Kocaeli'ndeki Sel Akla İstanbul'un Derelerini Getirdi

Kocaeli'ndeki Sel Akla İstanbul'un Derelerini Getirdi

Şiddetli yağışların yaşandığı dönemlerde özellikle şehirleri tehdit eden seller, yanlış şehirleşmenin de etkisiyle yıkıcı gücünü katlıyor. Son olarak Kocaeli’nin Eşme Beldesi’nde ortaya çıkan bu durum, planlı şehirleşmenin...

Şiddetli yağışların yaşandığı dönemlerde özellikle şehirleri tehdit eden seller, yanlış şehirleşmenin de etkisiyle yıkıcı gücünü katlıyor. Son olarak Kocaeli’nin Eşme Beldesi’nde ortaya çıkan bu durum, planlı şehirleşmenin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Vadi ağzına kurulan ve Eşme’yi sular altında bırakan sel, binlerce aracın geçiş yaptığı E-5 Karayolunu da şelaleye çevirdi. Uzmanlar, aynı durumun İstanbul'daki pek çok vadi ve derede büyük risk oluşturduğuna işaret etti.

Kocaeli’nde etkisini gösteren şiddetli yağış bölgedeki pek çok evin sular altında kalmasına, yolların ulaşıma kapanmasına ve milyonlarca liralık maddi hasara neden oldu. Sapanca Gölü’nün kenarında dik vadilerin göl seviyesi ile buluştuğu noktada kurulan Eşme’de yaşanan sel felaketi plansız şehirleşmenin nasıl bedel ödettiğini de ortaya koydu. 27 Ekim günü meydana gelen selde Eşme’nin neredeyse tamamı sel suları altında kaldı. Şehrin üst kısmından geçen E-5 Karayolu dağlardan taşınan sel suları ve hafriyat nedeniyle adeta şelaleye döndü. Uzan süre araçların geçişine kapanan yolda araçlar mahsur kaldı, ulaşım sağlanamadı.

Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Karakuyu, yaşanan felaketin arkasında yanlış şehirleşme planının bulunduğunu söyledi. Şehir alanlarının hem tarım arazileri, hem su havzaları hem de ormanlık alanlara doğru yayılım gösterdiğini belirten Karakuyu, “Akarsuların yüz metre sağ ve solunun boş bırakılması gerekir. Eğer biz bu alanı tarım arazileri ya da rekreasyon aktiviteleri için kullanmazsak ve yapılaşmaya açarsak yüz yıl içinde akarsuyun sağında ya da solunda sel riski yüzde yüzdür. 1900’lü yıllarda akarsu vadisinde belki bir tane ev varken bugün belki 20 bin kişi yaşıyor. Bu olaylar olunca da biz ‘acaba seller arttı mı’ diye düşünüyoruz. Aslında seller artmadı.” dedi.

SADECE KOCAELİ DEĞİL, TÜRKİYE'NİN PEK ÇOK ŞEHRİ RİSK ALTINDA

Akarsuların kanal içine alınarak taşınmasının riskli olduğunu ve sel durumlarında akarsuyun yıpratıcı gücünün daha da artmasına neden olduğunu hatırlatan Karakuyu, Eşme’de dikkat çeken bir durumun ortaya çıktığını söyledi. Eski Eşme olarak bilinen bölgenin daha engebeli ve yamaca doğur kurulduğunu ancak sel yaşanan Yeni Eşme’nin ise tarım arazileri üzerinde eğilim sıfır olduğu bir yerde kurulduğunu söyledi. Bu durumun felaket için zemin hazırladığını anlatan Karakuyu, “Yerleşim alanlarının yüzde 3 eğimli yerlerde kurulması gerekiyor. Bunun yanında bölge deprem kuşağında olduğu için Sadece Kocaeli’nde değil Türkiye’nin pek çok yerinde yerleşmelerin ovaya doğru kaydığını görüyoruz. Hem seller hem de deprem açısından tehlike arzettiği gibi bir diğer etkisi de güzelim tarım alanları ve ormanları yok etmiş oluyoruz. Yeni Eşme bir akarsu vadisinin önüne, bir dere yatağının önüne kurulduğu için arkadaki geniş havzada kısa süre içinde düşen yağış E-5 Karayolunu tıkarak etraftaki yerleşim alanlarını doldurdu.” dedi.

Karakuyu, bölgenin deprem riski açısından da dikkat çektiğini belirterek “Bölgenin topoğrafya haritasında buranın kumul olduğunu görüyorsunuz. Yani bir deprem durumunda sıvılaşmanın olabileceği bir alan burası. Yani biz bir nevi akarsuyun depolanma alanına evlerimizi yapmışız. Sadece burada değil, bütün Türkiye’de böyle bir sellenme durumu söz konusu.” ifadesini kullandı.

Yapılması gerekenin bu yerleşimlerin riskli alanlardan uzak tutulması olduğunun altını çizen Karakuyu, “Buradaki akarsu vadisinin temizlenmesi ve akarsu vadisinin oluşturulması gerekir. Akarsu vadisindeki yerleşmelerin yer değiştirmesi ya da en azından akarsu vadisinin kenarındaki alanların boş bırakılarak yerleşime kapatılması gerekir." şeklinde konuştu.

'BENZER RİSK İSTANBUL'DA DA VAR'

Karakuyu, Eşme'de yaşanan olayın genel olarak şehirlerin sorunu olduğunu ve büyük bir metropol olan İstanbul'un da benzer bir risk taşıdığını hatırlattı. Karakuyu, "İstanbul'da da geçen yıllarda yaşadığımız Ayamama, Riva, Alibeyköy dereleri, Büyükçekmece, Silivri ve Çatalca civarında bu tip tehlike arzeden yerler bulunmaktadır. Dere yataklarında genel olarak böyle bir risk var. Özellikle küçük havzalarda bunun detaylı olarak çalışılması gerekiyor. Ama şu anda böyle bir çalışma yok." dedi.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.