Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Bankalar ve borsa

Bankalar ve borsa

2016 yılı ekonomik raporu

 

Bankalar, para ticareti yapan kuruluşlardır ve faizle çalışırlar. Yatırım bankaları da ekonomik kanunlara uymak zorunda kaldıklarından “biz kar esasına göre çalışırız” deseler de onların da uyguladıkları sonunda faizdir. Türkiye’deki bankacılık sektörünün önemli bir bölümü yabancıların eline geçmiştir.

Türkiye’de 2015 yılında toplam 50 banka faaliyet göstermektedir. BDDK’nun Haziran 2016 verilerine göre bankalardaki hesap sayısı 70.903.661’dir. Yurt içi ve yurt dışı toplam mevduat miktarı ise 1.310.171.400.000 TL’dir. Türkiye’de Bankalarda 1 milyonun üzerinde hesabı bulunan mudilerin sayısı ise 97.827’dir. 1 milyonun üzerinde hesabı bulunan 97.827 mudiye ait mevduatların toplamı ise 675.898.900.000 TL’dir. Bunun anlamı bankalardaki toplam mevduatın yarıdan fazlası (% 51.6’sı) tüm mudilerin % 0.14’ne, denk gelen 97.827 kişiye aittir. Bu durum sermayenin belli ellerde toplanmış olduğunu göstermektedir.

Son yıllarda birçok bankanın yetkilisi açıklama yaparak yıllık karlarını kamuoyuna duyurmaktadır. Ayrıca Maliye Bakanlığı da en çok vergi verenleri açıklamakta, bunların başında bankaların olduğu görülmektedir. Bu şu demektir, Türkiye’de karı en yüksek kuruluşların başında bankalar gelmektedir.

45.banka-ve-borsa.jpg

Ülkemizde banka ve borsa patronları yukarı doğru çıkarken, üretici ve imalatçı yukarıdan aşağıya inmektedir.

Üretim yapan pek çok iş yeri ayakta durma çabası içinde olurken bankaların aşırı kar elde etmelerinin tek bir açıklaması vardır. Gerek şirket olarak ve gerekse birey olarak halkımız borçlandırılıyor ve halkımızın geliri bankalar tarafından faiz yolu ile elinden alınıyor. Borca batan şirketler kapanıyor, insanlar işsiz kalıyor. Şirketler bankalardan borç aldığı gibi, kişiler de bireysel kredi ve kredi kartı ile bankalara borçlandırılıyor.

İnsanlar hayatını borçla sürdürmek zorunda kalıyor. Aşırı borçlanma insanları depresyona sürüklüyor. İnsanlar bunalıma giriyor. Bu durum aileleri huzursuz ediyor, aileler dağılıyor, boşanmalar artıyor, çocuklar ortada kalıyor. Saadet Partisi iktidarında bankacılık sistemi ıslah edilerek insanlarımızın elindekini avucundakini kaybetmesi önlenecektir.

BORSA

Türkiye’de borsanın % 65-70’lik kısmı yabancıların eline geçmiştir. Bu oran yıldan yıla değişmektedir. Mesela borsanın 2004 yılında % 50’si, 2008’de % 72’si, 2014’de ise % 64’ü yabancıların eline geçmiştir. Bazı TV kanallarından ve İnternetten BİST 100 endeksi gün boyunca verilmektedir. Bu rakamlar incelendiğinde çok inişli çıkışlı bir seyir takip ettiği görülür.

Çok eski yıllara gitmeye gerek yok. 15 Temmuz 2016 öncesi 82.000-83.000’ne yükselen BİST 100 endeksi başarısız darbe girişimi sonrasında 72.000’lere düştü. Daha sonraki günlerde de bir türlü arzu edilen yükselmeyi sağlayamadı. Halen de 15 Temmuz öncesindeki seviyenin 5.000-6.000 puan altında seyretmektedir. Yani borsa sürekli inişli çıkışlı bir seyir takip etmektedir. Bu durum konunun inceliklerini fazla bilmeyen Anadolu insanının zararına, borsayı yakından takip eden para babalarının da servetlerine servet katmasına sebep olmaktadır.

Borsadaki gelişmeleri yakından takip edenler tarafından yurt dışından getirilen dövizler Türkiye’de TL’ye çevrilmekte borsa düşmüş ise borsaya yatırılmakta, daha sonra borsada fiyatlar yükselince hisse senetleri satılmaktadır. Bu arada devlet borçlanmaları nedeniyle Bono-Tahvil faizi yükselmiş ise Bono-Tahvil alınarak paralar faize yönlendirilmektedir. Faizler düşünce Bono ve Tahviller satılarak paralar dövize çevrilmektedir. Yani para, “FAİZ-DÖVİZ-BORSA” üçgeninde dolaşmaktadır.

Sayın Prof. Dr. Osman Altuğ Bey’in ifadesi ile buna “üçkâğıt ekonomisi” denmektedir. Üretim yoktur. Sadece finans oyunları ile ekonomik hayat çevrilmektedir. Yurt dışında birçok ülkede faiz oranlarının % 1-2’ den düşük olduğu, Türkiye’de ise faizlerin % 10-11’ler düzeyinde (Aralık 2016) olduğu dikkate alınırsa uluslar arası sermaye sahiplerinin Türkiye’de ne büyük karlar elde ettikleri daha iyi anlaşılır.

Eğer Adil düzen kurulacak olursa paradan para kazanma dönemi bitecek, bu ekonomide, “üretim ekonomisine geçmesi” demek olacaktır. Devlet bütçesi, “denk yapılarak” borçlanma gereği ortadan kaldırılacaktır. Devletin borçlanma gereği ortadan kalkınca faizler kendiliğinden önce azalacak ve sonra ortadan kalkacaktır. Bunun yerine kar ortaklığı sistemi geliştirilecektir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi