’nden uzaklaştırılması önerisinde bulundu.

2-o-bolgenin-tramvay-hattindan-goruntu.webp

İLK HALİ KONYALILARDAN TEPKİ ALMIŞTI

47 projenin katıldığı yarışmada en son 7 proje dereceye girmeye hak kazanmış ve bu proje içerisinden ilk üçe girenler ile dört eser mansiyon ödülüne lâyık görülmüşlerdi. Jüri üyelerinin değerlendirmesine göre, 250 bin TL’lik ödülün sahibi, Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu oldu.

4-proje-fotograflari.jpg

Tahir Akyürek'in belediye başkanlığı döneminde birinci olan bir proje, daha henüz ortada bir şey yokken ödül almış fakat bir günün sabahında, Selçuklu Köşkü’nün üstünde plastik kalıplardan yapılma ucube bir görüntü ortaya çıkmış ve Konya kamuoyu ile halktan büyük tepki almıştı. Ondan sonra ilk ve ikinci etaptaki arkeolojik kazılar senelerce devam etmişti. Akyürek'ten sonra göreve gelen Uğur İbrahim Altay, yarışma açarak, projeyi tekrar yenileme kararı aldı.

6-proje-fotograflari.jpg

TRAMVAY ZARAR VERİYOR DİYE KAZIK VE ÇİVİ ÇAKILMIŞTI

Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu’nun yarışmada birincilik ödülü alan “Alâeddin Höyüğü Arkeoparkı” adlı projede, Selçuklu Köşkü’nde koruyucu malzeme olarak cam kullanılıyor. Ucubeden sonra, kabul gören bu projenin Alâeddin Tepesi’nin yeni simgesi olup olmayacağı da merak ediliyor. 1982 yılında Arkeolojik, Tarihi ve Doğal Sit Alanı olarak tescil edilen Alâeddin Tepesi, 1993 yılında çevresiyle birlikte 1. Derece Arkeolojik Doğal-Tarihi Sit Alanı olarak ilan edilmişti. Tepede tarihî özelliğe sahip olmayan yapılar yıkılırken, eski yapıların orijinal şekliyle tekrar yapılması yönünde, sit alanı olması dolayısıyla büyük zorluklar yaşandığı ve çivi dahi çakılamadığı gerçeğiyle karşılaşıldı. Alaaddin Bulvarı etrafını dolaşan tramvayın Alâeddin Camii’ne ve höyük üzerindeki diğer yapılara zarar vermesi üzerine, demiryolu ile karayoluna kadar beton kazık ve çivilerin çakılması mecburiyeti doğdu ve yapıldı.

1-koskun-simdiki-hali.jpg

ZİYARETÇİLERİN İLGİ ALANI OLACAK

Henüz uygulamaya konulmayan Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu'nun yeni projesinde; Alâeddin Tepesi, Selçuklu Köşkü’nün bulunduğu 1.Etap Arkeolojik Kazı ile İnce minareli Medrese ’ye kadar uzanan 2. etap arkeolojik kazı yapılan yere, höyüğün çevresine “Bütüncül koruma, kullanma ve deneyimleme” ile birlikte “Höyüğün çevresiyle bütünleştirilmesi, bütüncül olarak korunması; kazı alanları ölçeğinde bütüncül koruma ve sergileme” yerleri de yer alıyor. Selçuklu Köşkü ve 2. etapta “Ziyaretçi gezi platformu, Şeffaf koruma örtüsü ve cephesi. Hareketli güneş kontrol elemanı. Fiziksel çevre kontrolü; yağmur, kar ve yüzey suyundan koruma, güneşten koruma, rüzgârdan koruma, doğal havalandırma, Osmanlı, Selçuklu, klasik, Firikya devirlerine ait açma sergileri; Eflatun Mescidi Sergisi, II. Kılıçarslan Köşkü burç duvarı ve kerpiç dolgu.. Kerpiç köşk duvar kalıntıları. Selçuklu saray kalıntıları. İkinci köşk kerpiç temeli, Selçuklu burç temelleri” de ziyaretçilerin ilgi alanında olacak.

RADİKAL MÜDAHALELER YERİNE İYİLEŞTİRİCİ ÖNLEMLER ALINACAK

Projesiyle yarışmayı kazanan Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu'nun raporunda dikkat çeken cümleler de yer aldı. Kepekcioğlu'nun raporunda “Höyük üzerindeki ağaçlandırma uygulamaları ve rekreasyon işlevi her ne kadar hatalı bir yaklaşımın ürünü olsa da, ağaç sökümünün yaratacağı tahribat düşünüldüğünde radikal müdahaleler yerine mevcut durumunu ve kullanımını iyileştirecek önlemler alınmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda hem biyoçeşitliliği korumak hem de arkeolojik miras değerlerine zarar verilmesini engellemek adına, istilacı bitki türlerinin alanda hakim olmasını engelleyecek çalışmaların yapılması hedeflenmektedir” ifadeleri yer aldı. İlave olarak tepenin üst noktasında yer alan çiçek tarhlarının sulama gereksiniminin höyüğe zarar vermesi nedeniyle yeni bir bitkilendirme tasarımının düşünüldüğü, bu bağlamda bu alanda kökleri yüzeye yakın, höyük karakterine ve ekolojisine uygun, otomatik sulama sistemi gerektirmeyen bitkilerin kullanılarak bitkilendirme tasarımı yapılacağı da belirtildi, Raporda “Su yönetimi arkeolojik ve ekolojik açıdan ele alınarak, yüzey sularının drenajı tarihi yapılara zarar vermeyecek küçük kanallar sistemi yardımıyla ve inovatif altyapı sistemleri ile kurgulanacaktır” denildi.

