Yuvamız yazı serisi

İnsanın, dünya ve ahiret mutluluğuna ihtiyacı vardır. Hele yaşamakta olduğu dünyada mutluluğu yakalayan bir insan, gerekli şartlara uyduğu takdirde umulur ki ahirette de mutlu olacaktır. Ama nefsine ve şeytana uyan, hayatını yanlış ölçülere göre tanzim eden, eşini sadece cinselliği ile hatırlayan bir insan bu mutluluğu dünya da yakalayamayacağı gibi ahirette de yakalayamaz.
Mutluluğun şartlarından belki de birincisi eşlerin birbirleriyle anlaşabilmesidir.
Eşlerin anlaşabilmelerinin en önemli şartı, her ikisinin de “aynı inancı ve dünya görüşünü paylaşabilmeleri,” birbirlerinin haklarına hürmet etmeleri, yuvadaki görevlerini idrak etmeleri ve yerine getirmeleridir. “Kul hatasız olmaz” kuralınca mümkün olduğunca karşılıklı olarak bir takım küçük hataları affedici olmalarıdır.
MUTLULUĞUN SIRRI
Aynı inancın paylaşılması, eşlerin hayata, olaylara ve eşyaya bakışlarında müştereklik sağlayacaktır. Bugün çok yaygın bir şekilde karşımıza çıkan içki konusunu ele alır ve eşlerden birinin içkiyi yasak olarak gördüğünü, diğerinin ise içki içmekte bir sakınca bulmadığını varsayarsak, bu durumda eşler arasında inanç ve dünya görüşü birlikteliği yok demektir. Eşlerden biri, “Hayat müşterektir” kuralındaki müşterekliği iş ve ev hayatını birlikte yapacaklarını, para kazanmadaki müşterekliği ev işlerinde, yemek pişirme, bulaşık yıkama, çocuk bakımı gibi işlerin sıra ile yapılacağını anlıyor, diğeri ise “Hayat müşterektir” ama işler karı ve koca arasında yaratılış şekline göre paylaşılmıştır diyorsa... bu ve bunun gibi ölçü farklılıkları, yuvanın bir gün mutlaka yıkılması sonucunu getirecektir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde; “Kadın dört şeyi için nikâhlanır. Güzelliği, malı, asaleti ve dini için. Sen dindar olanını seç” buymaktadır. Burada ki din kavramı, “inanç ve dünya görüşünü” ifade etmektedir.
TENCERE – KAPAK
İnanç ve dünya görüşleri liberal yada sosyal demokrat olanlar da, kendi inanç ve düşünceleri paralelinde bir eş bulur da evlenirlerse onların da hiç olmazsa dünya mutluluğunu yakalayabilecekleri varsayılmaktadır. Atalarımız bunu, “Tencere yuvarlanıp kapağını bulmazsa, kaynamaz” şeklinde ifade etmişlerdir.
Evlenme şekillerinden “Flört metodu evlenme” lerde flört yapan eşler, kendilerini birbirlerine olduğundan daha farklı gösterme çabası içerisinde olduklarından evlendikten ve “cicim ayı” geçtikten sonra birbirlerini gerçek yanları ile tam olarak tanımakta, adına sevgi veya aşk denilen duygusal bağlarla evlenmeye karar vermiş olmalarının sıkıntılarını yaşamaktadırlar. Ülkemizde boşanmaların yüzde sekseninin flört metodu evlenmelerde olduğu görüldüğünden, eşlerin birbirlerinin ne kadar anlayıp anlamadığı ortadadır.
On-onbeş yıl anlaşarak yuvalarını götürmüş eşlerden birinde bir fikri değişiklik olduğunda (genellikle İslama yöneldiğinde) aralarında sıkıntı baş göstermeye başlamaktadır. Yuvanın dirliği kaçmakta ve yuva çatırdamaya başlamakta ve bir müddet sonra yıkılmaktadır. Eşlerin anlaşarak bunca yıl mutlu olmalarına rağmen bir müddet sonra boşanma isteğinin temelinde fikri yapılarındaki değişiklik yatmaktadır.
