Batı vahşeti Kıbrıs’ta
Hıristiyan âlemi ne zaman Müslüman ülkeleri işgal etse görülen manzara hep katliam, tecavüz ve tahribattır. Tarihte Haçlı ordularının yaptığı bu vahşet zamanımızda da aynen sürmektedir. Adamlara birer “Terminatör – yok edici” olarak çalışmakta çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek dinlemeden onları hatta işkencelerle yok etmektedir. Kıbrıs’ta da yapılan aynı zulüm, aynı yok ediciliktir.
3 evladıyla birlikte, Rum EOKA çeteleri tarafından evinde katledilen bir Müslüman ailenin banyo küvetine dolduruluşlarını görmekteyiz.
Hâlbuki Müslümanlık, kim olursa olsun ona iyilik yapmayı emreder. Bu haliyle “Müslüman, iyiliğe programlanmış yeryüzünün tek insanıdır” Bu büyük farkı gören her Hıristiyan’ın Müslüman olması, dünya ve ahiret saadetini, yaşadığı rezil hayata tercih etmesi gerekir. Fakat heyhat… Yahudi’nin kontrolündeki dünya medyası işi tamamen ters göstermektedir.
Bu gün Milletvekillerimiz bu fedakârlığı yapabiliyorlar mı?
MİLLİ GENÇLİK İÇİN MGV
MGV yani Milli Gençlik Vakfı Sultan Fatih’in İstanbul’u feth ettiği günün seneyi devriyesi olan 29 Mayıs 1975’de Genel Merkezi Ankara olmak üzere kuruldu. Pek tabiidir ki böyle bir vakfın kurulmasını Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan istedi.
Ben o esnada MSP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı yaptığım için bu kurulu kurucu olarak giremedim. Eski Konya Milletvekili Makine Yüksek Mühendisi merhum Reşat Aksoy başkanlığında MGV kuruldu. Vakıf, gayrimenkuller idaresi olduğu halde bu vakfın direkt olarak insanla ve özellikle de gençlikle ilgilenmesini sağlayacak (sanki bir dernek gibi) maddeler kondu.
Vakfın gayesi, “Milli ve manevi değerlerimize bağlı bir gençliğin yetişmesini sağlamak” olarak resmen açıklandı ve bu vakıf senedi mahkeme tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi.
Şuursuz bir Müslüman gençliğin sağa sola savrulduğu o günlerde “Milli değerlerimize bağlı bir gençlik…” çok büyük bir mana taşıyordu.
Hemen çalışmalara başlayan vakıf kendi idare merkezini Ankara/Cebeci de 300 kişilik bir erkek yüksek öğrenim öğrenci yurdu kurarak başladı. Bu arada Beypazarı başta olmak üzere birkaç şube açtı.
Ancak 12 Eylül 1980 ihtilali (askeri darbesi) ülkedeki bütün siyasi hareketleri yok ettiği gibi sosyal ve kültürel çalışmaları da yok etti. Vakıf, her ne kadar kapanmadıysa da çalışamaz hale geldi.
Bu arada 1974 yılında askerliğim tamamlanmış ve ben Ankara’ya dönmüştüm. Tabii bu dönüşümü ilk haber vereceğim yer MSP genel merkezi oldu. Burada Kütahyalı Mehmet Ali Cengizgil’in bir çalışmasına şahit oldum. Hocamızdan emir almış “Türkiye Kur’an Kursları Federasyonu Genel Merkezi’nin” tüzüğünü hazırlıyordu.
“Ben bu konuda sana yardımcıyım” dedim ama bir de baktım ki Federasyonun Genel Başkanı oluvermişim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.