Feda-Kârlık Eden Kazandı…
Farklı alanlarda LYS birincisi olan Büşra Topal, hedeflerine ulaşmak için sınavlara hazırlık sürecindeki fedakârlığını şu şekilde anlatmaktadır:
Büşra Topal (Yerleştirme Y-TM-2,Y-TM-3, Birincisi): “Evde televizyon, internet gibi araçların olması nedeniyle daha çok dershanede çalıştım. Telefonumu değiştirdim, çok fazla teknolojik özellikleri olmayan bir cihaz aldım. Dışarıya arkadaşlarımla gezmeye, sinemaya gidemediğim zamanlar oldu. Ben de sosyal yaşamdan fedakârlık ettim…” (Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/egitim/26702359.asp)
Başarı; ders çalışırken sanal âlemde gezinmek ya da arkadaşlara SMS atmaktan geçmez. Başarı dirsek çürütmekten ve ter akıtmaktan geçer. Ders çalışmak için akıtılmayan ter, sınavlardan sonra gözyaşı olarak akacağı bir gerçektir.
Başarı; elleri cepte dolaşarak gelmez. Çünkü “Hiç kimse başarı merdivenlerini, elleri cebinde tırmanmıştır.”(J.K.Moorhead)
Başarı; kafasına göre ders çalışmakla da gelmez. Çünkü “Plansız çalışan bir kimse ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir kimseye benzemektedir.” (Descartes)
Başarı için fedakârlık gerekir. Fedakârlık içinde elleri cepten çıkarıp planlı ders çalışmak, ders çalışırken de cep telefonunun kapatmak gerekir. Bunun içinde uygulanabilir bir plan yapmak ve bu planı da uygulayabilmek içinde fedakârlık gerekir. Çünkü başarılı olmak için fedakârlık şarttır. Fedakârlıkların en başında da ders çalışırken cep telefonunu kapatabilmek gelmektedir.
Derslerde ve sınavlarda başarılı olmak için bazı şeylerden fedakârlık edilmesi gerekir. Zaman feda-kârlık zamanıdır. Adı üstünde feda-kâr. Kâr elde etmek için feda etmek gerekir. Başarı adına kâr edebilmek içinde özellikle cep telefonlarından, oyunlarından, arkadaşlarından, bilgisayardan, televizyondan, uykudan... feda etmeleri gerekir. Kâra geçmek için feda etmek gerekir, hedeflere ulaşıncaya kadar.
Telefon açıkken…
Her ne kadar hayatın vazgeçilmezlerinden de olsa cep telefonlarını en azından ders çalışırken yanımıza almamak ya da kapatmak gerekir. Aksi takdirde başarı beklemek yanlış olur. Eğer bir çocuk ders çalışırken telefonunu çalışma odasının dışında bırakmıyor ya da kapatmıyorsa bu çocuk kesinlikle ders çalışmıyor demektir.
Peki, ne yapmak gerekir:
Telefonu kullanım amacına uygun kullanılmalıdır. Nasıl evdeki beyaz eşyalar ihtiyaç halinde yerinde ve zamanında kullanıyorsa cep telefonu da ihtiyaç halinde yerinde ve zamanında kullanılmalıdır.
Nasıl ki yemek masası yemek içinse ders çalışma masası da ders çalışmak için olmalıdır. Çalışma masasına oturulduğu zaman telefon çağrışımı yapmaması için çalışma masasında telefon görüşmesi yapılmamalı ve internete girilmemelidir. Görüşme yapmak ve internete girmek için mümkün mertebe başka bir mekan kullanılmalıdır.
Bunun yanında;
1- Telefon hayatımızın vazgeçilmezleri arasında görülmemeli. Telefon kullanımını mümkünse hayatımızda en aza indirilmeli. Her konuda telefona sarılmamalı. Gözü ve gönlü telefondan uzak tutmalı.
2- Telefon bizim için amaç değil iletişimde kullanılan bir araç olmalı. Telefon görüşmeleri mümkün olduğunca kısa ve öz tutulmalı. Telefonla keyfi konuşma ve mesajlaşma yapılmamalı.
3- Telefon kullanımı konusunda bazı kriterler getirilmeli. Sınıfa girerken ve ders çalışırken kesinlikle telefon kapalı tutulmalı. Telefon görüşmeleri, SMS atma, internete girmeleri kesinlikle çalışma masasında yapmamalı.
Sonuç olarak;
Başarının önündeki engelleri bilip onları tek tek kaldırmak gerekir. Günümüzde çocukların en büyük engelleri de cep telefonlarıdır.
Bugün çocuklar ders çalışırken cep telefonunu kapatma adına hayır diyemiyorsa başarıda bunlara hayır diyecektir. Bu “Hayır” da çocuklara sanal âlemde olmasa da gerçek hayatta acıtacaktır. Tabii ki o zamanda iş işten geçmiş “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş.” olacaktır.
Evet, bugün cep telefonlarını ders çalışırken feda edip kapatabilenler başarının önündeki en büyük engeli kaldırmış ve ders çalışma konundaki engellere karşı iradesini güçlendirmiş olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.