'İran, Tampon Bölge Stratejisine Engel Olmak İçin Pkk'yı Harekete Geçirdi'

'İran, Tampon Bölge Stratejisine Engel Olmak İçin Pkk'yı Harekete Geçirdi'

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, İran ve müttefiklerinin Türkiye'nin tampon ve güvenlik bölge stratejisini engellemek için PKK'yı harekete geçirdiğini söyledi. İçeride olaylar çıkartarak Türkiye'nin iç derdiyle uğraşmasını...

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, İran ve müttefiklerinin Türkiye'nin tampon ve güvenlik bölge stratejisini engellemek için PKK'yı harekete geçirdiğini söyledi. İçeride olaylar çıkartarak Türkiye'nin iç derdiyle uğraşmasını sağlamaya çalıştığını dile getiren Güçlü, "İran'ın bu stratejisiyle PKK'nın silahlı siyasetinin devamı ve Öcalan'la hükümetin anlaşmasını boşa çıkarması örtüştü." dedi.

Bingöl'de İl Emniyet Müdürü'nün ağır yaralanması, il emniyet müdür yardımcısı ve bir komiserin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırıyı Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendiren Güçlü, Kurban Bayramı'nın üçüncü günü Halkların Demokrasi Partisi (HDP) tarafından alınan 'sokağa çıkma' kararının terör örgütü PKK'nın merkezi Kandil'e ait bir karar olduğuna dikkat çekti. "HDP, kendi özgür iradesi ile Kobani'ye destek ve dayanışma, devletin Kobani'ye ilişkin politikasının protesto edilmesiyle ilgili karar almış olsaydı, en azından yasal bir parti raconuna ve kurallarına göre hareket eder ve karar verirdi. Bu kararın da, kitlesel mitingler ve gösteriler olacağı geleneksel olandı." diyen Güçlü, "PKK'nın HDP eliyle taraftarlarının ve üyelerinin 'sokağa çıkın' kararının doğurduğu sonuçlara bakılırsa, olanlar (yağmalar, talanlar, yakmalar, adam öldürmeler, HÜDA-PAR'a saldırılar, tüm halkı faşizan ve mafia metodlarıyla korkutmalar, faşizan uygulamalar, sermaye çevrelerine düşmanlık, kendilerinden yana olmayan toplumsal dinamikleri Kürdistan'dan kaçırması) biçim ve hedefleri açısından PKK'nın lumpen proleter (yani üretim dışı unsurlarından oluşması) yapısına bir uygundur. Ayrıca 'Kobani Eylemlerinin' doğurduğu sonuçlar, eylemin çok önceden hazırlandığını da ortaya çıkarıyor. Hangi okulların, dershanelerin, şirketlerin, merketlerin, belediye binalarının, bankaların, sistematik, planlı bir şekilde yakılmasıyla kendini gösteriyor. PKK/HDP, son günlerdeki eylemin nedenini, Kobani'yle dayanışma ve destek olarak dikte etti ve kitlelere bu eylemleri böyle anlattı. Herkes de eylemlerin gerekçesinin bu olduğuna inandı ya da inanmak istedi. Oysa Kobani'nin Kürtlerin ve Türkiye’deki insanların duygularını okşayan bir neden olduğundan, bunun arkasında gizli bir ajanda ve amacın olduğu görülmek istenmedi." diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN İÇ DERDİYLE UĞRAŞMASI STRATEJİSİ DEVAM ETTİRİLECEK"

Bingöl'deki saldırının son eylemlerin gerçek nedenini ortaya çıkardığını dile getiren Güçlü, şöyle devam etti: "Son eylemlerin içiçe geçen, birbiriyle örtüşen ikili amacı ve stratejisi var. İran ve müttefikleri, Türkiye'nin Suriye'de 'Tampon ve Güvenlik Bölge' oluşturmasına karşılar. 'Tampon ve Güvenlik Bölgesi'nin Başer Esat'ın Baas Rejiminin yıkılmasına temel ve sebep olacağını düşünüyorlar. Türkiye'nin bu stratejisinin engellemesi gerekir. Bunu, kendilerinin yapması olanaklı değil. Kendilerine bağımlı durumda olan PKK'yı harekete geçirmenin daha görünür bir meşruiyetinin ve kolaylığının olduğunu biliyorlar. Bu nedenle İran ve müttefikleri, Türkiye'nin tampon ve güvenlik bölge stratejisini engellemek için PKK'yı harekete geçirdi. İçeride olaylar çıkartarak Türkiye'nin iç derdiyle uğraşmasını sağladı. Bu strateji devam da ettirilecek. Hükümetin yanlışları, Kürt millet meselesinde evrensel bir çözüm projesine ve planına sahip olmaması, bu hesapların görülmesini kolaylaştırdı. Bunun için de Kobani'nin kullanılması, gerekçe gösterilmesi için şartlar olgunlaşmıştı. Tetik çekildi, Türkiye geneli ve Kürdistan kana boyandı."

"İRAN VE MÜTTEFİKLERİNİN HESABIYLA PKK HESABI ÖRTÜŞTÜ"

İran ve müttefiklerinin stratejisiyle PKK'nın silahlı siyasetinin devamının örtüştüğünü vurgulayan Güçlü, başından beri PKK merkezi Kandil'in, Öcalan'la devletin içinde bulunduğu ilişkileri sorunlu gördüğünü söyledi. Öcalan'ın hükümetin dümen suyunda hareket ettiğini, müzakerenin olduğuna ve karşılıklı bir anlaşmanın gerçekleşeceğine inanmadığını belirten Güçlü, "Öcalan ile bir anlaşma olsa bile, bu anlaşma PKK'nın silah bırakmasını gerektirecek. Oysa PKK'nın silah bırakmaması mutlaktır. PKK silahla var olan bir yapıdır. Silahla belirli bir alanda egemen/iktidar olmak istemektedir. Sivil federal devlete karar verilse bile, PKK silahlarıyla federe Kürdistan'a egemen olmak istemektedir. PKK, Güney Batı Kürdistan’da kendi diktatörlüğünü inşa etmesi ve Öcalan'ın örgütteki etkinliğinden dolayı da bir angajmana taktik anlamda da olsa girdi. Buna rağmen, PKK'nın Türkiye'den çekilmesi ve sonra silahlarını bırakması kararı verilmesine, Öcalan 'silahlı mücadele dönemi bitmiştir' demesine rağmen, PKK söylenenlerin ve beklenilenlerin ötesinde silahlanmaya, çocukları dağa götürmeye devam etti. Bu duruma, halk da hükümet de Öcalan da tanıklık etti. Şimdi bu angajmanı, 'çözüm süreci' denilen hikayeye son vermek istiyor. Bunu her koşulda yapacak durumda değil. Kobani olayı üzerinden, Türk Devletinin ve hükümetin IŞİD'e yardım yaptığı gerekçelerine de sığınarak bu angajmanı ortadan kaldırmak istedi. 'Kobani düşerse çözüm süreci son bulur' tezi bu davranışa gerekçe hazırlamak anlamını içermektedir. Bu noktada, İran ve müttefiklerinin hesabıyla, PKK hesabı örtüştü, PKK'nın işi kolaylaştı. Asıl neden de kamuoyundan daha rahatlıkla gizlenmiş oldu." şeklinde konuştu. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.