Güçlü: Öcalan, Bir Yandan Hükümeti Ve Bir Yandan Da Kandil'i İdare Ediyor

Güçlü: Öcalan, Bir Yandan Hükümeti Ve Bir Yandan Da Kandil'i İdare Ediyor

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, çözüm süreci denilen aldatmacanın geldiği yerin hiçbir sorunun çözülmemesi, PKK'nın silahlı güçlerinin birkaç katına çıkarması, Kürdistan'ın güney batısında silahlı ve despotik bir iktidar...

Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, çözüm süreci denilen aldatmacanın geldiği yerin hiçbir sorunun çözülmemesi, PKK'nın silahlı güçlerinin birkaç katına çıkarması, Kürdistan'ın güney batısında silahlı ve despotik bir iktidar ve işgalci haline gelmesi olduğunu söyledi. Güçlü, "Öcalan, her zaman başından itibaren belirlenen ve tespit edilen strateji çerçevesinde hareket etti ve ediyor. Halen bir yandan hükümeti ve bir yandan da Kandil'i idare ediyor.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Güçlü, Öcalan'ın, örgütlendirildiği zaman, Kürt hareketiyle organik bağı olmayan bir insan olduğuna dikkat çekti. "Kürtçü değildi, Kürtçülüğe karşı ve 'Komünizmle Mücadele Dermeği'nde çalışan biriydi." ifadelerini kullandı. Öcalan'ın, örgütlendirildiği günden itibaren, görevini layıkıyla yerine getirdiğini belirten Güçlü, bölgedeki tüm örgütlerini, devlete ve rejime muhalif tüm sol-sosyalist parti ve örgütleri, düşman, reformist, işbirlikçi ve hatta ajan ilan ettiğini kaydetti.

Bu stratejisine uygun olarak bu örgütlerin tasfiyesi için bu hareketlerin liderlerini ve kadrolarını öldürmek için fiilen harekete geçtiğini anlatan Güçlü, "Yapılması gerekenleri yaptı. Sömürgeci devletin, 1938 Kürt ulusal aykalanmalarından sonra tasfiye etmeye çalıştığı, sisteme entegre etmek istediği; ama gelecek zamanlarda da yeniden Kürt ulusal hareketine katılmalarını ihtimal dahilinde bir tehlike gördüğü ve kontrol altında tutmaya çalıştığı toplumun yönetici kesimlerini, PKK tarafından da düşman ilan ettirerek, bu toplumsal kesimlerin tasfiyesi için harekete geçti, toplu ölümler gerçekleştirdi. 1980 öncesi, Siverek’te ve Hilvan’da gerçekleşenler bu siyasetin sonuçlarıydı. Öcalan’ın, Apoist Hareket içinde gerçekleri gören, binlerce muhalefet eden Kürt gençlerini ve yurtseverlerini, lider özelliklere taşıyan kadrolarını da öldürtmesi de, bu misyonunun bir gereğiydi. Öcalan, Suriye’ye geçtikten kısa bir dönem sonra da, Suriye Devleti’nin sıkı bir adamı oldu. Bu sıkı adamlık, aynı zaman da Silahlı mücadeleyi başlatmasının önemli bir nedeni oldu. Suriye, Hatay ve Su sorunuyla ilgili Türkiye’yi dize getirmek istiyordu. Bu nedenle PKK harekete geçmeliydi. Ayrıca Kemalistler, Özal’la başlayan sivilazasyon ve görece demokratikleşmeyi engellemek istiyordu. Bu hesaplar çakışınca, ortaya PKK silahlı hareketi çıktı. Öcalan, daha sonra Irak Baasının ve İran rejiminin, Ermeni, Yunan yönetiminin, Rusya’nın belli kesimlerinin, Güney Kıbrıs’ın yakın adamları oldu. Onların hesaplarını gerçekleştiren figüran oldu." diye konuştu.

