Bilindiği gibi güreş sporunun çeşitleri bir hayli fazladır; Uluslar arası platformda yer tutan “Serbest” ve “Greko-Romen” güreş ve Anadolu’muzun hemen hemen her bölgesinde “Geleneksel” boyutta organize edilen Karakucak, Yağlı, Aba, Şalvar ve Çengel güreşleri başta gelenlerdir.

Ata sporumuz güreşin vizyonu ve misyonu bakımından önemli bir yapı taşı olan geleneksel güreşler, Anadolu insanının adeta hayat tarzını yansıtan objeler ile doludur. Güreş festivalleri esnasında, tarihi kahramanlıklar ile dolu olan Aziz Milletimizin milli ve manevi açıdan kendi özünde muhafaza ettiği önemli değerleri güreşlerin yapıldığı yere verilen isim olan er meydanlarında fazlasıyla hissetmektedir. Çünkü, yiğitliğin ve mertliğin gözle görülür bir şekilde, ama bir o kadar da zorlu ve çetin diyebileceğimiz, başa baş mücadelelerin tezahür ettiği yerlerden biriside güreşlerin yapıldığı Er meydanlarıdır. Bazen köyde bir harman yerinde, bazen toprak zeminde, şimdi ise metropol şehirlerin çim sahalarında kurulan ermeydanlarında, asıl amaç, bu önemli Anadolu spor kültürünün yeni nesillere aktarılmasıdır.

Ülkemizde her yılın geleneksel karakucak ve Yağlı Pehlivan güreşleri mevsim itibariyle Antalya, Mersin, Adana, Kahramanmaraş gibi bölgelerimizde mart ayının sonlarında start alır; daha sonra yurdumuzun iç kesimlerine doğru yayılır; Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ta her yıl nisan ayında gerçekleştirilen “Kutlu Doğum Haftası” Karakucak Güreşleri geleneksel anlamda güreş sezonunun başlarında yapılan örnek organizasyonlardan bir tanesidir.

Özellikle Hıdırellez denilen baharın müjdecisi olan günlerden itibaren belediyeler başta olmak üzere, çeşitli kurum, kuruluş ve saygın kişiler tarafından kurulan er meydanlarında güreşleri seyreden insanlarımız bir başka heyecan içerisinde olurlar; Anadolu Pehlivanları “Çam Yarması” gibi iri cüsseli koçyiğit, pehlivanlar güreş tutmak için davet ettikleri yerlere giderler; her çıktıkları Er meydanında Kıran kırana rakipleri ile güreş yapan bu pehlivanlarımıza davul-zurna veya mehter takımı eşlik ederek “Köroğlu”, “Ceddin Deden” , “Göksun”, “Cezayir”,“Koca Yusuf”, “Ermeydanı” gibi kahramanlık müzikleri çalarak ortadaki milli ve manevi duyguların daha da yükselmesini sağlarlar; Öyle ki davulun vuruş ritminden, er meydanındaki güreşen pehlivanların durumunu çok uzaktan dahi anlamak mümkündür.