Yurdumuzun birçok yerinde uygulanan “Görücü metodu evlenmede” ise evlenecek adayların belki her yönü araştırılmakta ama esas araştırılması gereken fikri yönleri, hayat felsefeleri pek araştırılmamaktadır. Gelin adayının güzelliği, mahareti, öğrenimi, mesleği, asaleti ve hatta dindarlığı; damat adayının yakışıklılığı, öğrenimi, mesleği, asaleti, mal varlığı gibi hususları ve dindarlığı sorulmakta alınan cevaplar müspetse evlenmeye doğru gidilmektedir. Hiç kimse evlenecek adayların fikri yapısını, dünya görüşünü ve görüş için çaba ve gayretinin olup olmadığını sormamaktadır. Çoğu zaman karşımıza eşlerden her ikisi de ibadetlerini yapmakta bile hassasiyet gösterdikleri ifade edildiği halde dünya görüşlerinin iyice araştırılmaması sonucu (örneğin biri “faizin haramlığına” inanırken, diğeri “bu devirde faizsiz olur mu?” diye düşünüyorsa) ipler orda kopmakta belki bir daha bağlanamamaktadır.
TENCERE KAPAĞINI BULMALI
Çağımızın evlendirme sistemi olarak takdim ettiğimiz, Yuvamız evlendirme bürosunun evlendirme işlerinde gelin ve damat adaylarının ayrı ayrı doldurduğu “Bilgi formlarında” adayların fikir ve düşünce yönleri de açıklanmakta, müracaat eden adaylar önce muhafazakâr - maneviyatçı, Liberal (sağcı) ve sosyal demokrat (solcu) olarak ayrı dosyalara alınmakta, her görüşe mensup adaylarımıza kendi görüşlerine uygun karşı aday gösterilerek evlenmelerinin yolu açılmaktadır. Her görüşe mensup adaylar kendi görüşlerinde eş buldukları için “Tencere yuvarlanıp, kapağını bulmuş” ve mutlulukları için gerekli ilk adım atılmış olmaktadır.
DAMAT ADAYLARI NEREDE
Çalışmalarımızın verimli neticeler verdiği en çok gelin adayı kadın ve kızlarımız tespit etmiş olmalıdırlar ki en çok başvuruyu onlar yapmaktadırlar. Ancak onların evlenerek yuvalarını kurmaları karşı cinsten damat adaylarının da aynı düzeyde başvurmaları ile sağlanacaktır. Görünen odur ki damat adayları henüz mutluluğun sağlanmasında Yuvamız tarafından ortaya konan ve evli çiftlerin mutluluğunu sağlayacak olan “Çağımızın evlendirme sistemini” henüz tespit edebilmiş değildirler.
İkinci önemli bir neden de büromuzun Ankara’da olması sebebi ile yapılacak müracaatların sadece Ankara’dan yapılacağının sanılmasıdır. Büromuz, uygun eşleri ilk etapta birbirlerine resimli bilgi formlarıyla tanıştırmaktadır. Adaylarımızın bilgi formları ya posta veya internetten gönderildiği için başvurular bütün ülke genelinden hatta yurt dışından (Almanya, Amerika ve Avustralya gibi) yapılmaktadır. Biz Ankara’da olduğumuz halde İstanbul’da ki adayları birbirleri ile tanıştırıp evlendirdiğimiz çift sayısı hayli fazladır. Eskişehir’den Edirne’ye, Bingöl’den Ankara’ya gelin getirdiğimiz gibi evlendirdiğimiz çiftlerden birisini de Almanya’dan gelin getirmiş bulunmaktayız. Şu anda yurtdışından başvuran gelin ve damat adaylarımız kendileri için uygun eş beklemektedirler.
O halde yazımızı okuyan veya çevresinde damat adayımız olabilecek kimselerin Yuvamız’a başvurmalarını sağlamak onların mutlu yuvalar kurabilmelerinin ilk adımı olacağını belirtiyor, “damat adayları neredesiniz?” diyoruz.