Abdullah Uçar

Abdullah Uçar

Kıbrıs Meselesi

Kıbrıs Meselesi

Kıbrıs’ın etrafında sular ısınmaya başladı. Haçlıların tarih boyu uyguladıkları politika budur; Osmanlıyı sık sık savaşa sokup, ekonomik gücünü heba ettirmek. Çünkü savaşlar çok pahalı icraatlardır. Tarihçiler Osmanlının her 50 yılının 31 yılını savaşla geçirdiğini tespit etmişler. Osmanlı boşuna çökmedi. Şimdi de aynı politika uygulanıyor ki; Osmanlı nesli kendine gelip, belini doğrultmasın, ekonomisi düzelmesin.
Kıbrıs Akdeniz’in üçüncü büyük adası. Stratejik yönden çok önemlidir. Ortadoğu ile ilgisi olan her millet bunu hesaba katmak durumundadır. Geçmişte Başkan Roosvelt, yakın tarihte de Bush “Kıbrıs Ortadoğu ve Kafkasların anahtarıdır. Onun için buranın Yunanlıların elinde olması gerekir” demişlerdir. Hâlbuki Kıbrıs Yunanistan’a 965 km. Türkiye’ye 65 km. Ama tarihi kin ve düşmanlıklarından dolayı asla bize layık görmezler. Kıbrıs’ın durum AB kriterlerine aykırı olduğu halde, bize rağmen içlerine aldılar ve bize şantaj yaptırıyorlar. AB devletlerinin yeni basılacak demir 1 Euro üzerinde gösterilmesi gerekmiş, normal harita kullansalar Kıbrıs’ın görünebilmesi için Türkiye’nin de yarısının para üzerinde görünmesi gerekir, adamlar realiteleri değiştirip, Kıbrıs’ı 600 km. Batıya kaydırmışlar (Milliyet 24. 09. 2007).
Kıbrıs’la Müslümanların teması Hz. Osman’ın hilafeti ve Muaviye’nin Suriye valiliği döneminde olmuş, M. S. 654 yılında Arap donanması gelip fethetmiştir. 3. Haçlı Seferi esnasında M. S. 1191 yılında İngiltere Kralı l. Richard adayı Müslümanlardan geri almıştır. 1571 yılında Sultan ll. Selim zamanında Lala Mustafa Paşa serdar-ı Ekrem tayin edilerek sefer yapılmış, 7 ay süren kuşatmadan sonra, 50 bin şehit verilerek ada fethedilmiştir.
Osmanlının son zamanlarında, zayıf dönemlerinde, Ruslar Osmanlıyı yenip, boğazlara sahip olmasınlar, Akdeniz’e inip ticaretime mani olmasınlar düşüncesiyle, bazı kritik dönemlerde, sırf kendi menfaati için İngiltere Osmanlıyı tutmuş, Kırım Harbi gibi bazı savaşlarda da asker ve mühimmat gönderip yardım etmiştir. Bu durumu bahane ederek; “Böyle kritik zamanlarda ben size yardım edeceğim ama, İngiltere çok uzak, ben gelinceye kadar iş işten geçmiş olabilir, bana Kıbrıs’ı üs olarak verirsen, işimiz daha kolay olur” gibi mülahazalarla 1878 de Kıbrıs’ta üs kurma hakkını almış, 1914 yılında da tamamen kendine ilhak etmiştir. 1960 yılına kadar İngiltere’nin elinde kalmış, bu tarihte Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet kurulmuş, Fakat Heybeliada Ruhban okulunda yetişmiş bir papaz olan Makaryos’un Türk nüfusa katliam uygulaması neticesi 1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs Barış Harekâtını yapmak mecburiyetinde kalmıştır.
Bir zamanlar tek başına Avrupa’yı titreten, Haçlı âleminin karşısında durup onların korkulu rüyası olan, o zamanlar Lehistan denen Polonya’dan Bahreyn’e, Azak’dan Aden’e büyük bir imparatorluğun sahibi olan, değil 65 km. ötedeki Kıbrıs’a söz geçirmek, 10 bin km. uzaktaki Açe Sultanlığına yani Endonezya’ya eli uzanan, yardım eden, söz dinleten, bugün toprakları üzerinde 60’a yakın devlet bulunun büyük bir Devlet-i Aliyye, yüce devlet, kerim devlet.
Son zamanlarda devlet ve millet olarak biraz kıpırdadık, deprendik, diz üstü kalkmaya çalıştık ya, hemen Haçlı Âleminde “Osmanlı ruhu uyanıyor”, “Türkler Geliyor” gibi manşetler çıkmaya başladı ya, başımıza açtıkları PKK belası kâfi gelmiyor düşüncesiyle yeni bir savaş, yeni bir gaile, yeni bir Haçlı ve Yahudi oyunu devreye sokuluyor. Namık Kemal ne güzel söylemiş:
Ecdadımızın heybet-i ma’rufı cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Batılının kronik Türk düşmanlığı, Türk korkusu depreşti. İngiltere başbakanlarından meşhur Cörçil öyle dememiş mi: “Türkleri bir ağaç gibi düşüneceksiniz, kurumaya yüz tutarsa hafif sulayacaksınız, dal budak salmaya kalkarsa da budayacaksınız.”
Bunun sebebi ne? Sebep şu: Bizi Truva atı gibi kullanıyorlar, İslâm Âlemi ve Müslümanların içine bizim sayemizde nüfuz ediyorlar, onları kandırıyorlar. Burada din gayreti devreye giriyor, Biz Arabistan’da 400 seneden fazla kalmışız, onlar bizden oraları ayırıp aldıktan sonra 20 sene kalamadılar. Son zamanlarda Kuzey Afrika devletlerinde cereyan eden olaylar bu sizlerimizin en bariz delilidir. Ama şurası da bir gerçek ki; Haçlıların zulüm medeniyeti batıyor, mazlum ve madur milletlerin kanı, canı ve kemikleri üzerine kurdukları zulüm düzeni çatırdıyor, onlar batıyor biz çıkıyor ve uyanıyoruz. Necip Fazıl merhumun dediği gibi artık bu milleti inşallah kimse durduramaz:
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgâr artık ne yönden esersen es

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Uçar Arşivi