TRAMVAY HATTI ALAEDDİN TEPESİ ÇEVRESİNDEN UZAKLAŞTIRILMALI

Projesiyle yarışmayı kazanan Mimar Dr. Mustafa Batu Kepekcioğlu'nun hazırladığı raporda tramvaya da ayrı bir başlık açıldı. Raporda, tramvay ile ilgili bazı kararların alınması gerekliliğine vurgu yapıldı. Tramvay hattının Alaeddin Tepesi'nden uzaklaştırılmasının önemine dikkat çeken raporda şu ifadeler yer aldı: “Araç yolu genişliğinin azaltılması ile ortaya çıkan yeni alan, Konya Ulaşım Ana Planı Kararlarına uygun olarak bisiklet yolu olarak önerilmiştir. Arkeolojik alan ve tarihi yapılar üzerinde olumsuz etkiye sahip olan tramvay hattının ise Alaeddin Tepesi çevresinden uzaklaştırılarak, doğudan kuzeye doğru tek bir bağlantı önerilmiştir. Ancak uzun vadede ayrıntılı çalışmalar ile tramvay hattının Alaaddin Tepesi’nden tamamen uzaklaştırılması önerilmektedir. Alaeddin tepesi çevresinde araç trafiği için ayrılmış olan araç yolu ve raylı sistem, mevcutta tepenin bir dönel ada gibi çalışmasına yol açmakta, tepenin kentle olan yaya ilişkisini kesmektedir. Bu nedenle konya kent merkezi içinde araçlar için bu dönel adaya alternatif olabilecek arterler aranmış ve tepenin batısında bulunan araç yolunun trafiğe kapatılması önerilmiştir. Buna ek olarak tepe çevresindeki araç yolu genişliği için standartlara uygun geometrik düzenleme önerilmiş, şeritler yavaş araç kullanımına uygun olarak daraltılmış ve yol 2 şeride düşürülmüştür. Tepenin yayalaştırılma yapılamayan diğer cephelerinde ise mevcutta çok hızlı akan araç trafiğinin yavaşlatılması ve yayaların tepe ile ilişkisinin konforlu ve güvenli bir biçimde kurulması için yukarıdaki önlemlere ek olarak, meydan ve kaldırım kotu ile hemzemin, küp taş döşemeli araç geçişi önerileri yapılmıştır. Araç yolu genişliğinin azaltılması ile ortaya çıkan yeni alan, konya ulaşım ana planı kararlarına uygun olarak bisiklet yolu olarak önerilmiştir. Arkeolojik alan ve tarihi yapılar üzerinde olumsuz etkiye sahip olan tramvay hattının ise Alaeddin Tepesi çevresinden uzaklaştırılarak, doğudan kuzeye doğru tek bir bağlantı önerilmiştir. Ancak uzun vadede ayrıntılı çalışmalar ile tramvay hattının alaaddin tepesi’nden tamamen uzaklaştırılması önerilmektedir. Bu kapsamda, köşk eyvanını canlandıran rekonstrüksiyon uygulamasının, özgün köşk kalıntısının önüne geçerek, görsel bir karmaşa yarattığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, Kılıçarslan Köşkü’nün okunurluğunu artırmak ve sergilemede Selçuklu Sarayı’na referans veren mimari plan özelliklerini vurgulamak amacıyla, köşkün geç dönem müdahalelerinden arındırılarak korumaya alınması önerilmektedir. Bu sayede, Kılıçarslan Köşkü’nün ikinci köşk ile birlikte ziyaretçiye bir Selçuklu sarayı deneyimi yaşatması hedeflenmektedir.”

