Her Kasabaya Bir İmam Hatip
Şüphesiz ki insanlık bir imtihan sürecindedir. Hz. Adem’den (a.s) bu yana böyle gelmiştir. Kıyamet sabahına dek de böyle gidecektir. Yine insanlık tarihi boyunca Allah’ın seçkin peygamberleri insanlığı Kendisine davet etmişler, bu uğurda nice acı ve ısdıraplara da katlanmışlardır. İşte bu seyirde Hak ile batılın mücadelesi hiç bitmemiş ve bitmeyecektir. Bizler de bu süreçte yerimizi Hak’tan yana alıyor ve batıla karşı mücadelemizi sürdürme çabasında oluyoruz inşaallah.
Ne acıdır ki batıla gönül veren, nefsini ön plana çıkaran karşı guruptaki insanlar, kendilerini ebedi felakete atıyorlar. Dünyevi istekleri doğrultusunda, menfaatleri uğruna hakkı çiğnemek için gayret ediyorlar. Bunun sonucu olarak belki kendilerine dünya kazançları sağlarken, inanan insanları rencide etmenin yanında nice nesilleri de felakete sürüklüyorlar.
İşte bunlardan birisi de 28 Şubat süreci içerisinde yapılan zulümler ve yaşanan acılardır. 15 yılı içerisine alan bu karanlık dönemde nice gözyaşları aktı, nice çileler çekildi, nice acılar yaşandı ve nice nesiller bataklıklara itildi. İnsanı ve nesilleri Allah ve Rasul’ünden uzaklaştırmak kadar büyük bir felaket olabilir mi? Acaba bunu yapanlar ve buna hizmet edenler böyle büyük günahın hesabını nasıl verecekler? Allah’a şükrediyoruz ki bunun hesabı daha dünyada bile sorulmaya başlandı. Onun bir de ahiret boyutu vardır ki, o asla hesap edilemez.
Eğer Allah’ın yardımı bir topluma ulaşacak olursa akıl ve hayale gelmeyecek nice nimet ve lütuflar da onlara ulaşmış olur. Şükrediyoruz ki Rabbimize, şimdi böyle bir nimetle karşı karşıyayız. Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin seçmeli de olsa okullarımıza girmesi ve İmam – Hatip orta kısımlarının açılması gerçekten ne eşsiz bir manzara, ne büyük bir lütuftur. Şimdi bizlere düşen bu kıymetin idrakinde olmak ve bu büyük nimeti yurdun her köşesine yaymaktır. Bu, tıpkı, okunan Türkçe Ezan’ın (!) aslına çevrilişi gibidir bizler için. Artık aileler ve bunlara gönül vermiş insanlarla bu dersleri verecek öğretmenlere büyük bir görev düşmektedir. Çocuklarımıza sevgi ve muhabbetle yaklaşmak, başarılarını ödüllendirmek ve onlara gereken ilgiyi göstermek şüphesiz ki o derslere olan talebi artıracaktır. Bu dersleri asla bir korku duvarı haline getirmemelidir. Gerekirse not bolluğuyla ödüllendirmek gerekir ki çocuklarımızın ilgisi ve sevgisi artsın. Yoksa bunun vebali altından asla kalkılamaz.
Bu çerçevede köylerimize, kasabalarımıza, ilçe ve illerimize büyük görevler düşmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının bu işe dört elle sarılması gerekir. Atıl binaların kullanılır hale getirilerek yeni İmam – Hatip’lerin açılması lazımdır. Belli bir nüfusa ulaşmış her kasabada mutlaka bir İmam – Hatip orta kısmı olmalıdır. Bunun için çalışmalı, buna gayret edilmelidir.
Şüphesiz ki bu konuda çalışması gereken bir gurup da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlileridir. Onlar her köy ve kasabada varlar. O halde bu işin de içerisinde olmalı, halkı yönlendirmeli ve mutlaka açılmasına katkıda bulunmalıdırlar. Yoksa bu vebalin altından kalkılamaz sözünü yineliyoruz.
O halde bir kampanya başlatalım: HER KASABAYA BİR İMAM – HATİP!
İşte güzel bir kampanya. Haydin çalışmaya!..
Bu önemli ve büyük bir fırsattır. Nesillerin iman ve İslâm hakikatiyle edepli, ahlâklı ve verimli hale gelmesi için bu fırsatı kaçırmayalım. Şüphesiz ki ahirete yapacağımız en önemli yatırımdır bu. Aksi halde 8 yıllık felaketiyle ortaya çıkan yaralar nasıl tedavi edilecek?
Üzerinde önemle durulması gereken bir konu da 8 yılın üzerindeki 4 yıldır. Eğer gereken tedbir alınmazsa köy ve kasabalarda mecburen okuyacak lise talebeleri edep ve ahlâk yönüyle çok şey kaybedebilirler. Ama gayret edilirse çok daha hayırlı bir sonuca ulaşılabilir.
