İnsan hep halkla iç içedir
Dünyada her yerde insanlarla birlikteyiz. Evimizde ailemize birlikteyiz, okulda arkadaşlarımızla, iş yerinde iş arkadaşlarımızla, çarşı, pazarda başka insanlarla hep kalabalık ortamlarda bulunmak zorundayız. İnsan böyle olunca kendi başına kalması kendisiyle hesaplaşması zor olur. Kedimize bu kadar çok insanın içinde uzlete çekilecek zamanlar bulmalıyız. Çok insanlarla iç içe yaşayan insan sıkıntılardan kurtulamaz. İçinde huzuru yakalayamaz. Kalbi hep yalnız kalmayı arzular. Bu kadar çok insanlar içinde günahlara saplanıp kalmak kolaylaşır. Kalp bunu istemez. Ruha işaretler yollamaya başlar. Yalnızlık hissi çoğalır. Kimse ona yetmez olur. Kırılmalar darılmalar çoğalır. İster istemez dedikodu batağına girer ibadetlerden uzaklaşır. İbadetlerinden keyif alamaz olur.
Günahları kulu devamlı sıkmaya başlar. İnsanlarla olunca bile sıkıntıya düşer. Başka yerlere eylemlere yönelir. Hiç birisinde huzuru bulamaz. Kısa bir süreliğine bu duygulardan uzaklaşarak huzuru buldum sanır. Ama kalbi daralır onu bu halden kurtarmaya çalışır.
Kalp insanın çobanıdır. Onu kurtlara yem etmemek için uğraşır. Yönetir. Uzlette olan insan kalbine yakın olur. Kalbiyle arasındaki perdeleri kaldırmaya başlar. Mesafeyi kaldırır. Kendine yakın olur. Aslında çoğu insanın korktuğu yalnızlık kendini bulmak ve tanımak için olması gereken bir arkadaştır.
İnsanlardan hiç kopamayan insanın kalbi katılaşır. Kalbi katılaşan ağlayamaz. Ağlayamayan merhametini kaybetmeye başlar. Hep negatif olur. Rabbine samimiyetini kaybeder. Sadece rabbine değil, kendine etrafındakilere bile samimi olamaz.