ÖZGÜN YAPI DETAYI ORTAYA ÇIKARILACAK

Raporda, Kılıçarslan Köşkü'nün burç kalıntılarının çevresinde yer alan kaidenin de muhdes olduğunun düşünüldüğü belirtildi. Kılıçarslan Köşkü’nün özgününde bir platform işlevi gören podyumtemenos duvarı üzerinde yükselmesi gerekirken, çok güçlü olmayan duvar yapısını korumak üzere muntazam kesme taşlarla örülmüş bir kaide sisteminin üzerinde yükseldiğinin görüldüğünün aktarıldığı raporda, “Köşkün tarihi fotoğraflarına ve gravürlere bakıldığında, böyle bir kaidenin görünür olmadığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda proje kapsamında, sonradan yapılmış çelik strüktür ile birlikte moloz taş destek duvarları da kaldırılarak, özgün yapı detayının görünür kılınması hedeflenmektedir. Strüktür, bu kaideden arındırılarak köşkün mevcut beden duvarlarının zeminle olan ilişkisi özün haline uygun olarak yeniden kurgulanacaktır. Köşk yapısı, bu muhdes eklerden tamamen arındırıldığında özgün yapısal elemanların kendini taşıyabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda, uygulama sürecinde köşkün mevcut beden duvarları ve temeli yapısal izleme sürecine alınarak, statik modellemelerle yapısal zayıflıklar belirlenecek ve özgün yapının nasıl destekleneceği sonucuna ulaşılacaktır. Bu modelleme sonuçları doğrultusunda gerekli görülen güçlendirmeler en az müdahale ile özgününe en uygun teknik ve işçilikte çözümlenerek projeye adapte edilecektir. Yapı elemanlarında tespit edilecek ayrılma ve ayrışmalar doğrultusunda özgün yapı kalıntısının statik durumu değerlendirilecek, statik bir sorunun tespit edilmesi durumunda, yeni bir destekleyici duvar, çelik gergi sistemi ya da yapılacak örtü sistemi ile birlikte çalışabilecek bir koruma-destekleme çözümü tasarımı üzerinde durulacaktır. Bu çözüm proje tasarım ve uygulama sürecinde elde edilecek bilimsel veriler ışığında yeniden değerlendirilerek, gerekli görülürse köşkün özgünlüğünü bozmayacak şekilde statik stabilite sağlanacaktır” denildi.

YÜZEY SULARI ZARAR VEREMEYECEK

Raporda şu görüşlere yer verildi: “Arkeolojik alanda doğal drenaj düzenlemeleri en uygun yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Höyüğün katmanlarının içine süzülen yüzey suların drene edilmesi arkeolojik kalıntılara zarar vereceğinden, bu alanlarda yüzey sularının serbest bırakılması öngörülmüştür. Ancak koruma yapısı ve koruma örtüsü çerçevesinde yüzey sularını engelleyecek bir temel drenaj stratejisi kurgulanmıştır. Örtü sistemi, kazı alanı sınırlarından saçak yapacak şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede arkeolojik kalıntıların çevresini de koruyacak bir alan tanımlanmaktadır. Bu sistemin en büyük avantajı yağmur ve kar sularının kazı alanlarının çevresinden toplanmasına imkan sağlamasıdır. Koruma yapısı ve örtüsü temel sisteminin çevresinde dolaşan kanallar aracılığıyla, tepeden gelecek yüzey sularının da kısmi olarak toplanması ve yağmur suyu hattına aktarılması söz konusudur. Özellikle kılıçarslan köşkü’ndeki kerpiç ve tuğlanın su ve neme karşı hassasiyet göstermesi nedeniyle, yağmur sularını alandan uzaklaştırmak amacıyla önerilen üst örtünün eğimi, yağmur sularını kazı alanı dışında yer alan tepedeki yeşil alana aktaracak ve yanlardan gizli derelerle toplayacak şekilde kurgulanmıştır. Böylelikle, yüzey suları örtü sistemi dışından toprak altı kanallar ile kontrollü bir şekilde toplanarak kazı alanı dışına drene edilecektir. Kazısı bitmemiş bir alanda drenaj uygulamasının kalıntılara zarar verme ihtimali nedeniyle yüzey suları doğal eğimle alan dışına aktarılmaya calışılmıştır. Kazı alanlarının taban niteliğine göre kısmi yüzey drenajı uygulaması yapılacaktır. Bu alanlarda geotekstil üzerine ponza taşı kırığı serilerek suyun kalıntılara zarar vermeyecek şekilde drene edilmesi sağlanacaktır. Bu sayede tohumların toprağa ulaşması engellenerek bitkilenmenin de önüne geçilecektir. Peyzaj düzenlemelerinde ise sulama gerektirmeyecek bitki türleri ve yer örtücüler kullanılarak doğal yağmur ve kar suyu ile toprağın nemlenmesi öngörülmektedir. Yol kotunun altında kalan peyzaj alanlarının drenaj sistemi, uygulama projesi tasarımı sırasında elde edilecek geoteknik analiz raporları sonrasında kesinleşecektir. Yol kotu altında kalan bölgelerdeki zeminin geçirimsiz kil silt katmanları içerdiği tespit edilirse, derinliği kalıntılara zarar vermeyecek bir kotta sınırlandırılmış bir su toplama havuzu yapılacaktır. Ardından bu havuzda toplanan su yol kotuna bağlanan ana drenaj sistemine pompalanarak etkin bir su uzaklaştırma sistemi kurgulanmış olacaktır. Ancak, yol kotunun altında kalan bölgelerin zemininin geçirimli olduğu tespit edildiği takdirde su serbest olarak zemin kotu altına inebileceği için, peyjaz tasarımı önerisinde kaplama olarak belirlenen ponza taşı katmanın altına bitki ve haşere zararından kalıntıları korumak amacıyla geotekstil keçe uygulanacaktır. Böylece toprak altında var olabilecek kalıntılar bitkilerin kök zararı gibi dış etkenlerden korunmuş olacaktır.”

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum