Kış Takvimi
Geçen hafta Miladi takvimin başına girdik. Bu takvim Ocak, Şubat, Mart… olarak malum olduğu üzere devam ediyor.
Bir ay kadar önce de Hicri takvimin yılbaşına girmiştik, o da Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce olarak devam eder.
Dedelerimizin nüfus kağıtlarında tevellüdleri yazan, Osmanlı’nın son devirlerinde kullanılan bir de Rumi takvim var ki o da Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunusani ve Şubat şeklinde 12 aydır.
Bütün bunlardan ayrı bir de adı konmamış bir halk takvimi var ki, bunu yaşlı insanlar, okuma yazması olmayan neneler dedeler bile, parmak hesabıyla hesaplar ve hiç şaşmadan takip ederler.
Acaba o takvime göre neredeyiz?
Şu an tam “Zemheride”yiz, bir başka ifadeyle “Erbain”deyiz.
Tabi böyle deyince yeni nesiller bir şey anlamıyor. İsterseniz biraz açalım:
Kasım’daki “Pastırma Yazı”ndan sonra 13 Aralık’ta “Karakış” giriyor ve 10 gün sürüyor.
23 Aralık’ta “Zemheri” başlıyor ve 40 gün sürüyor. Arapça ifadesiyle buna “Erbain” diyoruz.
31 Ocak’ta “Hamsin” başlıyor ve bu da 50 gün sürüyor. Arapça’da “Hamsin” de 50 anlamına geliyor.
Bu arada Hamsin’in içinde 31 Ocak’la 10 Şubat arasındaki dilime “12 gün arası” diyoruz.
10 Şubat’tan sonra “Gücük” geliyor ve 10 gün sürüyor.
20 Şubat’tan sonra ise Cemreler başlıyor.
20 Şubat’ta 1. Cemre havaya,
27 Şubat’ta 2. Cemre suya,
6 Mart’ta da 3. Cemre toprağa düşüyor.
Eskiden modern kümesler, tavuk çiftlikleri falan yokken kışın fazla yumurta bulunmaz, Cemreler düşüp te bahar gelirken “Mart Martladı, tavuk yumurtladı” denirdi.
Ama bazen de tersi olur, her ne kadar Cemre de düşse, Mart ta gelse kış uzar ve ahalinin yakacağı tükenir, eline geçeni yakıp ısınmaya çalışır o zaman da “Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır” denir ve “İlanın (yılanın) guduranı bile deliğinden çıkmaz!”
Bundan dolayı da Mart’ta ne kadar kış olacağı onun gönlüne kalmış, “Göğnu olursa dokuz, olmazsa otuz!”
Şiddetli soğukların olduğu “Hamsin”de bir köylünün 100 toklusundan 99 tanesi telef olmuş. Köylü kahrından o bir tokluya sahip olacağına şöyle demiş: “Hamsin! Sen benden kemsin. Ocak başında aş bakırların donsun. Bi toklum galdı, onu da al, içine sinsin!”
Sonuçta bu isimlerin, kelimelerin… hepsi hikaye; gece-gündüz, yer-gök, soğuk-sıcak, yaz-kış… Allah’ın kudretini gösteren birer ayet, alamettir. Biz bütün bunlardan ibretler çıkararak, O’nun büyüklüğü karşısında acizliğimizi ve kulluğumuzu unutmamalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.