Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Askere gidecek evladın var mı?

Askere gidecek evladın var mı?

Ekim 2016 tarihli Türkiye’nin ne işi var Musul’da?  İsimli yazımı Çumralı Abdi şu şekilde eleştirmiştir: Üstadım sizin askerde veya askere gidecek hâlihazır yavrunuz var mı? Zannetmiyorum, olsaydı böyle yazamazdınız. Evet, benim şuan askerde ve hemen askere gidecek oğullarım var, vatan için her şeyi kabullenirim, velâkin başkalarının hatası yüzünden hele hele yanlış Suriye politikaları yüzünden, evlatlarımın canıyla oynanmasına rıza gösteremem. 10 senedir tüm dış siyasetimiz yalan- yanlış, bunu ümmet kardeşliği yok itibar meselesi diyemezsiniz, saygılarımla.

Söz konusu isimli yazımda şöyle demiştim: Biz de barıştan yanayız. Kim ister ki savaşı? Kanaatim odur ki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da istemez. Tabi biz bu köşemizde Sayın Erdoğan’ı savunacak ve O’nun adına konuşacak değiliz. Biz sadece kanaatimizi belirtiyoruz.

Savaş yıkım, demektir, çünkü savaştan sadece asker değil, bütün halk, çoluk-çocuk, kadın, erkek, yaşlı, çevre, bitkiler, hayvanlar ve tabiat etkilenir ve büyük zarar görür.

Savaş kapıya geldiği zaman düşmandan kaçılmaz üzerimize düşen görevi yerine getirmeliyiz; tarih buna şahittir, melalinde yazmıştım.

Memleket meselelerini böyle şahıslara indirgemek doğru değildir. Ben askerliğimi yedek subay olarak yaptım, oğullarım da vatani görevlerini yerine getirdiler. Torunlarım var, inşallah onlar da 5-6 sene sonra yerine getirecekler.

Sayın Abdi, Allah evlatlarına hayırlı ömürler versin, sana da basiret ihsan eylesin. Basiretli olursan o zaman meselelere sağduyu ile yaklaşırsın. “Üstadım sizin askerde veya askere gidecek hâlihazır yavrunuz var mı?”  diye sormazsın.

Tarihte olduğu gibi günümüzde sadece savaşan iki ordu zayiat vermez; cephe gerisinde olan halk ta zayiat verir. Afganistan, Irak, Suriye’de yapılan kirli savaşlar bunun bir göstergesidir.

 Uhud harbinde 70 tane şehit verdik. İslâm ordusundan ayrılan münafıklar şöyle dediler: Onlar da bizim gibi ayrılsalardı ölmezlerdi.

  Bunun üzerine şu ayet-i kerime geldi: “Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse.” (Al-i İmran:168)

 Ortadoğu’yu bu şekilde kana bulayan hükümetin yanlış politikaları mı? Biraz basiretle meseleye baksan böyle konuşmazsın. Meselelere parti gözlüğüyle bakarsanız, sağınızı – solunuzu göremezsiniz.

ABD öncülüğünde koalisyon, Musul operasyonuna Türkiye’yi niçin dâhil etmedi? Bu yazıyı yazmaya başladığım saatte ajanslar, “Rakka” operasyonunun başladığını haber verdi. Türkiye bu operasyonda da yok neden? Biraz düşünün.

Demek ki, Irak’ı Suriye’yi, Libya’yı, Mısır’ı ve diğer İslâm ülkelerini bu duruma düşüren Türkiye’nin yanlış politikası değil; bu güzelim coğrafyayı sömürmek isteyen Batı’nın kirli ve zalim politikalarıdır.

Batı’nın, DEAŞ ile bir meselesi yoktur. Onu bahane ederek,  bu coğrafyada yaşayan guruplar arasında fitne tohumu ekip sömürmektir. Batı, PKK’yı, PYD’yi, DEAŞ’ı silahlandırıp üzerimize salmaktır. Şu anda Türkiye, örtülü olarak başta ABD olmak üzere Batı ile örtülü olarak savaş halindedir.

 Sayın Abdi, ne diyorsun, Batı’nın, Irak ve Suriye’deki sömürü politikasına alkış mı tutalım? PKK’yı, PYD’yi, DEAŞ’ı bizim üzerimize salmayın, siz ne emrederseniz onu yapmaya hazır mıyız, diyelim?  Yoksa aman bize dokunmayın da ne yaparsanız yapın mı diyelim?  Veya sadece seyirci mi kalalım?

Hükümetin yanlış politikası, zalim ESAD rejimine karşı muhalefeti desteklemesi mi? Bu ateş bize sıçradığı halde bir gün bizi yakmayacağına bir garantiniz var mı?

   Hükümetin yanlış politikası, PKK ile barış sürecini yürütmesidir, o da olmadı. Dua edin, Allah hepimize basiret ihsan eylesin. Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi