Havanda dövülen su
ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı üzerini bütün İslam ülkelerinde büyük bir infial meydana gelmiş bütün bu ülkelerin halkları mitingleriyle, yöneticileri ise beyanatları ile ABD’yi kınamışlardır.
Türkiye bir adım daha atarak İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı)’nı 13 Aralık 2017 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul’da toplantıya çağırmıştır. Bu toplantıya İİT'nin resmi olarak 57 üyesinden Suriye davet edilmemiş zirveye 56 üye davet edilmiştir. Bu ülkelerden Başbakanlık seviyesinde sadece 16 lider katılmıştır. Yani üye ülkeler, bu önemli toplantıya gerekli alakayı göstermemişlerdir.
Katılımcılar başta Türkiye’den Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Yemen Cumhurbaşkanı Abdrabuh Mansour Hadi, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah, Umman Kralı’nın temsilcisi S. Assad bin Tarıq Al Said, Katar Emiri Şeyh Tamim, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Brunei Kralı Hasan El-Bolkiah, Cibuti Başbakanı Abdulkader Kamil Mohamed, Kazakistan Meclis Başkanı Kassım Jomart Tokayev, Pakistan Başbakanı Şahid Hakan Abbasi, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Faiez Serrag, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Ürdün Kralı Abdullah, Özbekistan Senato Başkanı Nigmatulla Yuldaşev, Malezya Başbakanı Najib Razzak, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, Gine Cumhurbaşkanı Alpha Conde, Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun, Komorlar Devlet Başkanı Azali Assoumani. Venezuala Devlet Başkanı Nicolas Maduro misafir olarak katılmışlardır.
TALEP VAR, İCRAAT YOK
İTT zirve toplantısında sonuç bildirisinde aşağıdaki kararlar açıklanmıştır.
- Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak ilan ediyoruz.
- İİT ülkelerini bunu tanımaya davet ediyoruz.
- ABD’nin Kudüs kararını kınıyoruz.
- ABD’nin Kudüs kararı Filistin halkının haklarına saldırıdır.
- ABD, barış sürecindeki rolünden çekilmelidir.
- ABD, geri adım atmazsa tüm sorunlardan sorumlu olacak.
- BM Güvenlik Konseyinin harekete geçmemesi halinde (Kudüs’e ilişkin) bu ağır ihlali BM Genel Kuruluna götüremeye hazırız.
- Bütün devletlerin diplomatik misyonlarını Kudüs’e taşımaya davet edilmiştir.
- BM derhal sorumluluklarını üstlenmelidir.
Anlaşılan odur ki başta bizim idarecilerimiz ve bu kadar devlet yetkilisi BM’lerin, BM Güvenlik Konseyi’nin ve Papa’nın derdimize dermen olamayacağını hala anlayamamış olmalarıdır.
OLMASI GEREKEN YAPTIRIMLAR
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise toplantının arkasından yaptığı basın toplantısında icraat niteliğinde yapılması gerekenleri şöyle sıralamıştır.
“İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri;
- İsrail ile tüm askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini kesmelidirler.
- Özel veya kamu, İsrail ile sanayi şirketleri arasındaki işbirliği, teknolojik bilgi paylaşımları ve savunma sanayi alımları durdurulmalıdır.
- Resmi veya gayri resmi yollardan İsrail ile yapılan tüm istihbarat paylaşımlarını sona erdirilmelidir.
- İslam ülkeleri deniz ve hava sahalarını İsrail’in uçak ve gemi seyrü seferlerine kapatmalıdır.
- Bizim Kudüs mitingini yaptığımız 10 Aralık Pazar günü aynı zamanda Dünya İnsan Hakları günüydü. Dünya’nın en acımasız insan hakkı ihlalleri Filistin’de Filistinlilere uygulanmaktadır. Sadece Gazze’deki ambargo ve kuşatma yüzünden binlerce masum insan su ve ilaç yokluğu nedeniyle hayatını kaybetme tehdidiyle karşı karşıyadır.
- İsrail’in Gazze başta olmak üzere Filistin’de uyguladığı soykırım her fırsat ve platformda uluslararası kamuoyunun gündemine taşınmalıdır,
- Ehli vicdan sahibi yüz binlerce Hıristiyan ve Yahudi, Trump ve İsrail’in bu provakatif kararına karşıdır.
- Din, dil, ırk ayrımı yapmadan yüreği mazlumları için atan her kesime çağrı yapılmalı harekete geçmeleri sağlanmalıdır.
- Çünkü bu provakatif adımlar sadece Filistin değil bütün dünya barışı ve bütün insanlık için büyük bir tehdittir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.