Buna Ermeydanı Derler (2)
Osmanlı döneminde Cazgır, Cumhuriyetimiz döneminde ise “Güreş Sunucusu” ismini taşıyan ve üzerindeki geleneksel kıyafetinde tarihi figürleri bulunan kişi, yüzlerce, binlerce güreş sever kalabalık kitlenin aynı milli ve manevi duygu paralelinde kaynaşması için şiirleri, deyişleri ve veciz sözleri dile getirerek “ Pehlivaaan... Pehlivan....” diye başladığı konuşmasına şöyle devam eder:
Allah....Allah....İllallah....
Hayır gele İnşallah.......
İki yiğit çıktı meydane....
İkisinde birbirinden merthane.....
Pirimiz, üstadımız Hz. Hamza Pehlivan;
Aslımız, neslimiz hep pehlivan....
Pehlivaaaan... Pehlivan....
Alta düştüm diye yerinme,
Üste çıktım diye sevinme....
Vur sarmayı kündeden at;
Gönder HZ.MUHAMMED’e selavat…
Ben çıkıyorum aranızdan;
Hepinize kuvvet versin yüce Yaradan...
Pehlivanlara, Koçyiğitlere alkışlarla diyelim maşallah...
Haydi aslanlarım Allah derman versin...
Vur davulcu...
Dedikten sonra, gümbür gümbür kahramanlık havası çalan davulların eşliğinde pehlivanlar er meydanında Peşrev atıp, halkı selamlayarak, özel manaları olan hareketler yaparlar; mesela biri diğerinin sırtını sıvazlarken “Rabbim seni esirgesin” diye dua eder, kısbetlerinin paça kısmından tutarken “Ben pehlivanlıkta senin ayağının tozu dahi olamam” demek istemektedir; Ellerini toprağa götürüp, Öperek alnına koyması ise “Topraktan geldik, yine ona döneceğiz, en namlı pehlivan dahi olsan bunu unutma” gibi mesajlar veren bu yiğit pehlivanların alçak gönüllü, mütevazi tablosu herkesi duygulandırır; bunların yiğitçe kıran kırana güreşmelerine ise doyum olmaz. Güreşin sonunda hakem galip gelen pehlivanın elini havaya kaldırırken, galip pehlivanda mağlup ettiği pehlivanın elini havaya kaldırarak “ Gerçek Pehlivanlığın centilmenlikte, iyi ahlakta ve Edepte olduğu mesajını verir...
2015 yılı geleneksel güreş organizasyonları henüz yeni başlamışken, bu vesile ile ermeydanlarında güreş tutacak pehlivanlarımıza da önemli gördüğüm bazı hatırlatmaları yapmamızın büyük faydaları olduğunu düşünüyorum: her şeyden evvel, inancımıza göre güreş sporu, Hz. Peygamberimiz tarafından bizzat yapılmış olan sünneti seniye makamında mübarek bir spordur. Onun için pehlivanlarımız er meydanlarında hiçbir şaibeye meydan vermeden, birbirleri ile yiğitçe, mertçe ve kıran kırana güreşlerini yapmalıdırlar. Güreş sporu danışıklı olan çirkin bir anlayışla, oyun ve oynaş gibi cıvık bir amaçla yapılmayacak kadar ciddiye alınması gereken ASİL bir spor dalıdır. Netice de adı üzerinde güreş yapılan yere ERMEYDANI denilmektedir. Yani ER olanların güreş yaptığı yerde, ER olana yakışan şekilde güreş yapmak her pehlivanın boynunun borcu olmalıdır...
Türkiye’de 81 il merkezi başta olmak üzere, hemen hemen her ilçe, kasaba ve köylerinde çok yakın zamana kadar çocuğunu sünnet ettiren babanın veya oğlunu evlendiren ailelerin öncelikle düğünlerinde pehlivanları güreştirdikleri tarihi bir gerçektir; hatta eskiden cenaze merasimleri sonrasında bile güreş etkinliği gerçekleştirildiği tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle yurdumuzun dört bir yanında yapılan şenlik ve şölenlerde artık yoğurt yeme yarışması, çuvalın içine girip zıplama yarışması, kaşık üzerinde yumurta götürme yarışması, Karpuz yeme yarışması gibi bir takım içi boş olan ve hiçbir milli ve manevi mesajlar içermeyen yavan etkinliklerin yerine, halkımız tarafından bütün zaman ve mekanlarda benimsenmiş olan, Ata sporu, Ecdat sporu ismi ile bilinen güreşlerin daha fazla sayıda yer almasını sağlayarak, bu sporun halkımıza, gençlerimize daha fazla sevdirilmesi ve bu önemli kültürümüzün yaygınlaştırılması için elele vermemiz gerektiği kanaatindeyim… O zaman BUNA ERMEYDANI DERLER… BUYURUN ERMEYDANLARINA…Muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.