Haydin Çocuklar Camiye!
Bir yaz mevsimi daha geldi. Çocukların karne sevincinin ardından dokuz haftalık bir eğitim süreci daha başladı. Ayrı bir lezzet, ayrı bir heyecandır bu. Camiler ve Kur'an Kursları çocuk bahçesine dönecek. Ne güzel bir manzara bu!
Gönül ister(di)ki çocuklarımız okul dersleri arasında Kur'an-ı Kerim'i de öğrenmiş olsalardı ne iyi olur(du).
Aslında çocuklarımız küçük yaştan itibaren camilere alıştırılmalıdır. Mekke ve Medine'de gördüğümüz anne-çocuk, baba-çocuk manzaraları bizim de özlem duyduğumuz bir durumdur. Zira çocuk yaşta alınan şeyler asla unutulmaz. Temiz hafızalar neyi alırlarsa onu muhafaza ederler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in cemaati sadece erkekler değil, aynı zamanda kadın ve çocuklardı. Hatta Allah (c.c.)'ın seçkin Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz, çocukların ağlamasını duydukları zaman namazı kısaltırlardı. Şüphesiz bütün bunlar hayatımıza yön veren eşsiz değerlerdir.
İşte çocuklarımız için bu ve benzeri kavramların hafızalarda şekillenmesi ancak cami ve cemaat ortamlarında mümkün olur. Kısa da olsa yaz aylarında verilen Kur'an-ı Kerim dersleri, itikadi ve ameli bilgiler onların iman ve İslâm hayatlarının bir sigortasını teşkil eder. Bu çok önemli görevi ihmal eden anne ve babalar bunun acısı ve sorumluluğunu çekmek mecburiyetindedirler.
Bilmeliyiz ki, inanan insanlar olarak bizlerin en büyük sorumluluklarından birisi de, çocuklarımızın İslâmî bir terbiye ile yetiştirilmesidir. Eğer bu konuda ihtimam gösterecek olursak hem mes'uliyetimizden kurtulmuş, hem de dünya ve ahiret kazancına ulaşmış oluruz. Her birimiz bu konuda bir "çoban" olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız. Bunun için de her yıl camiler ve Kur'an Kurslarımızda verilen bu dersleri asla küçümsememeliyiz. Keşke bu eğitim ve öğretim bir yıl olsa çok daha güzel olur. İnsanımız zaten açık olan Kur'an Kurslarına çocuklarını eskiden olduğu gibi bir yıl gönderse daha etkili ve kalıcı olacaktır.
Bugünler birer fırsattır. "Ağaç yaş iken eğilir" atasözünü unutmamalıyız. Onları yaş hallerindeyken iyi ve doğruya, hak ve hakikate yönlendirmeliyiz. Yoksa bir gün çok geç kaldığımızı anlarız ama iş işten geçmiş olur. O zaman kendimize, ailemize, milletimize ve yavrularımıza zulmetmiş oluruz.
İbadetin, ahlâkın, edebin ve ilmin merkezi olan camilerimiz birer cennet bahçesidir. O bahçelerin kıymetini bilelim. Yavrularımızı oralardan mahrum etmeyelim. Onları gerek mahalle camimize ve gerekse şehrimizin büyük camilerine götürerek vaaz, hutbe ve namaz usullerini öğretelim. Onların kıldıkları bir Cuma ya da bir Bayram namazı büyük yaşlarda kendileri için en tatlı hatıra olacaktır.
Bu vesile ile bu müesseselere maddî ve manevî destek sağlayan bütün kardeşlerimize ve buralarda özveri ile hizmet eden görevlilerimize duacıyız. O halde seslenelim bütün yavrularımıza;
-HAYDİN ÇOCUKLAR CAMİYE!
Gönül ister(di)ki çocuklarımız okul dersleri arasında Kur'an-ı Kerim'i de öğrenmiş olsalardı ne iyi olur(du).
Aslında çocuklarımız küçük yaştan itibaren camilere alıştırılmalıdır. Mekke ve Medine'de gördüğümüz anne-çocuk, baba-çocuk manzaraları bizim de özlem duyduğumuz bir durumdur. Zira çocuk yaşta alınan şeyler asla unutulmaz. Temiz hafızalar neyi alırlarsa onu muhafaza ederler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in cemaati sadece erkekler değil, aynı zamanda kadın ve çocuklardı. Hatta Allah (c.c.)'ın seçkin Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz, çocukların ağlamasını duydukları zaman namazı kısaltırlardı. Şüphesiz bütün bunlar hayatımıza yön veren eşsiz değerlerdir.
İşte çocuklarımız için bu ve benzeri kavramların hafızalarda şekillenmesi ancak cami ve cemaat ortamlarında mümkün olur. Kısa da olsa yaz aylarında verilen Kur'an-ı Kerim dersleri, itikadi ve ameli bilgiler onların iman ve İslâm hayatlarının bir sigortasını teşkil eder. Bu çok önemli görevi ihmal eden anne ve babalar bunun acısı ve sorumluluğunu çekmek mecburiyetindedirler.
Bilmeliyiz ki, inanan insanlar olarak bizlerin en büyük sorumluluklarından birisi de, çocuklarımızın İslâmî bir terbiye ile yetiştirilmesidir. Eğer bu konuda ihtimam gösterecek olursak hem mes'uliyetimizden kurtulmuş, hem de dünya ve ahiret kazancına ulaşmış oluruz. Her birimiz bu konuda bir "çoban" olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız. Bunun için de her yıl camiler ve Kur'an Kurslarımızda verilen bu dersleri asla küçümsememeliyiz. Keşke bu eğitim ve öğretim bir yıl olsa çok daha güzel olur. İnsanımız zaten açık olan Kur'an Kurslarına çocuklarını eskiden olduğu gibi bir yıl gönderse daha etkili ve kalıcı olacaktır.
Bugünler birer fırsattır. "Ağaç yaş iken eğilir" atasözünü unutmamalıyız. Onları yaş hallerindeyken iyi ve doğruya, hak ve hakikate yönlendirmeliyiz. Yoksa bir gün çok geç kaldığımızı anlarız ama iş işten geçmiş olur. O zaman kendimize, ailemize, milletimize ve yavrularımıza zulmetmiş oluruz.
İbadetin, ahlâkın, edebin ve ilmin merkezi olan camilerimiz birer cennet bahçesidir. O bahçelerin kıymetini bilelim. Yavrularımızı oralardan mahrum etmeyelim. Onları gerek mahalle camimize ve gerekse şehrimizin büyük camilerine götürerek vaaz, hutbe ve namaz usullerini öğretelim. Onların kıldıkları bir Cuma ya da bir Bayram namazı büyük yaşlarda kendileri için en tatlı hatıra olacaktır.
Bu vesile ile bu müesseselere maddî ve manevî destek sağlayan bütün kardeşlerimize ve buralarda özveri ile hizmet eden görevlilerimize duacıyız. O halde seslenelim bütün yavrularımıza;
-HAYDİN ÇOCUKLAR CAMİYE!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.