Sinan Şen

Sinan Şen

Kibirlenmek Nedir?

Kibirlenmek Nedir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir defasında şöyle buyurmuştur:

“Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan cennete giremez.” Orada bulunan birisi,

“Ey Allah’ın Rasûlü! Elbisemin temiz ve güzel olması, ayakkabımın biçimli olması ve bastonumun topuzlu olması hoşuma gidiyor. Bunlar da kibir sayılır mı?”

Rasûlullah (s.a.v) cevaben; “Allah güzeldir, güzel olanı sever. Kuluna vermiş olduğu nimeti kulunun üzerinde görmeyi sever. Aciz olmayı ve ihtiyaç içinde olmaya ise öfke duyar. Senin bu dediklerin kibir değildir. Kibir, hakkı hiçe saymak ve halkı hor görmektir” (İbn Hibban, es-Sahih, nr 7204.) buyurdu.

Hasan-ı Basri (r.a)’ den gelen bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur; “Giydiği elbisesini yamayan, ayakkabısını tamir eden, Allah için yüzünü toprağa koyup secde eden kimse kibirden uzaktır.” (İbn, Ebi’d Dünya, et-Tevazu, nr. 207.)

Başka bir Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

“Bir kimse kaba kumaştan elbise giyer, yamalı ayakkabı giyer, eşeğine biner, koyunlarını sağar, ailesi ile birlikte oturup yemeğini yer, fakir ve ihtiyaç sahipleri ile beraber olursa Allah o kimsede kibirden bir iz bırakmaz.” (Beyhaki, Şuabu’l İman, nr. 6164.)

Rivayet edildiğine göre Hz. Musa (a.s), Allah’a münacatta bulundu ve;

“Ya Rabbi! Yarattıklarının içinde en çok kime öfkelenirsin? Allah (c.c),

⁃ Ya Musa! En çok öfkelendiğim kimse; Kalbi kibirli, dili kaba, imanı zayıf ve eli cimri olandır.” buyurdu.

Medine’nin büyük alimlerinden olan Urve b. Zübeyr der ki: “Tevazu sahibi olmak, insana şeref kazandırır. Her nimet kıskanılır ama tevazu nimeti kıskanılmaz.”

Hikmet sahibi olan bir zat şöyle buyurmuştur; “Kanaatin meyvesi huzur ve rahatlıktır. Tevazunun meyvesi ise muhabbettir.”

Ebu Safra oğlu Mühlib, Haccâc’ın ordusunda komutan olarak görevliydi. Üzerinde ipek kumaştan yapılmış elbisesi ile böbürlenerek yürüyordu. Bu yürüyüşü gören Abdullah oğlu Mutrif bu azametli yürüyüşü görünce,

⁃ Ey Allah’ın kulu! Bu şekilde bir yürüyüşü Allah ve Resûlü sevmez.” dedi. Bu söz üzerine Mühlib,

⁃ “Sen, benim kim olduğumu biliyor musun?”diye sordu. Mutrif de,

⁃ “Evet, biliyorum. Evvelin pis bir meni, sonun kokuşmuş bir leş, bu ikisi arası ise gübre taşıyan bir hamalsın” diye cevap verdi. Bu söz üzerine Mühlib, azametli yürüyüşü bıraktı.

Hikmet ehli olan bir zat şöyle der: “Müminin övgüsü Rabbi iledir, şerefi ise dini iledir. Mümin Allah’ın kulu olmakla övünür, dinine sahip çıkmakla da şeref duyar. Münafık olanın övünmesi ise nesebi iledir, şerefi de malında arar. Münafık soyu sopu ile övünür, dünyalık malı ile de şeref duyar.”

Abdullah İbni Ömer (r.a)’den gelen bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Tevazu sahibi kişileri gördüğünüzde, onlara karşı tevazu gösterin. Kibirli kişileri gördüğünüz zaman, siz de onlara karşı kibirli olun. Çünkü bu onlar için bir küçüklük, bir aşağılamadır. Siz onlara karşı bu davranışınızla bir sadaka vermiş olursunuz.” (Gazali, İhyau Ulumid-Din, 3/528.)

Ebu Hureyre (r.a)’den gelen bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Allah için tevazu göstereni, Allah yükseltir. (Ahmed, el-Müsned, 2/386.)

Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurmuştur:

“Tevazunun başı; karşılaştığın her müslümana ilk önce selam vermek, meclislerde arka kısımlara oturmak ve kendisinden iyi insan ve takva sahibi diye söz edilmesinden rahatsız olmaktır.”

Şunu iyice anlamalıyız ki, şeytanın Allah’ın (c.c) buyruğuna isyan etmesi, buyruğu dinlememesi kibrinden dolayıdır. Kibir, imansızların ve firavunların ahlakıdır. Tevazu ise peygamberlerin ve salih kulların ahlakıdır.

Salihlerden, tevazu sahiplerinden olmak ümidiyle.

Gününüz hayırlı, bereketli olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sinan Şen Arşivi