Recep Çınar

Recep Çınar

Fakülteler!

Fakülteler!

Geçenlerde ulusal yayın yapan bir gazetede okudum...

Bana ilginç geldi...

Türk Eczacılar Birliği (TEB), eczacı sayısının fazlalığına dikkat çekerek, eczacılık fakültelerinin sayısının artması nedeniyle istihdam sorunu yaşandığını, önümüzdeki yıllarda bu sorunun daha da büyüyeceğinin altını çizerek, yeni fakülteler açılmaması noktasında talepte bulunmuş...

Fakülte sayısı 50’ye yükselmiş...

2001’de sadece 8 fakülte varmış...

18 senede 42 fakülte açılmış...

“Akıl almaz bu artış” deniliyor...

Hem eczane, hem de eczacı noktasında, Türkiye’nin bu yükü kaldıramayacağı belirtiliyor...

Yapılan açıklamada, eczacıların ciddi istihdam sorunu yaşayacağı belirtilerek, “Gelecekte eczacılık alanında işsizlik baş gösterdiğinde plansızca açılan eczacılık fakültelerinden mezun olacak genç arkadaşlarımız hepimizin sorumluluğunda. Bu sebeple tarafların birbirini dinlemesi, atılacak adımlarda birbirinden destek alması, aynı masa etrafında oturma erdemini göstermesini önemsiyoruz. Konuyla ilgili tüm tarafların öneri ve görüşlerinin dikkate alınmasıyla oluşturulacak bir yol haritasının önemini bir kez daha yineliyoruz” değerlendirmesinde bulunulmuş...

Mesele fakülte açmakta değil, fakülteden mezun olanları istihdam edebilmek...

Bunları yapamıyorsak, fakülte açmanın ne manası var?

xxx

Konuyu bize getireceğim...

Yani Gazeteciliğe...

Uzatmaları oynayan ve son düdüğün çalınmasını beklediğimiz mesleğimize!

Türkiye’de  70’in üzerinde iletişim fakültesi var...

Her yıl yüzlerce öğrenci bu fakültelerden mezun oluyor...

Bu yüzlerce öğrencinin içerisinde “emmi”si ya da “dayı”sı olanlar, daha doğrusu torpili olanlar iş buluyorlar...

Gerisi mi?

Farklı mesleklere yöneliyorlar...

En cazibelisi de polislik...

Üniversiteye girebilmek için gecesini gündüzüne katmış, onca yoklukla, onca yoksullukla okumuş, mezun olmuş, ama mesleğini yapabileceği bir alan olmayınca, mecburen başka mesleklere yönelmiş...

Örnekleri çok...

En son örnek ise iki üniversite mezunu bir çift...

Ankara’da bir apartmanda kapıcılık yapıyorlar...

Erkek Hacettepe Üniversitesi’nden, kadın ise Pamukkale Üniversitesi’den mezun...

İş buldukları için çok memnun olduklarını söylemişler muhabire...

Eğitimini gördükleri işe değil, çalıştıkları, yani kapıcılık işinden memnunlarmış!

İstediğiniz kadar Üniversite, istediğin kadar fakülte açın, buralardan mezun olanlar, eğitimini aldıkları işlerden değil de, başka başka sektörlerden evlerine ekmek götürüyorlarsa, yeni yeni üniversiteler, yeni yeni fakülteler açarken bir kere değil, bin kere düşünmenizde yarar var.

xxx

Biz tekrar gazetecilik mesleğine gelelim...

İletişim fakülteleri üç bölümden oluşur...

Gazetecilik, radyo, televizyon ve sinema, halkla ilişkiler ve tanıtım...

Gazetecilik dışındakiler beni ilgilendirmiyor...

Çünkü, onlar farklı farklı alanlar...

Benim derdim gazetecilik...

Bizler, yani yazılı basında çalışanlar, sülalecek internet gazeteciliği ile sosyal medyaya yenildik!

Daha doğrusu teknolojiye ayak uyduramadık ya da karşı bir duruş sergileyemedik...

Gazetelerin nefes alamadığı bu günlerde daralan, sıkışan Türkiye ekonomisinin de gözardı edilemeyecek kadar bir payı var...

Bu konuyla ilgili daha öncede yazmıştım...

Bundan sonra da yazar mıyım?

Kimbilir...

Ama, gerçek olan şu ki, bizim meslek gitti gidiyor...

Ben demiyorum, mesleğin duayenleri ile gazetelerin trajları öyle diyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi