Davutoğlu: Düzenlemelerin Tamamı Demokratik Ülkelerde Olan Düzenlemeler

Davutoğlu: Düzenlemelerin Tamamı Demokratik Ülkelerde Olan Düzenlemeler

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümet tarafından Meclis’e gönderilen ve muhalefetin özgürlükleri kısıtladığı gerekçesiyle eleştirdiği polise yeni yetkiler tanıyan yasa değişikliklerini, “Getireceğimiz düzenlemelerin tümü demokratik...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümet tarafından Meclis’e gönderilen ve muhalefetin özgürlükleri kısıtladığı gerekçesiyle eleştirdiği polise yeni yetkiler tanıyan yasa değişikliklerini, “Getireceğimiz düzenlemelerin tümü demokratik ülkelerde olan düzenlemelerdir.” diye savundu. Davutoğlu, “Türkiye'ye kesinlikle Avrupa'da ya da dünyanın herhangi bir yerinde olan hukuk devletinde olan kuralların dışında hiçbir şey gelmeyecek.” dedi.

İçişleri Bakanlığında bilgilendirme toplantısına katılan Başbakan Davutoğlui ardından İçişleri Bakanı Efkan Ala ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Burada gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu’na polise tanınan yeni yetkilere ilişkin, “İç güvenlik reformu üzerinde çalışılıyor dediniz. Bununla ilgili özellikle polisin yetkilerinin artırılması, sınırsız yetki verileceği endişesi var. Buna gerekçe olarak toplumsal olaylarda orantısız güç kullanıldığına ilişkin. Bir de dün TBMM'ye sevk edilen bir yasa var. O yasa da kuvvetli şüphe yerine makul şüphe savcılara yetki tanıyor. Makul şüphe neye göre, kime göre belirlenecek.” sorusu yöneltildi.

Davutoğlu ise yöneltilen soruya karşılık, “Bir rapor dedim. Çünkü günlerdir bu konuyu çalışıyoruz. Çok köklü diyebileceğim ve bizim bundan sonra atacağımız adımları anlamlı bir çerçeveye oturtacağımız bir tecrübe birikimimiz de var. Polisiye tedbirleri artıracak ifadesinin kesinlikle reddediyorum. Hiçbir şekilde şu anda demokratik sisteme sahip ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Bunu çok açık ve altını çizerek söylüyorum. Demokratik hukuk sistemine sahip Avrupa'daki ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz.” dedi.

'AVRUPA ÜLKELERİ İNCELENDİ'

Davutoğlu, yasal değişiklikler için birçok ülkenin incelendiğini anlattı: “Ama eğer bugünkü bizim uygulamalarımız ki, ben bir kısmını dinlediğimde ve Avrupa'daki örnekleri ile karşılaştırdığımda, bizim daha önce yaptığımız reformlarda güvenlik riski hemen hemen hiç olmamış ülkelerden bile ileri gittiğimiz ortaya çıkıyor. Mesela, tek tek Avrupa ülkelerini çıkarttırdık. Bir şiddet ortamında şu yaşanan şiddet ortamı gibi, Avrupa'da polisin savcıya sevk etmeden önce tedbiren 24 saat gözaltına alma hakkı var, yetkisi var. Bizde yok. Yani önümüzde birisi molotof kokteyli atsa ve belediye otobüsü, ambulans yansa, içindeki hasta da yansa, polis o kişiyi götürse savcı da serbest bırakabilir. Bu savcılarımıza güvensizlik değil ama o anki değerlendirme farklı olabilir. O zaman toplumsal olayları kontrol altına almak mümkün olmaz. Teröristler, vandallar ve şiddet yanlıları her türlü salahiyete sahipken polisimizin kamu düzenini korumak anlamında hiçbir yetkiye sahip olmaması kamu düzenini ortadan kaldırır. Avrupa, Amerika'daki uygulamalarda demokratik toplumlarda hiçbir gösteride maske kullanılamaz. Maske kullandığınızda o anda o kişinin kimliğini tespit etmek mümkün değil. Kimliğini niye saklıyor bunlar? Normal barışçıl gösteri yapan biri kimliğini niye saklasın? Siz maske takan birinin kimliğini tespit etmek için bile onu alıp bir yere götüremezseniz, bu polisin düzen sağlama imkanı kalmaz. Getireceğimiz düzenlemelerin tümü demokratik ülkelerde olan düzenlemelerdir. Kamuoyumuz bazen bilmiyor, bazıları da yanılmak istiyorlar. Sanki Türkiye'yi, Batı'da da değişik yerlerde bu tür çalışmalar yapıldığını biliyoruz, zaten içeride hemen bu tür suçlamalara çok çabuk alet olacak belli çevreler var. Türkiye otoriterleşiyor gibi bir kampanyaya karşı kamuoyumuzu uyarıyorum. Türkiye'ye kesinlikle Avrupa'da ya da dünyanın herhangi bir yerinde olan hukuk devletinde olan kuralların dışında hiçbir şey gelmeyecek.”