Allah (c.c) memleketimize ve İslâm dünyasına hayırlı kılsın ve arzu edilen güzel sonucu lutfeylesin!
O’na emanet olunuz!
Ne acıdır ki batıla gönül veren, nefsini ön plana çıkaran karşı guruptaki insanlar, kendilerini ebedi felakete atıyorlar. Dünyevi istekleri doğrultusunda, menfaatleri uğruna hakkı çiğnemek için gayret ediyorlar. Bunun sonucu olarak belki kendilerine dünya kazançları sağlarken, inanan insanları rencide etmenin yanında nice nesilleri de felakete sürüklüyorlar.
İşte bunlardan birisi de 28 Şubat süreci içerisinde yapılan zulümler ve yaşanan acılardır. 15 yılı içerisine alan bu karanlık dönemde nice gözyaşları aktı, nice çileler çekildi, nice acılar yaşandı ve nice nesiller bataklıklara itildi. İnsanı ve nesilleri Allah ve Rasul’ünden uzaklaştırmak kadar büyük bir felaket olabilir mi? Acaba bunu yapanlar ve buna hizmet edenler böyle büyük günahın hesabını nasıl verecekler? Allah’a şükrediyoruz ki bunun hesabı daha dünyada bile sorulmaya başlandı. Onun bir de ahiret boyutu vardır ki, o asla hesap edilemez.
Eğer Allah’ın yardımı bir topluma ulaşacak olursa akıl ve hayale gelmeyecek nice nimet ve lütuflar da onlara ulaşmış olur. Şükrediyoruz ki Rabbimize, şimdi böyle bir nimetle karşı karşıyayız. Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin seçmeli de olsa okullarımıza girmesi ve İmam – Hatip orta kısımlarının açılması gerçekten ne eşsiz bir manzara, ne büyük bir lütuftur. Şimdi bizlere düşen bu kıymetin idrakinde olmak ve bu büyük nimeti yurdun her köşesine yaymaktır. Bu, tıpkı, okunan Türkçe Ezan’ın (!) aslına çevrilişi gibidir bizler için. Artık aileler ve bunlara gönül vermiş insanlarla bu dersleri verecek öğretmenlere büyük bir görev düşmektedir. Çocuklarımıza sevgi ve muhabbetle yaklaşmak, başarılarını ödüllendirmek ve onlara gereken ilgiyi göstermek şüphesiz ki o derslere olan talebi artıracaktır. Bu dersleri asla bir korku duvarı haline getirmemelidir. Gerekirse not bolluğuyla ödüllendirmek gerekir ki çocuklarımızın ilgisi ve sevgisi artsın. Yoksa bunun vebali altından asla kalkılamaz.
Bu çerçevede köylerimize, kasabalarımıza, ilçe ve illerimize büyük görevler düşmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının bu işe dört elle sarılması gerekir. Atıl binaların kullanılır hale getirilerek yeni İmam – Hatip’lerin açılması lazımdır. Belli bir nüfusa ulaşmış her kasabada mutlaka bir İmam – Hatip orta kısmı olmalıdır. Bunun için çalışmalı, buna gayret edilmelidir.
Şüphesiz ki bu konuda çalışması gereken bir gurup da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlileridir. Onlar her köy ve kasabada varlar. O halde bu işin de içerisinde olmalı, halkı yönlendirmeli ve mutlaka açılmasına katkıda bulunmalıdırlar. Yoksa bu vebalin altından kalkılamaz sözünü yineliyoruz.
O halde bir kampanya başlatalım: HER KASABAYA BİR İMAM – HATİP!
İşte güzel bir kampanya. Haydin çalışmaya!..
Bu önemli ve büyük bir fırsattır. Nesillerin iman ve İslâm hakikatiyle edepli, ahlâklı ve verimli hale gelmesi için bu fırsatı kaçırmayalım. Şüphesiz ki ahirete yapacağımız en önemli yatırımdır bu. Aksi halde 8 yıllık felaketiyle ortaya çıkan yaralar nasıl tedavi edilecek?
Üzerinde önemle durulması gereken bir konu da 8 yılın üzerindeki 4 yıldır. Eğer gereken tedbir alınmazsa köy ve kasabalarda mecburen okuyacak lise talebeleri edep ve ahlâk yönüyle çok şey kaybedebilirler. Ama gayret edilirse çok daha hayırlı bir sonuca ulaşılabilir.
Allah (c.c) memleketimize ve İslâm dünyasına hayırlı kılsın ve arzu edilen güzel sonucu lutfeylesin!
O’na emanet olunuz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.