Hdp: Hükümet, Barış Sürecini Tıkayan Bir Tutum Ve Yönelim İçerisine Girdi

Hdp: Hükümet, Barış Sürecini Tıkayan Bir Tutum Ve Yönelim İçerisine Girdi

Halkların Demokratik Partisi (HDP), hükümetin barış sürecini tıkayan bir tutum ve yönelim içerisine girdiğini savundu. "İmralı'da sayın Öcalan'ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte,...

Halkların Demokratik Partisi (HDP), hükümetin barış sürecini tıkayan bir tutum ve yönelim içerisine girdiğini savundu. "İmralı'da sayın Öcalan'ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte, görüşmelerin gerçek bir müzakereye dönüştürülmesinin koşulları sürekli ertelenmektedir." diyen HDP, "Sayın Öcalan'ın 'Başmüzakereci' sıfatı tartışmaya açılmaktadır. Hatta Başbakan Yardımcısı Arınç tarafından 'çözüm sürecine mahkûm değiliz' denilerek, sürecin hükümet tarafından bitirilebileceği iması yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı Ankara'da yapıldı. Toplantı sonrası açıklanan sonuç bildirgesinde, Kobani'de IŞİD çetelerine karşı yürütülen özsavunmanın 44. gününe girdiği ve direnişin halihazırda tarihsel bir nitelik kazandığı ifade edildi. "IŞİD çetelerinin kimyasal silah kullandığına dair giderek güçlenen iddialar, Kobani'deki durumun aciliyetini bir kez daha vurgulamaktadır." denilen bildiride, AKP hükümetinin Kobani'ye yardım koridoru konusunda ayak sürüyen, sürece yayan tutumunun hala devam ettiği belirtildi.

Bu tutumun, PYD ile IŞİD’i bir tutma ve PYD’yi terör örgütü ilan etme aymazlığına kadar vardığının dile getirildiği açıklamada, "Türkiye’yle hiçbir çatışmaya girmemiş, her fırsatta Türkiye ile dostluğunu ilan etmiş PYD’nin terör örgütü ilan edilmesini asla kabul etmediğimiz gibi Musul Konsolosluğu’nu basmış, 49 konsolosluk görevlisini rehin almış, halen de her fırsatta Türkiye’yi tehdit eden IŞİD ile PYD’nin bir tutulmasının yanlışlığını halkımızın dikkatine sunuyoruz." ifadeleri kullanıldı.

6-8 Ekim günlerindeki sokak olaylarında hayatını kaybedenlere ilişkin hiçbir soruşturma yapılmadığının belirtildiği açıklamada, "Partimiz üyesi ya da sempatizanı yüzlerce insan sabah baskınlarıyla gözaltına alınmakta, tutuklanmaktadır. KCK operasyonlarını anımsatan bir siyasal bastırma hamlesi ile karşı karşıyayız. Hükümet, yol açtığı bu ölümlerin sorumluluğundan kaçamaz. Halkımızın 6-8 Ekim’deki meşru demokratik mücadelesi, Kobani’deki durumu köklü biçimde değiştirmiş, Kobani’yi dünya kamuoyunun gündemine taşımış ve kentin düşmesine barikat olmuştur. 6-8 Ekim’de yitirdiğimiz insanlarımız için adalet mücadelesini yürütmeye ve estirilen tutuklama terörünün karşısında durmaya devam edeceğiz." denildi.

"İNFAZLAR ÇATIŞMASIZLIK ORTAMINI ZORLAMAKTADIR"

Hükümetin Bingöl'de, ardından Kars Kağızman'da gerçekleştirdiği yargısız infazların toplumda 1990'lara dönüş endişelerini geliştirdiğinin savunulduğu açıklamada, "Başbakan Davutoğlu’nun Bingöl’deki karanlık suikastten sorumlu tutarak cezalandırdık dediği, Genç ilçesinde infaz edilen 4 insanın, Bingöl merkeze hiç girmedikleri ve bu olayla hiçbir alakalarının bulunmadığı netleşmiştir. Kağızman’da gerçekleştirilen yargısız infazın da HES barajına yönelik başka bir eylem gerekçe gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Anımsatmak isteriz ki Türkiye’de idam cezası kaldırılmıştır. Hükümet, yargısız infazlarla adı konulmamış biçimde idam cezasını uygulamaktadır. Cezalandırdık diyerek açıktan bunu ifade etmektedir. Bu infazlar iki yıldır süren ve bizce çok değerli olan çatışmasızlık ortamını zorlamaktadır.

Yüksekova’da üç askerin öldürülmesi, canımızı yakan, barışa dair endişelerimizi büyüten bir diğer gelişme olmuştur. Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması için çıktığımız yolun önüne her geçen gün yeni engeller konulmaktadır. Halkların Demokratik Partisi, demokratik Türkiye’ye giden yolun anahtarı olan barış sürecine var gücüyle sahip çıkmaya, Kürt sorununun çözümünde yegâne yöntem olarak müzakereye işaret etmeye devam edecektir. Çatışmasızlık sürecini zorlayan her türlü girişimin ve gelişmenin karşısında olacaktır. Hükümet müzakere sürecini bitirmeye niyet etse dahi, biz bu süreci sahiplenen ve ilerletmeye çalışan taraf olacağız. Çünkü barış her şeyden önce halklarımızın talebi ve ihtiyacıdır." denildi.

"GÜVENLİK PAKETİYLE HÜKÜMET POLİSE İNFAZ YETKİSİ VERMEKTEDİR"

Güvenlik paketiyle, hükümetin polise infaz yetkisi vermekte olduğunun dile getirildiği açıklamada, "Kamu güvenliğini otoriter yasalarla sağlamak iddiası ve yönelimi, eski Türkiye'nin en bilindik özelliğiydi. Neticede on yıllar süren deneyimle sabittir ki kamu güvenliği ancak demokrasinin geliştirilmesi, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ortamında sağlanabilir. Otoriter, yasakçı, baskıcı yasalar, hele devlet infazları ancak toplumsal gerilimleri daha da büyütür ve kışkırtır. AKP Hükümeti’nin 2004’te değiştirdiği Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun ve keza 2006’da getirdiği yeni TMK’nın ne denli büyük acılara yol açtığı ortadayken, güvenlikçi zihniyetle getirilecek yeni yasaların yol açacağı sonuçlar da bellidir. Çözüm süreci kapsamında, kamuoyu TMK gibi demokratik siyasal alanı fiilen yok eden yasaların kaldırılmasını beklerken, AKP Hükümeti, tam tersi istikamette hareket etmektedir. Partimiz güvenlikçi değil, özgürlükçü yasalarla demokrasiyi geliştirme iddiasındadır. Bu nedenle AKP’nin güvenlik paketinin karşısında duracak ve halklarımızın siyasal özgürlük ve demokrasi talebinin Meclis’teki yegâne savunucusu olmaya devam edecektir." ifadeleri kullanıldı.

"301 İŞÇİNİN ÖLDÜĞÜ SOMA'DA SORUMLULAR HALEN CEZALANDIRILMADI"

İstanbul Validebağ ile Ordu-Fatsa’da ilçe halkının yaptığı eylemlere de değinen HDP, tepkinin meşru ve demokratik temelde olduğunu kaydetti. Soma’da yaşanan ve 301 işçinin canını alan iş cinayetinin üzerinden 5 ay geçtiği halde, sorumluların halen cezalandırılmadığının belirtildiği açıklamada, şöyle denildi: "Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, çalışmalarını tamamlayıp sorumluları ortaya koymamıştır. Soma işçilerinin ağır çalışma koşulları halen devam etmekte, dahası işçiler ücretlerini dahi zamanında alamamaktadırlar. Facianın yaşandığı ocaklardan birisi olan Eynez Ocağı’ndan işçilerin ücretlerinin ödenmesi talebiyle yürüyüş yapması, Soma’daki vahşi çalışma koşullarına dair yeni bir örnek oluşturmuştur. Yine Soma madenlerinde yaşanan iş cinayetinin benzerleri inşaatlarda sürekli tekrarlanmaktadır. Partimiz, doğanın yıkımına ve kentsel çevrenin talanına olduğu gibi, iş cinayetlerine ve işçilerin maruz bırakıldıkları vahşi sömürü koşullarına da karşı durmaya, bu yönde mücadele yürüten halk kesimleriyle birlikte hareket etmeye devam edecektir." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.