'DAHA FAZLASI OLMAYACAK'

Ardından makul şüphe konusuna açıklık getiren Davutoğlu, ilginç de bir örnek verdi: “Çarpıcı bir misal, makul şüphe konusu. Yargı ne zaman başlıyor? Bir suç işlendikten sonra yargıya intikal ediyor. Suçun işlenmesini önleme görevi kimin? Güvenlik birimlerimizin. O önleme görevi esnasında alınacak bir önlem eğer suç işlendikten sonraki prosedüre tabi kılınırsa suçu önleyemiyorsunuz. Bir örnek vereyim. Şu anda biz burada otururken bir ihbar gelse; Ankara'da şu caddeden bu caddeye bir araba içinde uyuşturucu ile gidiyor ve gençleri zehirliyor diye ihbar gelse o arabayı durdurup aramak için savcılık izni lazım. Savcı da dese ki daha suç işlenmemiş önemli bir delil yok sadece ihbar var dese o izni vermese o araba emniyet birimlerimizin gözünün önünden gide gide uyuşturucu da gider o gencimizi zehirler. Savcının şunu demesi hakkıdır. Bana delil getir. Emniyet görevlisinin görevi de gelen bir ihbarı değerlendirip o suçu işlenmeden engellemektir. O zaman bir orta yol bulmamız lazım. Acı değil mi? Bingöl'de şehit edilen iki kardeşimizin, şehit edenlerle ilgili bilgi geldiği halde bu savcılık tarafından işleme konulmadı. Ama suçlayamayız 'ortada daha suç yok' diyor. Ama öbür tarafta da çok ciddi o makul şüphe denilen şüphe hali var. Suçun önlenmemesi cana mal oluyor. Bir neslin yok olmasına sebep olan uyuşturucunun nakline engel olamıyorsunuz. Burada bir çözüm bulmak durumundayız. Biz kapalı kapılar ardından ve ertesi gün çıkacak bir yazıda çok rahat hükümeti suçlayabiliriz. Veya bu uygulamalara dönük önyargı oluşturabiliriz. Bizim yerimize otursunlar bir de empati yapsınlar bunu söyleyenler, bunu söyleyen muhalefet. Bizim durumumuzda olan birinin görevi uyuşturucunun oraya ulaşmasını engellemektir. Oraya gidecek olan bir teröristin gidişini engellemektir. Onu engellemek için ne gerekiyorsa yaparız. Bir şiddet yanlısının uyuşturucu tacirinin hareket etme hürriyeti benim vatandaşımın hayat hakkından ve benim genç neslimin sağlığından ruhsal sağlığından daha önemli değildir. Getireceğimiz önlemle o tür araçlar durdurulacak aranacak. Suç yoksa devam eder. Ama bir suç varsa o suç unsuru, uyuşturucu ise uyuşturucu, bomba ise bomba, molotof kokteyli ise molotof kokteyli, tespit edilip savcılara sevk edilecek. Emniyet görevlisine bu yetkiyi vermek dünyanın her yerinde vardır. Bize otoriterleşme gibi bir iddiada bulunanlar 'Amerika'ya gidince polis durdurduğunda sakın elini oynatma' dediğinde elini oynatmıyor korkusunda. Çünkü polisin yetkisi var. Ve orada da nerede insan hakları diye sormuyor. Orada ne uygulama varsa bizde de o olacak. Orada derken herhangi bir ülkeyi kastetmiyorum, demokratik hukuk devletinde. Daha fazlası olmayacak.”

