Ayasofya Camisi nasıl yapılmıştır?
İstanbul’un Bizans Döneminden günümüze gelmeyi başaran en önemli anıtı şüphesiz dünyanın sekizinci harikası olarak gösterilen ve Bizans’ın en görkemli eseri olan Ayasofya’dır. Konstantin ile birlikte Bizans İstanbuluna en önemli katkıları sağlayan İmparator Justirianus’un eseri olan Ayasofya, boyutuyla ve görkemiyle yüzyıllarca dünyanın en abidevi yapısı olarak kalmıştır. İstanbul’un geçirdiği yangın, deprem gibi birçok felakete de göğüs gererek günümüze değin ulaşmayı başarmıştır.
Ayasofya Kilisesi inşaatı Jüstinyen tarafından 532 yılının Ocak ayında başlatılmıştır. Mimarları Tralles’li(Aydın) Anthemios ve Milet’li İsidoros’dur. İnşaatı 5 yıl 10 ay sürmüş ve 27 Aralık 537 tarihinde tamamlanarak kullanıma açılmıştır. Ayasofya inşaatının temeli için zemin suyuna inilene kadar 40 arşın (yaklaşık 30 metre) kazılmıştır. Bina 18 yıl boyunca bu şekilde yarım kalmıştır.
18 yıl sonra ortaya çıkan Ayasofya Mimarı Konstantin’in huzuruna getirilir ve neden kaçtığı sorulur. Mimar kendisinin kaçmadığını ancak binanın oturması için bu kadar zamanın geçmesi gerektiğini, eğer beklenmeseydi kubbe örüldüğünde binanın yıkalacağını söylemiştir. Sonrasında Ayasofya inşaatına giderek binanın 4 arşın (yaklaşık 3 metre) oturduğunu ispatlamıştır
553 ve 557 yılındaki depremler sonrası Ayasofya ana kubbesi zarar görmüş ve hizmete açıldıktan 20 yıl sonra Mayıs 558’de ana kubbe yıkılmıştır. Ayasofya mimarlarından İsidorus’un yeğeni olan genç İsidorus tarafından onarılmıştır.
Bizans’ın son yüzyılında, artık ölmekte olan şehir ile beraber Ayasofya’da bakımsız ve tamiratsız kalmıştır. 1422’de Floransalı kartograf Buondelmonti’ye göre “Ayasofya’nın şimdi sadece kubbesi durmaktadır,geri kalan her şey yıkılmış ve harabeler içindedir.”
Osmanlı’nın İstanbul’u fethi sonrası Ayasofya kılıçla alındığı için “Selâtin Camisi” olacak şekilde değerlendirilmiştir.
Feth’in 2. günü olan 30 Mayıs 1453 Çarşamba günü Ayasofya’ya giren Fatih Sultan Mehmet ve devlet erkanı Cuma gününe kadar minber ve mahfel yapılması emredilmiştir. Yapı içerisinde hristiyan inancını çağrıştıran tüm süslemelerin kaldırılması istenmiştir. Bunun üzerine bir çok mimar gece gündüz çalışarak Cuma gününe kadar Ayasofya’yı içinde namaz kılınmaya müsait bir yer haline getirir.1 Haziran 1453 Cuma günü Fatih Sultan Mehmed Ayasofya Camisinde ilk Cuma namazını kılmıştır.
İstanbul, Osmanlıların eline geçtiğinde Ayasofya’ya zarar verilmemiş, aralarında Mimar Sinan’ın da olduğu Türk mimarlar yapının günümüze gelebilmesi için tüm hünerlerini sergilemişlerdir. Mimar Sinan Ayasofya’nın günümüze ulaşabilmesinde kuşkusuz en önemli payı olan kişidir. Yapının kenarlarına eklediği istinat duvarları ile kubbenin ağırlığı yüzünden sürekli olarak açılan ve yıkılma tehlikesi geçiren yapıyı sağlamlaştırmıştır.
Ayasofya Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935'de müze olarak, yerli ve yabancı ziyaretçilere açılmıştır. 1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya "57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi" adına tapuludur.
Sizinle bu Ansiklopedik bilgileri paylaştıktan sonra, Ayasofya camisi’nin ehemmiyetinin ne kadar önemli olduğu bariz anlaşılmaktadır. Bu itibarla hem dini hem de bir çok kültür ve medeniyete ışık tuttuğuna şahit oluyoruz..
İnşallah önündeki engeller aşılır da, en yakın tarihte dini vecibelerinin yerine getirildiği bu mukaddes camimize yine bir Cuma vakti kavuşmuş oluruz.
Cuma gününüz mübarek olsun.Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.