"ÖCALAN, PKK'NIN SİLAH BIRAKMAYACAĞINI BİLİYOR"

Öcalan'ın Türkiye’de ayaklarını yere basar basmaz 'devlete hizmet edeceğini' açıklamasını hatırlatan Güçlü, PKK’nın bütün örgütlerini ve silahlı güçlerini tasfiye etme sözü verdiğini ifade etti. "Ama, onun ağa babaları Devlet iktidarının sahipleri Kemalistler, silahlı mücadeleyi durdurmasını, ama silahları bırakmamasını ondan istedi. O da bunun gereğini yerine getirdi." diyen Güçlü, o tarihten sonra, bir yandan devleti, diğer yandan Kandil’i idare etmeye başladığını kaydetti.

AK Parti hükümetinin onunla görüşmeleri başlattığı 2012 tarihinden sonra da Kemalistlerden uzaklaşarak, AK Parti hükümetinin kucağına düştüğünün görüldüğünü anlatan Güçlü, bu sefer de hükümetin adamı olarak görevini ifa etmeye başladığını söyledi. Güçlü şöyle devam etti: "Öcalan, kendi postunu kurtarmak için, çıkarlarına aykırı olduğu halde 'silahlı mücadele döneminin son bulduğunu', PKK’nın silah bırakması gerektiğini 2013 Nevroz'unda ilan etti. O tarihten sonra da hükümeti ve Kandil’i idare etti. Öcalan, PKK’nın silah bırakmayacağını; silahın, PKK’nın varlık şartı olduğunu biliyordu. Çözüm Süreci denilen aldatmacanın geldiği yer: Hiçbir sorunun çözülmemesi, PKK’nın silahlı güçlerinin birkaç katına çıkarması, Kürdistan’ın Güney Batısında silahlı ve despotik bir iktidar ve işgalci haline gelmesidir. Öcalan, her zaman başından itibaren belirlenen ve tespit edilen strateji çerçevesinde hareket etti ve ediyor. Halen bir yandan hükümeti ve bir yandan da Kandil’i idare ediyor. Öcalan, silahlı mücadelenin son bulması halinde, kendisinin çok fazla kıymeti harbiyesinin olmayacağını, önemli sayılmayacağını, muhatap alınmayacağın biliyor. Buna göre hareket ediyor."

"ÖCALAN'IN GÖNLÜ KANDİL'DEN YANA"

Öcalan'ın ikili rolünü sokak olayları sırasında da oynadığını belirten Güçlü, "İran, ortalığın karışması için tetiğe bastı ve Kandil’i harekete geçirdi. Kandil, Kobani Eylemlerini bir medeni ve demokratik dayanışma ve destekleme hareketi dışında örgütlemeyi İran stratejik hedefi ve kendisinin silahlı güçlerinin varlığını gerekçelendirrme merekezinde örgütledi. Öcalan’a bu kararı iletti. Öcalan, Mehmet Öcalan kanalıyla gerekli gizli mesajını verdi. Kobani Eylemleri gerçekleşti. Talan, yağma, soygun, adam öldürme, sınırlı etnik ve ideolojik temizlik hareketinden sonra, Öcalan aman yapmayın diyerek, eylemleri durdu. Böylece, İran ve Kandil yapması gerekeni yaptı. Türkiye de içine döndü. Öcalan da yine güçlenen aktör, sözde de olsa en akıllı ve sağduyulu aktör olarak yağma ve talandan, sınırlı etnik ve ideolojik temizlik ve ölüm hareketinden güçlü çıktı. Bütün anlattıklarımdan ortaya çıkan sonuç: Öcalan, genel anlamda 'iki arada ve bir derede' konumunda. Ama gönlü Kandil’den yana. Bu misyonunu yerine getirirken, devletin çıkarlarını da hesap dışı tutmamayı, kendi postunu kurtarma adına yapıyor. Asıl olarak olarak da, Kemalist Sömürgeci Devletin Kürt ulus devletinin oluşumunun gerçekleşmemesi ve ertelenmesi stratejisini sürdürmekten geri adım atmıyor. Bütün davranışlarını, bu merkezde dizayn ediyor." şeklinde konuştu. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.