Görgüsüz müyüz?
Hafta sonu ile birlikte dört günü Konya dışında geçirdik…
***
Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’i gezdik…
***
Ortak özellikleri var… Aynı güzergah üzerindeler…
***
Birbirlerini destekliyorlar… Hepsinin de belediye başkanları bu yıl değişti…
***
Yine hepsi turizmden büyük pay kapmaya çalışıyorlar…
***
Şanlıurfa’nın o kaos ortamında bile Konya’dan fazla turizmden para kazandığını görmek Konyalı olarak bizleri derinden üzdü…
***
Çoğunluk yerli turist…
***
Yer gök, yöresel ürün ve lezzet dolu…
***
Hikayeler, menkıbeler, efsaneler adım başı her köşeden sizi yakalıyor…
***
Harranlı bir çoban bile bizden fazla kazanıyor turizmden…
***
Urfa’da bizim gittiğimiz gün oda fiyatları bin 500 Türk Lirası’ndan satılıyordu… Varın gerisini siz hesap edin…
***
Bir işletme sadece SIRA GECELERİ etkinliğinden gecede 24 bin Türk Lirası hasılat elde edebiliyor… Tarih satıyorlar, lezzet satıyorlar…
***
Ama en önemlisi turizme gönül vermişler…
***
Gaziantep’de aklınıza gelen her markanın oteli mevcut…İkinci otellerini açmak için şehirde büyük bir yarış içindeler…
***
Şehre sadece baklava yemek için gelen turlar bile var…
***
Mardin’in taşı toprağı altın olmuş…
***
Neredeyse, Sille kadar olan, eski Mardin’e, turist otobüsleri girmek için uzun kuyruklar oluşturuyorlar…
***
İzbeler, bodrumlar bile çoktan turizmin emrinde para makinesi haline dönüşmüş…
***
Bu kadar dar imkanlar ile turizmden bu denli yararlandıklarını gördükçe hayretimiz büyüdü, Konya adına üzüntümüz arttı…
***
Selçuklu medeniyetinin başkenti Konya’nın, kendi kurduğu sofrada karnı aç, fukara görüntüsü içimizi burktu…
***
Konya yeniden kendini tanımlamak ve yeniden yorumlamak zorundadır… İdarecilerimiz turizm alanında kalibrelerini yeniden gözden geçirmeli…
***
Konya’nın idarecileri dünyanın dört bir yanını, kafileler halinde gezmelerine rağmen görgülerini şehre aktaramamaları ne üzücü…
***
Utanmadan Mardin’den, Sille konusunda ders almalıyız…
***
Kebap ve etliekmek pazarı konusunda Gaziantep’den…
***
Mevlana konusunda da Şanlıurfa’dan…