İyilik ve Kötülük
Çocuklarla birlikte…
Anadolu’muzda, “çarıklı* erkân-ı harp” diye bir tabir vardır. Bu insanlar 50 – 60 gibi belli bir yaşa gelmişlerdir ve belki de çoğunun okuma, yazması da yoktur. Onlar okuma ve yazmayı belki de “Ali mektebinde” (askerde okuma yazma öğretilen yer) öğrenmişlerdir. Ama “hayat mektebinden aldıkları o kadar büyük hayat tecrübeleri” vardır ki, ben yüksek öğrenim yaptım diyenleri bile bilgileri karşısında bazen şaşırttıkları olur.
Yine bunun gibi bir “çarıklı erkân-ı harp” olan Ahmet ağa, bir gün torunu Hasan’la kerpiçten yapılma evinin önünde oturuyor, güneşliyorlarmış.
Bu arada da kendilerine ait olan iki köpeğin birbiri ile dalaşmasını, oynaşmasını seyrediyorlarmış. Birisi beyaz diğeri ise siyah renkli olan iri iki köpekmiş bunlar.
O yıl 12 yaşına basan Hasan, kendini bildi bileli evlerinin önünde boğuşup duran bu iki köpekle ilgili ne zamandır sormak istediği bir soruyu dedesine sormuş.
“Dede” demiş. Evimizi korumak için bir köpek yetmiyor mu ki sen hep iki köpeği barındırıyorsun? Sonra neden köpeklerin renklerinin siyah ve beyaz olmasını istiyor ve özellikle bu şekilde seçiyorsun?” demiş.
Dedesi önce gülümsemiş ve torununun sırtını sıvazlayarak; “Onlar” demiş, “benim için birer simgedir, evlat” demiş.
“Neyin simgesidir, dede?” diye sormuş, çocuk.
“İyilikle kötülüğün simgesidir yavrum” demiş dedesi. Ve devam etmiş. “Beyaz iyilikleri, siyah da kötülükleri temsil etmektedir.”
“Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülükler de bizim içimizde boğuşup, birbiri ile mücadele eder dururlar. Nefsimiz (canımızın istekleri) genellikle kötülükleri yapmamızı ister, hâlbuki aklımız ve imanımız bize iyilikleri yapmamızı emredeler.”
Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm ve onun için hep yanımda tutarım bu köpekleri” demiş.
Çocuk, sözün burasında; “Dedeciğim, ortada bir mücadele varsa, bunun bir kazananı ve bir de kaybedeni olmaz mı?” demiş.
Ve eklemiş; “Dede, mücadeleyi sence hangisi kazanır?”
Çarıklı erkân-ı harp, bir derin gülümseme ile torununa bakmış ve “Hangisi mi evlat?
Ben hangisini daha iyi beslersem, o kazanır” demiş.
-----------
* Çarık: Köylülerin giydiği bir çeşit ayakkabı.
Çarıklı erkân-ı harp: Harbi yürüten kumandan. Burada, derin tecrübesi olan insan.
Simge: İşaret.
Tabir: Deyim, söz.
Mektep: Okul.
Ali Mektebi: Askere geldiği halde hala okuma yazma bilmeyenlere bunları öğreten yerler.
Barındırma: Besleme, koruma.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.