'ÖZGÜRLÜKLERDEN FEDAKARLIK ETMEYECEĞİZ'

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama vandalların, eşkıyaların kol gezdiği barışçıl insanlarımızın da korku altında yaşadığı bir ülkeye kamu düzeni sahibi diyemeyiz. Dün ben bölgeden gelen belediye başkanlarını dinledim. Bir tanesi dedi ki 3 kez suikasta uğradım. Biri dedi ki 'sırf AK Partiden istifa etmem için ağabeyimi vurdular' dedi. Bu mudur demokrasi? 'Bana yakın bütün akrabalarımın işyerlerini yaktılar' dedi. Şimdi burada bir tedbir almazsak bir müddet sonra ne olur. O zaman bu şehirlerde bu vandalların eşkiyaların bu teröristlerin hükmü geçmeye başlar. Rahat şartlarda hükümferma olmak, fikir beyan etmek çok kolay olur. Hepimizin yapması gereken en zor şartlardaki TC vatandaşının hukukunu korumaktır. Benim beklediğim her bir özgürlükçü aydınımızdan, her bir özgürlükçü siyasi partimizden veya siyasetçimizden, görüşü ne olursa olsun şunun söylenmesidir. Özgürlüklerden fedakarlık etmeyeceğiz ama özgürlükleri istismar eden birilerinin de başkalarının en temel haklarını yok etmelerine izin vermeyeceğiz.”

'MOLOTOF KOKTEYLİ BOMBA SAYILACAK'

Davutoğlu ayrıca “Maske kullanarak gösteri yapılamaz. Molotof kokteyli atılamaz. Birisi çıkar da bu yasada molotof kokteyli artık suç sayılıyor, bomba sayılıyor derse, evet bomba sayılacak. Eğer o molotof kokteyli ile hasta taşıyan ambulans yakılıyorsa kimse bize özgürlükten bahsetmesin. Eğer birisi maske takılması engelleniyor da özgürlükler engelleniyor diyorsa evet maske takılmayacak. Maske takan alınıp götürülüp tedbir alınacak. Maskeyi takan kişi şunu deklare etmiş oluyor: Ben kimliğimi gizliyorum, suç işleyemeye hazırım. O kişinin maske takma özgürlüğü, ateş açma özgürlüğü, o arada binlerce insanın sokağa çıkma özgürlüğünü, evinin önüne çıkma, hatta balkona çıkma özgürlüğünün ortadan kaldırıyor. Bunlar olacak. Ama sadece bunlar olmayacak. Biz özgürlük teminatçısı olacak teminatı ihtiva eden unsurlar da olacak. Hepsini bir paket halinde getireceğiz.” dedi.

'KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU DA BİRKAÇ AY İÇİNDE GELİYOR'

Davutoğlu son olarak “Sivilleşme ve valilerimizin yetkileri de dahil olmak üzere güçlü bir altyapı kurulacak. Ayrıca aynı yasa önümüzdeki yasama döneminde yani birkaç ay içinde bu paketle birlikte kişisel verilerin korunması kanunu, kolluğun gözetimi, denetimi kanunu ve mülkiyetler kanunu gibi insan haklarını teminat altına alan hususlar da olacak. Eğer diyelim farklı bir kaygı olabilir, bu tedbirler alınırken bir polis, bir emniyet görevlisi veya bir jandarma, kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanırsa onun da müeyyidesi olacak. Burada güçlü bir denetim de getireceğiz. Yetki denetlenecek. Hak başka özgürlükleri sınırlamadan kullanılacak. Polise sınırsız yetki verilmesi söz konusu değil. Hepsi sınırlı kısıtlı ve tanımlanmış yetkiler olacak. Bu yetki istismarı olursa burada da güvenlik birimlerimiz aynı şekilde hukuk karşısında hesap verebilir durumda olacak. Kimse kullanma yetkisine sahip olmadan bir güç kullanamayacak.” diye ekledi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.